Güncelleme Tarihi:
BLAKE JENNER (RYDER LINN): Oğlum bu iş olmayacak, hiç heveslenme!
Glee Project’i kazandın ve ekibe dahil oldun. Glee Project’e katılmaya nasıl karar vermiştin?
- Glee Project’in ilk sezonunu izlemiş ve çok sevmiştim. İkinci sezonunda olmak istedim ama büyük beklentilerle katılmadım Glee Project’e. Dedim ki “Gider seçmelere katılırım, eğlenirim, beni geri ararlarsa ne ala”... Ben kendimi en kötüsüne hazırlarken binlerce kişi arasından eledikleri ve geri çağırdıkları en yetenekli 50 kişinin arasına girdiğimi öğrendim! Kendi kendime “Oğlum bu iş olmayacak, hiç heveslenme!” dedim ama kendimi Glee Project içinde buldum!
Kazandığında ne hissettin? Rakiplerinden biri Aylin Bayramoğlu adlı bir Türk kızıydı...
- Bir an bile kazanacağımı düşünmedim. Ali veya Aylin kazanır diyordum. Her ikisinin de müthiş hayat öyküleri vardı, çok yeteneklilerdi. Ryan benim ismimi söylediğinde kendimi kızlardan birini tebrik etmeye hazırlıyordum! Ki kazansalardı en az kendim kazanmış kadar sevinirdim. Bu kadar yolu gelmiş olmak bile benim için büyük bir kazanım olurdu. Ama Ryan ismimi söylediğinde... Hayatımın en mutlu anı olduğunu söyleyebilirim.
Glee’den önce Los Angeles’ta nasıl bir hayat sürdürüyordun?
- İki yıldır Los Angeles’tayım. Açıkçası zor bir hayatım vardı. “Ne alırsan 1 dolar”cı mağazalara gidip 5 dolarlık alışveriş yapıyordum, 2 dolarla benzin, geri kalanla da bir şişe su, bir kutu yumurta, bir paket de patates ve tüm bunlar bir haftalık yemeğimi oluşturuyordu. Ailemden yardım alarak yaşamak istemedim çünkü Los Angeles’a gelmek benim seçimimdi. Daha önce Miami’de yaşıyordum. Burger King’de, Johnny Rockets, Abercrombie&Fitch’te ve bir pet shop’ta çalıştım. En zoru da Abercrombie’deki işimdi. Sürekli ayakta durmak zorundasın, her an gülümsemelisin, müşteriye ilgi göstermelisin. Kıyafetleri katlamayı da beceremiyordum hiç!
HÂLÂ RÜYA GÖRÜR GİBİYİM
Artık hayatın değişti... Geçmişe baktığında bu işlerle, hayatınla ilgili ne düşünüyorsun?
- Her gün bir yerlerde rol kapabilmek için savaş veriyordum. Bir sürü olumsuz duygunun üstesinden gelmek zorundaydım... İnsan sonunda hayal ettiği noktaya eriştiği zaman gerçek gibi gelmiyor. Hâlâ rüya görüyor gibiyim... Fakat zorluklardan sonra elde ettiğin başarıların değerini daha iyi biliyorsun, o yüzden öyle bir hayata sahip olduğum için de minnettarım.
İlk kazandığın parayla ne aldın?
- Xbox 360! Para kazanınca aklıma ilk gelen o oldu. O bir yana, en çok sevindiğim konu, sonunda aileme Noel hediyeleri alabiliyor olmak... Artık yanlarına elim boş gitmiyorum.
Glee’deki rolü almanda şans mı ön plandaydı sence yoksa çok çalışmak mı, işine bağlılığın mı?
- Şans değil. Eğer iyi bir insansan başına iyi şeyler gelecektir, buna inanıyorum. Bu nedenle olabileceğim en iyi insan olmaya çalışıyorum. Değerlerime bağlıyım, kişisel çıkarlarım için inandıklarımdan vazgeçmem her zaman şükrederim. Bu ruh haline ulaşmak birkaç senemi aldı ama artık ne yapmam gerektiğini biliyorum. Pozitif olduğun ve öyle kalmayı başardığın zaman başına iyi şeyler gelir.
