İşte dünyanın en zor mesleği

Güncelleme Tarihi:

İşte dünyanın en zor mesleği
Oluşturulma Tarihi: Kasım 02, 2008 00:00

Organ bekleyen hastaların hallerini bilmesek bu işi asla yapmazdık diyorlar. Onların işi, yakınlarını kaybetmiş insanları organ bağışına ikna etmek. En acılı zamanlarında, insanlardan böyle bir fedakarlık yapmalarını istemek ne kadar zorsa, bir o kadar da ertelenemez çünkü organ naklinin başarılması dakikalara bağlı.

Beyin ölümüyle kalbin durması arasındaki zamanda organların alınıp umutla bekleyen hastaların yattığı şehirlere, merkezlere nakledilmesi gerekiyor. Türkiye’de 132 Sağlık Bakanlığı sertifikalı koordinatör var, bunların 50 kadarı aktif. Bu yıl, şu ana kadar 201 beyin ölümünden organ bağışı yapıldı. En fazla aileyi İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakli Koordinatörü İmren Özbek ikna etti. Özbek 20 donöre vesile oldu. Onu, 10 donör bağışıyla Nükhet Çelik ve 6 donörle Yeliz Gül izledi.

Üniformamı mutlaka giyiyorum çünkü bizi organ mafyası sanıyorlar

Bir buçuk yıllık koordinatör İmren Özbek (32), İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli. Toplam 40 aile görüşmesine girdi, görüştüğü ailelerden bu yıl beyin ölümü gelişmiş 20 hastanın yakını organ bağışında bulundu: "Her görüşmede çok heyecanlanıyorum. Özellikle de ölen hasta gençse. Beyin ölümünü anlatmakta zorlanıyorum en çok. İlk kez duyanlar, kalbi atıyorsa, nasıl ölmüş, diye soruyorlar. Sivil giysiyle görüşmeye girmiyorum. Bir görüşmemde ölenin eşi, organ bağışını kabul etti, tam imza atacakken ölenin abisi hışımla odaya girdi. Kağıdı elimden çekti ve yırttı. ’Bunu imzalatamazsınız, siz mafyasınız’ diye bağırıyordu. Güvenliği çağırmak zorunda kaldım. Bazılarında da ’benim hastam öldü, bana ne diğer insanlardan’ mantığı hakim. Ölenin organları alınırken eziyet çeker diye düşünebiliyorlar. Birçoğu önce din adamlarına danışıyor. 4-5 vakada danışıldı, karşıdan olumsuz yanıt verilince bağışı onaylamadılar. Ailelerin birinden din adamının telefonunu istedim. Aradım, ’4-5 hastanın hayatı kurtulabilirdi. Bu gece rahat uyayacak mısınız?’ diye sordum."

Git dersen giderimama sonra geç olur

Koordinatör Nükhet Çelik, torununu trafik kazasında kaybeden acılı babaanne ile yaptığı konuşmayı anlatıyor: "Geçen sene 16 yaşındaki bir genç kız karşıdan karşıya geçerken yaralandı, birkaç gün sonra beyin ölümü gerçekleşti. Babası ve halaları vardı bekleyen. Onlarla görüştüm, kızı babaannesinin büyüttüğünü, izni ancak onun verebileceğini söylediler. O da yaşlıydı ve evde yatıyordu. Onunla konuşmak için evine gitmek istediğimi söyledim. Uzun uzun konuştuk, torunun durumunun kötü olduğunu biliyordu, ancak kabullenemiyordu. Ne için geldiğimi söyledim, "Git dersen giderim. Ama sonra geç olur" dedim. Çok sevdiği torununun organlarını bağışlamayı kabul etti."

Nükhet Çelik sayesinde, 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bu yıl 17 beyin ölümü vakasından 10 vakanın organları bağışlandı. 2 buçuk yıldır bu işin içinde. "Ailelerle bizi ölüm, acıları yakınlaştırıyor. Ölümü kabul etmek zaten zor, bizse tam da bu aşamada aileden organ istiyoruz. Yaşadıklarını yüreğimde hissediyorum, bazen ben de onlarla ağlıyorum. Organ bekleyen hastaların hallerini bilmesem bu işi yapmam çok zor olurdu" diyor.

