İşte o motorcu

Güncelleme Tarihi:

İşte o motorcu
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 2012 00:00

Otomobillerin, kamyonların, hatta anıtların, binaların üzerinden motosikletiyle uçan adam o. Avustralyalı motosiklet akrobatı Robbi Maddison (31) bu becerisini iki aydır Türkiye’de çekimleri süren yeni James Bond filmi için de gösteriyordu. ABD’ye dönüşü öncesi Galata Köprüsü’nde buluştuk, hikâyesini dinledik

Haberin Devamı

Nasıl böylesine tutkuyla bağlandınız motosiklete?
– Aileme müteşekkirim. Zaten Avustralya sporla iç içe bir ülke. Birçok imkanınız var. Ama ben 4 yaşımdayken bana bir de motosiklet aldılar. O motosiklet benim dünyam haline geldi.
Akrobasiye hemen geçmediniz herhalde?
– Hayır tabii ki! Ergenlik döneminde yarışlara katılıyordum. Lisede menenjite yakalandım. Onu atlattıktan sonra da asıl işim elektrikçilikti. Hatta 2000 Sydney Olimpiyatları tesislerinin inşaatında da çalıştım. Ama Red Bull bana sponsor olunca tek işim motosiklet sürücülüğü oldu.
En büyük özelliğiniz rekor atlayışlarınız. Bu kadar uzağa atlamayı nasıl başarıyorsunuz?
– Doğrusu benim için en önemlisi en uzağa atlamak. Havada kalmak konusunda bir becerim var. Tabii 2002’de tam profesyonelliğe geçtikten sonra da kendimi geliştirdim. Red Bull Xfighters serisi de en zorlu atlayışları yapmamda önemli pay sahibi.
Bu atlayışlar için fizik olarak da hep hazır kalmanız lâzım herhalde?
– Kesinlikle! Özel antrenörüm var. Onunla günde iki saati bulan fizik kondisyon antrenmanları yapıyoruz. Bir de sırrım var: Yaptığım işte zihinsel konsantrasyon çok önemli. Bunu sağlamak için yaklaşık dört yıldır meditasyon uyguluyorum. Evimdeki kızılötesi saunada mutlak sessizlikte iki saat geçiriyorum her gün. Orada “Bunu yapabilirim” fikrini zihnime yerleştiriyorum.

Haberin Devamı

BEN DE BOND HAYRANIYIM

James Bond filmindeki dublörlüğünüze gelelim. Nasıl buldular sizi?
– Bu yılın başında yapımcılar benimle irtibata geçti. Çalışmayı çok istediklerini söylediler. Sorun şu ki, geçen yılın sonunda sırtımdan bir sakatlık geçirdim. Ameliyattan sonra doktorum dört ay boyunca herhangi bir etkinliğe katılmamı yasaklamıştı. Bunun üzerine önce teklifi reddettim. Ama mart ayında tekrar arayıp o kadar ısrar ettiler ki dayanamayıp kabul ettim.
Çekimler için iki ayınızı Türkiye’de geçirdiniz değil mi?
– Tam iki ay, İstanbul ve Adana’daydım. İlk kez geldim Türkiye’ye, bu kadar kalınca artık yerlisi sayılırım! O kadar yoğun çalıştık ki İstanbul’da bile gezmeye çok az vaktim kaldı.
Ama Kapalıçarşı’nın uzmanı oldunuz galiba?
– Sormayın. En uzun vaktimi orada geçirdim. Tabii birkaç bin dolarlık alışveriş yapıp dönüyorum ABD’ye. Karıma, arkadaşlarıma bol bol hediye aldım. Bizim için biraz maceralı geçti ama Kapalıçarşı gerçekten etkileyici bir yer. 500 yıllık geçmişe sahip bir yerde çekim yapmak sıradışıydı.
Herhalde filmdeki hareketler dünyanın en zorlu atlayışlarını yapan motosikletçiyi pek zorlamamıştır?
– Çekimlerden önce şöyle dediler: Bütün hareketleri gözü kapalı bile yaparsın. Ama sete gidince bir de ne göreyim; meğer o çılgın hareketleri üstelik de kasksız yapmam gerekiyormuş.
James Bond’un dublörü olmak yeterince heyecanlı mı?
– Hem de çok! Üstelik ben sıkı bir Bond hayranıyım. Tabii Daniel Craig gibi bir aktörle çalışmak da çok zevkilydi. Çok mütevazı ve profesyonel bir oyuncu. Sette çok titiz ve rol arkadaşlarını da motive etmeyi biliyor. Şunu anlatayım: Yan yana bir fotoğrafımız olsun istedim. “Aslında kimseyle çektirmem ama seni kırmayacağım” dedi. Başkasıyla da çektirmedi.
İki ay evden uzak kalmanıza değdi mi bari?
– Evet. İlk film tecrübesi için harikaydı. Tek sorun evimden uzak kalmaktı. Karım 19 aylık oğlumla İstanbul’a gelmeyi göze alamadı. İkisini de çok özledim.
Haziranda İstanbul’daki Xfighters için tekrar gelecek misiniz?
- Takvimi uydurursam neden olmasın!

Haberin Devamı

KIRILMADIK KEMİĞİM KALMADI

Bu kadar tehlikeli atlayışlar yapıyorsunuz. Çok sakatlık geçirdiniz mi?
- Kırılmadık kemiğim kalmadı: El ve ayak bileklerim, her iki köprücük kemiğim, sağ kürek kemiğim, bütün parmaklarım ve kaburgalarım kırıldı. 9-10 kez beyin sarsıntısı geçirdim. Dişlerimin çoğunu kırdım. Ciğerlerim delindi. Daha sayayım mı?
Bu kadar kazaya karşın hiç korkmuyor musunuz?
- Oğlum doğduğundan beri biraz korkuyorum. Korkudan ziyade biraz endişeliyim. Ama bunlar beni yarışmaktan alıkoymaz. Mesela iki yıl önce ABD’deki Xgames’te sağ elimi kırdım, ertesi gün tekrar yarıştaydım.

BAHÇEMDE MOTOKROS PARKURU VAR

Bir Avustralyalı olarak spora çok meraklıyım. Ragbi, kriketle ilgilemiyorum ama sörf yapmaya bayılıyorum. Türkiye’ye gelmeden önce Hawai’de yedi-sekiz metrelik dalgaların üzerinde durmayı başardım. Ayrıca jimnastik ve Formula 1 izlemeyi severim. Kaliforniya’daki evimin bahçesine rampaları bulunan bir motokros parkuru yaptırdım. Ben orada antrenman yaparken oğlum da beni izlemeye bayılıyor.

Haberin Devamı

EN TEHLİKELİ ATLAYIŞIM

2009’da Las Vegas’ta Arc de Tromphe atlayışı bence bugüne kadar en tehlikeli atlayışımdı. Altı ay önceden hazırlığa başladım. Sponsorum “İstemiyorsan yapma, hiç önemli değil” dedi. Sonunda atlayışı yaptım. Önce 29 metrelik anıtın üzerine atladım, sonra da 24 metre aşağı sağ salim indim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!