Güncelleme Tarihi:
YÖNETENLERİN DİKKATİNE
Hastane kapısı haraç kesiyor
Bireysel gibi görünen kimi sorunlar buzdağının görünür kısmı gibi. Aslında kaynağı derinde ve büyük.
Bir okurumun e-mail'i hem üzücü, hem düşündürücüydü. Aslında uygarlığın ve gelişmişliğin, kurulmuş düzen ve sistem bazında ‘‘Herşey insan için’’ ilkesine paralel olduğunu çok iyi biliyoruz, biliyoruz da, bir bakıyoruz durum tamamen tersine dönmüş. İnsan yararına işleyecek şekilde ya da o niyetle tasarlanmış sistem ya da uygulamalar bizzat insanı mağdur ediyor.
İşte okurumuzun e-mail'i:
‘‘Ablam lenf kanseri olduğu için Çapa tıp fakültesi hastanesinde uzun süre tedavi gördü. Her gün oraya gitmek zorundaydık ve hastanenin bahçesine arabayla girmek için o zaman 1 milyon TL ödüyorduk. Şimdi 1.5 milyon TL olmuş. İşin ilginç yanı para vererek giriyorsunuz ama içerde arabanızı park etmek yasak, kurallara göre dışardaki otoparka bırakmanız gerekiyor.
Ablam Allah'a çok şükür kurtuldu ama tedavi sırasında gördüğü kemoterapiler sonucunda çok halsiz düşüyordu ve dolayısıyla yürüme zorluğu çekiyordu. Bunun için hastanenin içine giriyor, ablamı bırakıyor ve içerde kalmak yasak olduğu için dışarı çıkmak zorunda kalıyorduk (yoksa arabamız çekiliyor). Çıkarken 1.5 milyon, dışardaki otoparka 1.5 milyon veriyorduk. Sonra hastamıza o gün uygulanan tedavi bitiminde eve götürmek için tekrar hastaneye giriyorduk (çünkü otoparka yürüyemeyecek kadar halsiz oluyordu) ve çıkışta yine 1.5 milyon TL ödüyorduk. Yani toplam 4.5 milyon TL...’’
Peki neden?
Hastane, tedavi masrafları zaten insanların belini büküyor, okurumuz haklı olarak uzun süreli tedavi için her gidişte bir de aracı için ücret ödemek zorunda kalmanın yarattığı yükten yakınıyor.
Okurumuzun çektiği sıkıntıyı her gün çok sayıda kişinin çektiğine eminim. Hastaneye giden insanlar zaten kapkara bir ruh haliyle gidiyor. Sadece kısa süre gözlem yapmak bile insanı çileden çıkaracak manzaralarla karşı karşıya bırakabilir. Hasta getirmişsinizdir, hastanenin daracık yollarında aracınıza bir yer bulup durursunuz, acele etmeniz için baskı vardır, oysa araçtan hasta birisi inecektir. Aracınızın çekileceğini bilmiyorsanız, döndüğünüzde hastalık derdine araç arama telaşı eklenir. Ya da okurumuzun yaşadığı türden, tedavi masraflarına bir de ‘‘araç masrafı’’ eklenir.
Sorunun kaynağı
Niye peki?
Çok açık: Çünkü aslında iş daha en baştan kayıptır. Hastanenin yeterli otoparkı yoktur. Çünkü hastane gün geçtikçe büyür, yeni klinikler eklenir, ama yeni otoparklar eklenmez. Eğer hastanede yeterli otopark alanı olsa, hastasını bekleyecek araç sahipleri iki kez bahçeye giriş yapmak zorunda kalmayacaktır. Kliniğe ait otopark alanında bekleyecek, zahmetten ve masraftan kurtulacaktır. Bir seferde iki giriş, bir park ücreti olmayacak...
Daha yeni yeni bu konuda bilinçlenmeye başlıyoruz. Olması gereken, yeterince park yeri olmayan bir alanda yapıya izin vermemektir. Sonuçlarına dair örnekleri her gün, her semtte yaşıyoruz.
Peki bu kurala uyuluyor mu?
Uyulup uyulmadığı denetleniyor mu?
‘‘Herşey insan için’’...
Bunca zamanın deneyimi, bilgisi insanlara konfor olarak döneceğine, hiç hak etmediğimiz acı bir bedele tosluyoruz.
Okurumuzun ablasına geçmiş olsun diyorum...
Bir sokağa üç isim!
ERENKÖY
Erenköy, Kantarcı Rıza Sokağı sakinleriden faks aldık. Kantarcı Rıza Sokak'ın, Bağdat Caddesi Divan Pastanesi yanından girip Ethemefendi Caddesi'ne çıkan sokak olduğunu, ancak bu sokakta yaşayanların hem önemli, hem de komik bir sorun yüzünden zorluk çektiklerini ifade ediyorlar.
Faks metnini kaleme alan okurumuz şöyle söylüyor:‘‘ Sokağa, Bağdat Caddesi'nden giriyorsunuz, adı Kantarcı Rıza Sokak. 30-40 apartman geçin, kapı numarası 1'e düşüyor, sokağın adı Eralp Sokak oluyor. Beş apartman ilerleyin, sokağın adı Fırın Sokak oluyor! 1 kilometrelik sokak üç isimle anılıyor. Bunun faydası nedir? Nakliyeciler, misafirler, kuryeler Eralp Sokak'ı bir türlü bulamıyorlar. Beş apartmanlık bir sokağı Erenköy PTT mensupları bile bilmiyor!
TEL: 0 800 219 60 48 FAKS: 0 212 677 03 98
E-MAİL: ngedik@hurriyet.com.tr