BECCA TOLIN (KITTY WILDE): Bana “inek” gözüyle bakanlar olmuştur
Yeni “kötü kız” Kitty, sensin. Becca nasıl biriydi lisede?
- Atlanta’daki okulum, bir performans sanatları lisesiydi. Hayatım boyunca şarkı söyleyip dans etme şansım oldu, tiyatro tek odağımdı. Bu özelliklerimden dolayı beni “inek” olarak görenler olmuştur ama kendinin farkında olan bir gençtim, rahatsız değildim. Sosyal bir kızdım. Çok yakın iki arkadaşım vardı, her liseli gibi hafta sonları alışverişe, sinemaya giderdik. Sıradan bir liseli hayatı işte...
Yeni oyuncu olarak Glee fan’ları seni nasıl karşıladı? Bazen oyuncular canlandırdıkları insanlardan ötürü tepki görürler ya, sen öyle bir şey yaşadın mı?
- Evet, bazı insanlar Kitty’le Becca’nın iki ayrı karakter olduğunun ayrımını yapamıyor. Ama sorun değil. Bazen sinirleniyorlar, “Quinn’in yerini almaya çalışıyorsun” diyorlar, bazıları da Marley’e kötü davrandığım için kızgınlar. Böyle tepkiler aldığıma göre gerçekçiyim, işler doğru gidiyor diye düşünüyorum. İnsanların benden nefret etmeleri gerekiyordu ve ediyorlar!
Glee’den önce anti-kahraman hikayeleri popüler kültürün bir parçası değildi. Glee ile birlikte gelen değişim senin pencerenden nasıl görünüyor?
- Ne zaman senaryoyu okusam, “Ne kadar harika bir iş çıkarıyorlar” diye düşünüyorum. Zayıf olarak değerlendirilen, ezilen insanlardan kahramanlar yaratıyorlar. Lisedeyken izlediğimiz dizilerde bunları görmedik hiç. Artık gençler birbirine daha ılımlı yaklaşabiliyor ve Glee de bu değişimin büyük bir parçası.
Glee hayatları boyunca cinsel tercihlerinden ya da herhangi bir sebepten dolayı ezilen insanlara bir anlamda güç verdi diyebilir miyiz?
- Kesinlikle. Başka hangi yapımda eşcinselliği bu biçimde izliyorsunuz? Ele aldığı konular benim de bazı konuları daha iyi anlamamı sağladı. Şahsına münhasır bir insan olmakta, “inek” olmakta, eşcinsel olmakta bir sakınca olmadığını gösterdi.
ABD’DE HERKES LİSEDE TARTAKLANIR
Lisede hiç arkadaşlarından kötü muamele gördün mü herhangi bir sebepten dolayı? Güzel bir kızsın, çok ihtimaller dahilinde görünmüyor ama...
- Biraz... Amerika’da herkes az ya da çok lisede tartaklanmış ya da kötü muamele görmüştür. Güzel olmak bir şey değiştirmiyor, sonuçta güzel kızlar da diğer güzel kızlara kötü davranıyor.
Ryan Murphy liseden mezun olalı herhalde 30 yıl geçmiştir, bazen senaryoyu okuduğunda “Hey yaşlı adam, bir saniye! Bu işler artık böyle olmuyor” dediğin oluyor mu?
- Aksine, senaryoyu okuduğumda bazen öyle sözcükler, öyle bugüne ait bir “lise jargonu” görüyorum ki, “bunu nasıl yapıyorlar?” diye geçiriyorum aklımdan. Ryan Murphy yeni jenerasyona bizden çok daha hakim durumda, gençlerin nabzını tutmayı iyi biliyor.
Nasıl keşfedildiniz?
