Güncelleme Tarihi:
"Aşk Tutulması" filminde Fahriye Evcen ile birlikte kamera karşısına geçen Tolgahan Sayışman, iki yıl önce kazandığı "Dünya Erkek Güzeli" unvanının avantajlarını yaşadığını söyledi: "Tek amacım bu yarışma sayesinde iyi bir yerden başlangıç yapmaktı, yaptım da... Ama hiçbir zaman 'Vay be, ben dünyanın en güzel erkeğiyim' demedim."
Siz "Erkek Güzeli" unvanına sahipsiniz, değil mi?
- 2001 yılında Best Model seçildim. Sonra bir yarışmaya daha girdim, orada da derece aldım. Ardından Paris’e gittim. Bir süre orada kalıp defilelerde podyuma çıktım. 2005 yılında ise Güney Kore’de yapılan Dünya Erkek Güzellik Yarışması’na katılıp birinci oldum. Birincilik bana Asya kıtasındaki bütün kapıları açtı ve bir süre orada modellik yaptım. Türkiye’den oyunculuk teklifi gelince de tekrar ülkeme döndüm.
- Unvanın getirdiği bir sürü artılar var, bir anda her şey sizin dışınızda gelişmeye başlıyor. Bu yarışma güzel bir kapı açtı. Ben de bu kapıdan içeri girerek, bana sunulanları iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Yoksa öyle aynanın karşısına geçip, "Vay be, ben dünyanın en güzel erkeğiyim" durumu yaşamadım hiç. Tabii ki kendinize güveniniz artıyor. Ama sonuçta ben dünyanın en güzel erkeği değilim. Hiç kimse değil. Bu unvanlar size verildiği gibi alınıyor da. Bu unvan sadece mankenlikte, modellikte öne çıkmamı sağladı, o kadar. Onun dışında "en güzelim, en seksiyim" diye dolaşmak, yapı olarak bana ters. Zaten amacım bu yarışma sayesinde iyi bir yerden başlangıç yapmaktı, yaptım da...
Dünyanın en güzel erkeği olabilmenin kriterleri neler?
- Çok düzgün bir fizik gerek... 1.85 ile 1.90 arasında boyunuz olmalı. Uzun boylu insan daha gösterişli durur. Bununla beraber düzgün bir vücut yapınız olmalı. Önemli olan göze hikap şeklidir. İri yarı değil, atletik vücutlu olmalısınız. Karakteristik bir yüzünüz de olmalı. Yani bakıldığı zaman nereli olduğu anlaşılmayan yüzler, bu tür yarışmalarda çok avantaj sağlıyor. İnsan ilişkileri, kültür önemli. Bir de dünyayı takip edip etmediğiniz bu yarışmalarda önemli bir kriterdir.
Tamam ben şunu merak ediyorum, bu yarışmaya girecek olanların vücut ölçüleri ne olmalı?
- Öyle belli bir vücut ölçüsü yok... Düzgün, atletik bir vücuda sahip olmanız yeterli.
Peki erkek güzeli seçildiğinizde sizin vücut ölçüleriniz kaçtı?
- Göğüs ölçüm 103, belim 80, basenim de 98’di...
İdeal erkeğin vücut ölçüleri bu mudur?
- İdeal erkeğin vücut ölçüsü bu mudur bilmem ama erkek güzeli seçildiğim yıl benim ölçülerim buydu. Demek ki idealdi ve başka kriterler de eklenince, iyi derece aldım...
Şimdi nedir ölçüleriniz?
- Vallahi hiç ölçmedim. Zaten mankenliği de bıraktım...
Evet, ideal ölçülerden uzaklaşmış bir haliniz var. Biraz kilolu gibisiniz.
- Evet, kilo aldım ve irileştim. Bunu özellikle istedim. Canlandırdığım karakterler nedeniyle kimi zaman kilo alıyorum, kimi zaman da veriyorum. Şu an verme dönemindeyim ama...
"Aşk Tutulması" adlı sinema filminde Fahriye Evcen’le başrol oynuyorsunuz. Biraz da filmden söz edelim.
- Filmin romantik komedi olması ve hikayesi çok hoşuma gitti. Çok gerçek, çok bizden bir hikayesi var. Beni karakter de çok heyecanlandırdı. Ve bu filmde olmayı çok istedim.
Filmde canlandırdığınız Uğur karakteri, fanatik bir Fenerbahçeli değil mi?
- Evet... Uğur, ilaç mümessili olan mütevazı bir genç. Babasını kaybetmiş, annesi ve kız kardeşiyle Bakırköy’de yaşıyorlar. Kendisini ailesine adamış olduğu için maddi açıdan çok sıkıntı çekiyor. O yüzden çok gezebilen bir çocuk değil. Tek hobisi futbol. Orada eğleniyor, coşuyor, deşarj oluyor. Bir gün, tesadüfen bir kızla tanışıyor. Ve yaşamında köklü değişiklikler olmaya başlıyor. Bir kere batıl inançları çok fazla olan bir çocuk Uğur... Eğer Fenerbahçe’nin maçı kaybedeceğini hissederse, kesinlikle maça gitmiyor ve bir sinemaya giderek, maç saatini film izleyerek geçiriyor. Yani maçı izlemezse, Fener’in kazanacağına inanıyor. Fakat işin içine aşk girince, bütün bunlardan uzaklaşıyor.
Bu Uğur neden Galatasaraylı ya da Beşiktaşlı değil de Fenerbahçeli? Gerçi bunu senariste, yönetmene sormak gerek...
Hiç futbol oynadınız mı?
- Evet. Önemli takımların altyapılarında oynadım. En son Galatasaray Paf takımındaydım. Futbolcu olabilseydim Galatasaray’da forma giyen bir futbolcu olabilirdim. O zaman Galatasaray Paf’ta iki Fenerbahçeli çocuk vardı, şimdi birinci ligde oynuyorlar. Ben de şu an kesinlikle birinci ligde oynuyor olurdum. En büyük hayalim futbolcu olmaktı, olamadım. Ama pişman da değilim. Çünkü diğer hayalimi gerçekleştirdim, şimdi oyuncuyum.
Hangimiz maç izlerken küfür etmiyoruz ki
Siz hangi takımı tutuyorsunuz?
- Ben de Fenerbahçeli’yim... Hem de ciddi anlamda fanatiğimdir.
Küfür eder misiniz?
- Hangimiz etmiyoruz ki! Küfür gerçekten hoş bir şey değil, ama ağzımızdan kaçabiliyor. Zaten bu filmde sanki kendimi canlandırıyorum. Benim fanatik olmamla, canlandırdığım Uğur karakterinin de fanatik olması aynı yıla denk geliyor. 1989 yılındaki bir maçtan sonra hayata bakışı değişiyor ve fanatik oluyor. Ben de öyle...
Hangi maç o, Fenerbahçe’nin 4-3 aldığı Galatasaray maçı mı?
- Kesinlikle. Fenerbahçe’nin ilk yarı 3-0 yenikken, maçı 4-3 alması müthişti. Bu, gerçekten de futbolu seven herkes için inanılmaz bir maçtı. Zaten Galatasaraylılar da o maçı hep keyifle anlatırlar. İşte futbolun güzelliği burada.