Güncelleme Tarihi:
Vücudunuz 60'ınızda aklınıza geldiğinde herşey için çok geç olmuş olabilir. Oysa sağlıklı beslenerek olduğunuzdan 20
Nilgün Yıldız yazıyor |
Nasıl bir beslenme düzeni olmalıdır? Dr.Hasan İnsel'den ipuçları
Genel olarak Akdeniz tarzı beslenme düşünülmeli. Gün içerisinde ortalama 25-30 g posa alınmalı. Bunun için de günlük 5-9 porsiyon şeklinde sebze ve meyve tüketilmeli. Ekmek, makarna, pirinç gibi tahılların esmer olanları tercih edilmeli. Her gün 1 avuç kadar kavrulmamış fındık, ceviz ve badem gibi kuruyemişlerden yenilmeli. Haftada en az 2 kez kurufasulye, nohut, mercimek gibi bakliyat çeşitleri yenilmeli. Protein kaynağı olarak kırmızı et yerine balık tercih edilmeli. Balık çeşitlerinden omega-3 miktarı daha yüksek olan somon, uskumru, ton, sardalya gibi yağlı balıklar ın tüketimine dikkat edilmeli. Bunlara ek olarak günlük ihtiyacı olan sıvı tüketimi ihmal edilmemeli. Yemeklerin hazırlanmasında zeytinyağ, fındık yağı gibi bitkisel sıvı yağlar kullanılmalı. Bunların da miktarlarında aşırıya kaçılmamalı.
Hangi besinler ömrü uzatmaya yardımcı olur?
Antiaging diyetin genel rehberi kalori kısıtlaması yapmak ve doymuş yağ alımını azaltmak, tuz ve şeker alımını kısıtlamakla birlikte rafine edilmemiş tahılların, yağlı balıkların ve taze sebze ve meyvelerin tüketimini arttırmaktır. Bu genel önerilere ek olarak antiaging'de rol oynayan spesifik besinler vardır ve bu besinler günlük beslenmede yer almalıdır:
AVOKADO
Genellikle bir sebze gibi tüketilen bu meyve vücutta kötü kolesterol seviyelerinin azaltılmasına yardımcı olabilen faydalı tekli doymamış yağ asitlerinin iyi kaynağıdır. E vitamini deposu olarak avokado, cildin yaşlanmasını önler ve sağlıklı bir cilt yapısının oluşturulmasını sağlar. E vitamini aynı zamanda menapozal sıcak basmalarının da azaltılmasına yardımcı olur. Içeriğindeki potasyum ile ödem ve yüksek kan basıncını önler.
ORMAN MEYVELERİ
Böğürtlen, ahududu, siyah üzüm, yaban mersini gibi koyu renkli meyveler serbest radikaller ve yaşlanma ile oluşan hasarlara karşı vücudun korunmasına yardımcı olan güçlü antioksidanlardan flavonoidler olarak bilinen fitokimyasalları içerir.
LAHANAGİLLER
Lahanagiller ailesi lahana, brüksel lahanası, karnabahar, brokoli, karalahana, brüksel lahanası, turpdan oluşmaktadır. Bu sebzeler toksin ve kansere karşı vücudun savaşmasını karşı koymasını destekler. Bu sebzelerden günde en azından 100g kadar tüketilmelidir. Mümkünse çiğ veya az pişirilmiş olarak yenilmeli böylece önemli enzimleri bozulmadan kalır.
SARIMSAK
Günde 1 diş çiğ sarımsak yemek, vücudu kanser ve kalp hastalıklarına karşı korunmaya yardımcı olabilir. Sarımsağın kardiyo koruyucu etkisi tescillenmiş olmakla birlikte yapılan bazı çalışmalarda kolesterol seviyelerini azalttığı ve aspirinden daha etkili bir şekilde kanı sulandırdığı saptanmış. Farklı çalışmalarda da her gün düzenli sarımsak yiyen kişilerin kansere yakalanma riski yemeyenlere göre yüzde 50 daha az bulunmuş.