- Atlanta’dan sonra New York’ta konservatuvara gittim. Eğitimime devam ederken müzikaller için oyuncu seçmelerine katılmaya başladım. New York’ta sekiz sene kaldım, bazı Broadway müzikallerinde çalışma imkanı yakaladım. Glee’deki rol de ben New York’tayken gündeme geldi, seçmelere orada gittim ve kabul edildim. Sonra Glee için Los Angeles’a taşındım.
Dünyanın en stresli işlerinden biri oyunculuk. Tüm o seçmeler, beklemeler... Bu stresle nasıl başa çıkıyorsun?
- Günün sonunda bir bakıyorsun ki, elindeki en önemli değer ailen ve arkadaşların. Glee’den önce de ailem ve arkadaşlarım vardı, sonra da onlar olacak. Kendime güvenirim, o yüzden Twitter’da kişiliğime karşı yazılmış hoş olmayan sözler duyduğumda, sahip olduğum gerçeklik algısı ayaklarımı yere basmamı sağlıyor. Bu dünyanın bana öğrettiği bir şey varsa o da kalın bir deriye sahip olman gerektiği...
Glee’den sonrasını bugünden öngörebiliyor musun? Bir planın var mı geleceğe dair?
- Plan yapmam çünkü ne zaman plan yapsak evren onu mutlaka bozar, olayları akışına bırakmak lazım. Gücümün son damlasına kadar çalışmaya devam edeceğim, başka bir planım yok.
DEAN GEYER (BRODY WESTON): Brody, Rachel’i çalmak isteyen “kötü adam” değil
* Açıkçası sezon ilk başladığında Brody’nin “Rachel’i kandıran adam” olarak algılanıp tepki görebileceği konusunda endişeliydim. Ama tam aksi oldu. Brody’nin onların hayalinde canlandırdığı kötü adam olmadığını anladılar. Rachel, Finn’le olan durumunu Brody’ye ilk bölümlerde net olarak izah etmemişti. Bir kıza özel hisler besleyen her erkek kendini ortaya koyar; Brody de öyle yaptı. Ama Rachel durumunu anlatınca geri çekilmeyi bildi. Ve ilerleyen bölümlerde derinlikli bir karakter olduğunu izleyici de gördü.
* Twitter’ı hayran kitlesiyle doğrudan iletişim kurabilmek açısından önemli buluyorum. Günde en azından bir iki tweet atmaya çalışır, fotoğraf paylaşırım. Ama Twitter’ın hayatımı ele geçirmesine de izin vermem. Yapacak daha önemli işlerim var!
* Kendime Ryan Reynolds’u örnek alıyorum. O da televizyonda komediyle başlamıştı ve bir film yıldızına dönüştü. Onun ayak izlerini takip etmek isterim. Uzakdoğu dövüş sporlarıyla ilgilendim. Dolayısıyla aksiyon filmlerinde yer almak çok güzel olur.
* Müzik tutkum hâlâ sürüyor ancak şimdi sadece oyunculuk var. Müzik kariyeri yapmak kolay iş değil, onun için ayrı bir enerji gerekiyor.
* Oyunculuk, hayatınızdan büyük fedakârlıklar yapmanızı gerektiren bir meslek. Bu işe başladığım gün, birçok meselenin üstesinden kendi başıma gelmem,
birçok fedakarlıkta bulunmam gerektiğini biliyordum. Ailemden, arkadaşlarımdan, hobilerimden vazgeçtim, Avustralya’dan ayrıldım.
* Avustralyalı’yım ama Güney Afrika’da büyüdüm. Güney Afrika oyunculuk veya müzik kariyeri açısından insana fırsatlar sunan bir ülke değil. O nedenle bir gün Glee gibi bir yapımda yer alabileceğimi hayal bile etmezdim! Sporcu olacağımı düşünüyordum.
* Dedem Güney Afrika’yı karate ile tanıştıran kişi. Gençken Japonya’da okumuş, yaşamış ve oradaki hayat tarzını kendi ülkesine taşımış. Babam ve annem de bu kültürün içinde olan kişiler, hatta tanışma sebepleri bu. Karate bizim için bir hayat tarzı. Bütün ailenin karateyle derin bağı var.