İşte kitabında yazdığı insanlar

Güncelleme Tarihi:

İşte kitabında yazdığı insanlar
Oluşturulma Tarihi: Ocak 25, 2000 00:00

Haberin Devamı

BÜLENT ECEVİT

Türk müziğine haksızlık edildi

Yakın arkadaşım olan CHP senatörü Mukbil Abay, Oran'da Bülent beyin karşı dairesinde oturuyordu. Bir gün onu ziyarete gitmiştim, kapılarını çaldım, cevap veren olmadı. Duymuş olacak ki, Bülent bey kapıya çıkıp ‘‘Yoklar onlar evde’’ dedi, beni güleryüzle evine davet etti. Bu arada ‘‘Ben size çok hayranım, size kendi elimle çay yapacağım’’ diye de ekledi. O sırada Rahşan hanım da dişçiye gidiyormuş, bizi baş başa bıraktı. Devir yasaklı dönem. Uzun uzun edebiyattan siyasete her şeyden konuştuk. Sahici bir aydın olması beni çok etkiledi. Konuşmamız sırasında bir dönem Türk Müziği'ne çok haksızlık yapıldığını, çoksesli müziğin zorla empoze edildiğini söylemesini unutmuyorum.

ZEKİ MÜREN

Yalnız adam

Benim Zeki Müren'im çok eğlenceli bir arkadaştı. Rahmetli, hayatımda rastladığım en yalnız adamdı.

SEZEN AKSU

Çok uğurlu karıdır

Sezen çok uğurlu karıdır. Bir gün bizim evdeydik, o sırada İzmir'den büyük bir holdingin adamları bana reklam filmi teklif etmek için geldiler. Sezen de görüşmede olmak istediğini söyledi. Benim için öyle bir pazarlık yaptı ki, adamlar benim istediğim paranın on mislini verip gittiler. Sonradan söylediler ki, adamlar büyük bağlantıyla beş yıllık üretimlerinin tamamını yurtdışına kapatmışlar, reklam filmini oynatmalarına gerek kalmamış.

Bir de hayatındaki en büyük kavgası vardır Ali'nin, kimselerin bilmediği.

‘‘Kardeşim Harun'la 25 senedir görüşmüyorum. Babam öldükten sonra, beraber olduğu kadına haksızlık etti. Annemle boşanıp, başka bir kadınla evlenmişti. Harun'un yaptıklarının hepsi benim kitabıma tersti. Bunun için onu hayatımdan sildim.’’

ASKERLİK ANISI

Hayatta yediğim en büyük dayak

Askerliğimi Edremit'te muhabere eri olarak yaptım. Kış günü ayazda derede çamaşırlarımızı yıkardık. Böyle bir günde çamaşırcı karılar gibi aramızda kavga çıktı. Sen benim donumu aldın, ben senin fanilanı derken 20 kişi tekme tokat birbirimize girdik. Düşünebiliyor musun, eşek kadar herifler vatan hizmeti yapmaya gitmiş, birbirleriyle savaş ediyorlar. Kelek de bir durum var, elinde sabun kış günü donunu yıkıyorsun derede. O gün çok dayak yedim. O gün yediğim yumruktan dolayı burnum hafif yamuktur. Askerliğim sırasında teğmenin birisi de parmağımı kırdı.

HUYSUZ VİRJİN

O’nu hırsızlık yaparken yakaladım

Ali Poyrazoğlu'nun ‘‘Huysuz Virjin’’ için söyledikleri, inşallah Seyfi Dursunoğlu'nun kulağına gitmez:

- Çok yakın arkadaşım olan Huysuz Virjin bir hırsızdır. Benim sahibi olduğum dönemde Yeşil'den bir çuval dolusu temizlik malzemesi çalarken yakaladım onu. Çuvalın içi tuvalet kağıdı, kağıt havlu ve peçete doluydu. Pinti olduğu için parayla bakkaldan alacağı yerde beni soymaya karar vermiş. Hayatımda işine bu kadar önem veren, disipli birini az gördüm. Yeşil'de çalışırken işine üç saat önce gelirdi. Cem Özer ise başlama saatinden 10 dakika sonra gelirdi.

MÜŞFİK KENTER

Kıskandığım adam

Eskiden hiç kıskanma huyum yoktu, son zamanlarda başladı. Sinema ve tiyatrosu canlı kalabilmiş oyuncuları kıskanıyorum. Pacino'yu, Niro'yu, Hoffmann'ı kıskanıyorum arkadaş. Mesela Hamlet'i oynamayı çok istiyordum, başka rollerim nedeniyle bana nasip olmadı, o dönemde Müşfik Kenter oynadı. Halbuki benim yaşım bu role daha çok yakışıyordu, onun için Müşfik Kenter'i kıskanmıştım.

En yakın dostu kim

Ali Poyrazoğlu'nun en yakın dostu kimdir derseniz, onu da usta sanatçıodan dinleyelim:

- Yakın dostlar niye vardır, sırları unutsun diye. İnsan sırlarını biriyle paylaşamazsa delirebilir. Kitabımı adadığım Tilda Tezman benim en yakın dostumdur.

Tiyatroda seviye giderek düşüyor

Orhan Boran üstat, stand-up'ı çok iyi ve ustaca yapardı. Ayrıca en başarılı stand-up'çıların vapurlardaki seyyar satıcılar olduklarını düşünüyorum. Beyaz, Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz başarılı oldular ama, bir derdim var: Bunların genç, parlak, farklı olmasından ve çok para kazanmalarından dolayı Türkiye'de bu işlerin çok kolay olduğu sanılmaya başlandı. Eskiden futbolcu olmak isteyenler, şimdi stand-up'çı olmak istiyorlar. Bu akım çok kötü ve tehlikelidir. Bu işler çok ciddi eğitim, birikim ve yetenek ister. Türkiye'de bir pop müzik alıcısı yaratmak için nasıl düzey aşağıya çekildiyse, aynı şekilde medyanın da gayretkeşliğiyle pop tiyatro seyircisi yaratılmaya çalışılıyor. Fazla düşünmeyen, işin sadece gırgırıyla, geyiğiyle ilgili olan bir seyirci yani. Cem Yılmaz'ın ‘‘Benim anlattığımda hiçbir şey yok, sen buna sadece gül geç, hayatta önemli olan gırgırdır, takma kafana tokadan başka bir şey’’ demesine karşıyım. Belki ben senin anlattığın çok alakasız bir şeyden başka bir şey düşüneceğim; o benim hakkım, neden baskı yapıyorsun? Belki senin üstüne düşünüyorum; sen nesin, derdin ne, niye yapıyorsun, ne oluyor? Yaşamda her şeyin sen yok desen de mesajı vardır. Madem ki dünyadan bir kere geçiyoruz, hayatı kendi adımıza yorumlamak sorumluluğumuz var.

Sigarayı bıraktım 25 kilo birden aldım

Hayatta monoton olmaya başlayan bazı şeyleri şutlamak lazım. Sigara benim için kokuşmuş bir sevgili haline gelmişti, ilişkimizi idareten sürdürüyorduk. Sonunda nafaka ödemeyeyim, bana ucuza malolsun diye onu yol yakınken bıraktım. İki yıl içinde tam 25 kilo aldım ama, yakında tığ gibi olacağım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!