Güncelleme Tarihi:
ÇINAR AĞACI FİLMİNDEN FOTOĞRAFLAR
BAZI OYUNCULAR ÇOK TEKRARA DÜŞÜYOR
* 30 yıl sonra sizi kamera karşısına geçmeye ikna eden ne oldu?
- Teklif Handan ıpekçi’den geldi. Daha senaryonun ikinci sayfasında benim için bu rol ve bu film tamamdı. Bunca sene tiyatro sahnesi ve dublaj dışında hiçbir yerde yer almamak tamamen kişisel tercihimdi. Bunun sebebi, çalışma saatlerinin uzunluğu ya da çalışma koşulları değil; ilke olarak kabul etmiyorum.
* Sinema filmlerinde neden yoktunuz peki, o da mı ilke?
- Tiyatroda bir söz vardır, “Yazar sıkıştı mı ya telefon ettirir ya da mektup yazar”... Gelen tekliflerde bana önerilen roller hep oydu. Yazılmamış rollerin oyuncusu olmak ve tiyatroma haksızlık yapmak istemedim. Çünkü tiyatromda çok güzel roller oynadım ve halen de oynuyorum.
* Sizin aile ilişkileriniz filmde canlandırdığınız Adviye Hanım’ın aile ilişkileriyle benzerlik gösteriyor mu?
- Aile ilişkilerimiz, az gelişmiş bir ülkede herkesin olduğu gibi... Ne abartılı bir mutluluk, iyilik ne de mutsuzluk, kahır var. Tam ortada ve tam olması gerektiği gibi... Benim gizli kahramanım olan eşim ve oğlumla birlikte çekirdek bir aileyiz.
* O halde siz filmdekine benzer durumlar yaşamadınız gerçek hayatta?
- İlla aile içinde olması gerekmiyor ama etrafımda yaşadıklarım oldu. Mesela yaptığın işte öne çıktığın zaman ailede bile yerin farklı olur. Çocuğun bile olsa, seni sırf sen olduğun için sevmiyor. Senin bastığın yer sağlam olmalı, yaptığın işte önde gidenlerden olmalısın ki, ailen de dahil çevrenden saygı görebilesin.
HASTANE SAHNESİNDE DİLALTI HAPI ALDIM
* Filmde sizi en çok etkileyen sahne hangisi oldu?
- Hastane sahnesi. Yoğun bakımda çok etkilendim. Makyözden, çantamdan dilaltı hapımı getirmesini söyledim ve o sahneyi öyle çektim.
* Bu rol için özel bir hazırlık yaptınız mı?
- Tabii ki yaptım, ben sakat kedimin yürüyüşünü gözlemleyerek, tiyatroda ayağını sürterek yürüyen yaşlı kadını oynamıştım. Her role kendinden bir şeyler katmalısın. Bazı oyuncular çok tekrara düşüyor. Oyuncu, risk almak pahasına da olsa oynadığı herkesi değiştirmeli. Herkesi her karakteri aynı oynuyorlar. Ama bunu yapmayanlar da var; Fikret Kuşkan mesela, onun oynadığı hiçbir rol diğerine benzemez.
* Tiyatro devam ediyor mu?
- Evet, “Leyla’nın Evi” devam ediyor.
EVDE BİR TEK KARDEŞİME VURMAM YASAK
* Okula gidiyor musun Deha?
- Altı yaşındayım, anaokuluna gidiyorum
* Daha önce hiç filmde oynamış mıydın?
- Reklam çekimlerine gitmiştim. Bu benim ilk filmim.
* Çekimlerde en çok kimle iyi anlaştın?
- Anneannemle (Celile Toyon), annemle (Nurgül Yeşilçay), bir de kuzenlerimle (diğer oyuncular).
* Hiç etkilendiğin sahne oldu mu? Mesela hastane sahnesi çekilirken ne hissettin?
- Evet.
* Neyinden etkilendin?
- Hiçbir şeyinden.
* Filmde senin için onlarca yasak listesi var. Evde de senin için konmuş yasaklar var mı?
- Parka gitmem filan yasak değil. Bir tane yasak var. Kardeşime vurmam ve yaramazlık yapmam yasak. Kardeşime vuruyorum ama o da beni tırmalıyor, o yüzden vuruyorum.
* Annen ya da anneannen sana ceza veriyor mu?
- Anneannem benim ağzıma biber sürecekti bir keresinde, ama sürmedi.
* Neden, okuldan öğrendiğin bir kötü söz mü söyledin evde?
- Benim okulda çok arkadaşım var.
DEHA O SAHNENİN BEDELİNİ BANA ÖDETTİ
* Deha ile anlaştınız mı çekimlerde?
- Henüz 6 yaşında ama çok yetenekli bir oyuncu adayı Deha. Tabii beni şaşırttığı da oldu. Mesela parkta salıncakta sallanma sahnesi vardı. Benim çantamı Deha’nın tutması gerekiyordu. Ancak Deha, kadın çantası tutmak istemedi. Sonra tutması gerektiğine karar verildi, o da tutmak zorunda kaldı ama ben bunun bedelini çok fena ödedim! Çekimler bittikten sonra, benim aklımda kaldığı kadarıyla kazayla(!) üç ya da dört kez bisikletiyle ayağımın üzerinden geçti.