ZERDEÇAL
Zerdaçalın son zamanlarda yapılan çalışmalarda anti-inflamatuar ve antioksidan etkisi ile vücudun toksinlerle ve serbest radikallerle savaşmada önemli rolü olduğuna dair kanıtlanmış. Zerdaçalın karabiber ve zeytinyağ ile birlikte kullanılması emilimini arttırır. Salatalara 1 tatlı kaşığı kadar böyle bir karışım ile zenginleştirilebilir.
KURUYEMİŞLER
Özellikle ceviz başta olmak üzere fındık, badem, yer fıstığı, şam fıstığı gibi birçok kuruyemiş çeşidi minerallerin iyi kaynağını oluşturmaktadır. Yüksek kalorisine rağmen bunlar potasyum, magnezyum, demir, çinko, bakır ve selenyumdan zengindir. Aynı zamanda kuruyemişlerin beslenmede yer alması sindirim ve immün sistemin fonksiyonlarını arttırabilir. Bunun yanısıra kolesterol seviyelerinin de kontrol edilmesine yardımcı olur. Küflenmiş yağlı tohumlardan sakınılmalıdır.
TAHILLI GIDALAR
Tahıllar yani kompleks karbonhidratlar beslenmenin önemli bir kısmını oluşturmalıdırlar. Kepekli makarna, kepekli pirinç ve bulgur iyi bir kompleks karbonhidrattır. Posa içeriği yüksektir. Normal makarna ve pirince göre iki kat daha fazla B vitaminlerini içerirler. Bulgurun aynı zamanda protein içeriği zengindir. Şekerli ve işlenmiş gıdalar gibi basit karbonhidratlar ne kadar zararlıysa, tahıllar gibi komleks karbonhidratlar o derece yararlıdır.
Hangi besinlerden uzak durmalı?
Yağda kızartılmış ve kavrulmuş yiyecekler fazla kalorilidir
Tam yağlı süt ve süt ürünleri yerine az yağlı süt, yoğurt, peynir çeşitleri daha az doymuş yağ içerirler
Rafine edilmiş besinler (beyaz ekmek, beyaz un, beyaz pirinç gibi) glisemik indeksi yüksek olduğundan insülin direnci oluşturabilir, kilo alınmasına neden olabilir
Poğaça, börek, kek, kurabiye gibi fırıncılık ürünleri çokluk beyaz un, şeker ve yağ karışımları nedeniyle özellikle yaş ilerledikçe tolere edilmesi zorlaşır.
Şekerli içecekler içeriğindeki fazla miktarda şekerden dolayı genel sağlığa negatif etkide bulunur.
Katkı maddesi içerikli, işlenmiş yiyecekler (sosis, salam, sucuk, tütsülenmiş besinler) vücuttaki antioksidan kapasitesini azaltır.
Yaşlanmayı geciktirmek için başka neler yapılmalı?
Yaşlanmayı geciktirmek için yapılması gerekenleri beş ana başlık altında toplayabiliriz, bunlardan biri zaten yukarıda anlatılan beslenme konusudur.
1) Yıllık sağlık kontrolleri yani check-up yapılması. Doktor tarafından yapılan önerilerin aynen uygulanması.
2) Sağlık riskleri konularında bilgilenmek. Artık kişiler de sağlıklarından doktorlar kadar sorumlu olmalıdır ve doktorları ile el ele iş birliğinde sağlıklarında yön vermelidirler.
3) Dengeli, bilinçli ve sağlıklı beslenmek, kilo kontrolü.
4) Hareketli yaşam ve düzenli egzersiz yapılması.
5) Pozitif yaşam ve stres yönetimi.
Bunların hepsi sağlığımıza eşit değerde katkı yapmaktadır. Bir tanesinin eksikliği diğerlerinin yararını çok azaltmaktadır. Bu nedenle hepsinin birlikte uygulanması bize sağlıklı ve uzun yılların kapısını açmaktadır.