Yaptığım en zor görüşme, anneleri ölen iki çocukla olandı

Bu sözlerin sahibi Yeliz Gül (27) çocuklarla konuşurken ağlamamak için kendini zor tuttu. Biri 16, öbürü 19 yaşında olan çocukların babaları hapishanedeydi ve yanlarında başka kimse de yoktu. Çocuklar omuzunda ağladılar. Ama "annemiz çok iyi bir insandı, başkalarını yaşatsın" diyerek organlarını bağışladılar. "Cenazeyi kaldırırken, mezar yeri ararkan bile yalnızlardı. Ben yardımcı oldum. Mezar yerlerini dahi aldım" diyor: "Ailelerle yaptığım hiçbir görüşmeyi unutmam mümkün değil, mutlaka bir iz kalıyor. Bu yıl yaptığım 8 beyin ölümü görüşmesinden 6’sı bağışlandı. Yalan yanlış yayınlar ailelerin kararları üzerinde çok etkili. Örneğin Antalya’da yerel bir gazetenin, Mazı Dağı’nda içi boşaltılmış 3 çocuğun bulunduğu yalan haberinden sonra bağıştan vazgeçenler oldu."

Çocuğu ölen babadan organ bağışı istediğimde masama silahını koydu

Levent Öztin koordinatörlükte bu tür garip olaylarla karşılaştıklarını söylüyor: "Silah önümdeydi. Çocuğunu kaybetmiş babaya, bağışta bulunmaması halinde kendi çocuğuyla birlikte, Türkiye’nin başka yerlerindeki 4-5 kişiyi daha toprağa vereceğimizi söyledim. Dinledi, anladı ve organları bağışladı. Bu konuda bana en büyük dersi verenlerden biri de Isparta’dan bir din adamı oldu. 13 yaşındaki tek oğlunda beyin ölümü gelişince organlarını bağışlamıştı. ’Yaradan onu benden çok erken aldı ama organlarıyla hayatı boyunca yapamayacağı sevaplarla benden ayırdı. Onun acısına ancak bu nedenle dayanabiliyorum’ dedi."

Ailelere daha iyi yanıtlar verebilmek için ayetler ezberledim

Süleyman Tilif 5 yıldır koordinatör. Bugüne kadar 100 görüşme yaptı, 68 bağış oldu. En sık sorulan sorulara doğrudan Kur’an’dan ayetlerle cevap veriyor. Mesela "kim ki bir insanı öldürür, tüm insanları öldürmüşçesine günah kazanır. Kim ki bir insana hayat verir, tüm insanlara hayat vermişçesine sevap kazanır". Çocuk ölümlerinde çok sarsıldığını, dizlerinin bağının çözüldüğünü anlatıyor. "Erzurumlu bir ailenin 17 yaşındaki oğlu kendini asmıştı. Beyin ölümü gelişince aileye haber verdik. Hayatımdaki en kalabalık görüşmeyi yaptım diyebilirim. Din alimine danışmak istediler. Bana organları ayyaşa, hırsıza gider mi, gibi sorular sordular. Aile büyüklerinden biri, organların alıcılarının nasıl insanlar olduğuna biz değil, Allah karar verir, deyince bağışta bulundular."

Konya’da 2006’ya kadar sıfır bağış vardı ama değiştirdik

Numune Hastanesi koordinatörü Melih Azap Konya’da organ bağışı konusundaki tavrı değiştirdiklerini anlatıyor. Fabrikalara, hapishanelere gidip insanlarla görüştüler. Bu yıl 8 beyin ölümü oldu. 5’inin ailesi organ bağışı yaptı. "Ailelerden organ bağışı talep ettiğimizde dini cemaat liderlerine danışmadan yanıt vermek istemiyorlar. Organı takacağınız hasta Müslüman mı, biz bağışladık, alkol kullanırsa günahı hastaya mı yazılacak, gibi sorular soruyorlar. Her şeyi bilen Rabbim, ayırt edemeyecek mi günahı kimin işlediğini, diye yanıt veriyorum."

BAŞARILI KOORDİNATÖR TRANSFER OLUYOR

Yoğun bakım ünitesi bulunan bütün hastaneler organ koordinatörü bulundurmak zorunda. Organ koordinatörleri, nakil yapan ekiplerin en önemli aktörü. Başka hastanelere transfer olan ekiplerle birlikte, onlar da transfer oluyorlar. Levent Öztin ve Süleyman Tilif böyle transfer olan koordinatörler. Organ Nakli Koordinatörleri Derneği Başkanı Levent Öztin, Akdeniz Tıp Fakültesi’nden cerrahi ekibiyle birlikte Medikal Park Hastanesi’ne geçti. Süleyman Tilif de İzmir Tepecik Hastanesi’nden Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi’ne transfer oldu.

AİLELERİN EN SIK SORDUKLARI SORULAR

Beyin ölümü diyorsunuz. Kalbi atıyorsa nasıl ölmüş?

Vücut bütünlüğü bozulur mu? Acı çeker mi?

Organlar kime gidiyor, mafya mı alacak?

Tekrar dirilirken organları eksik mi olur?

Alıcının günahları, bizim yakınımıza mı yazılır?

Organları ayyaş, alkolik, hırsız vb. takılır mı?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!