İstanbul'u Dinliyorum

Güncelleme Tarihi:

İstanbulu Dinliyorum
Oluşturulma Tarihi: Aralık 14, 1999 00:00

Nilgün GEDİKOĞLU
Haberin Devamı

Korkuyu kullanmak

İnsanları diğer canlılardan ayıran en temel özellik konusunda hep klişe sözler akla gelir. Ama ben bugün pek telaffuz edilmemiş bir özellikten söz etmek istiyorum. Çünkü tam yeri ve zamanı. Evet, insanları diğer canlı türlerinden ayıran önemli bir özellik daha var: Korkuyu kullanmak...

Nereden mi çıktı?

Şu günlerde bu kentin insanlarının hemen hemen tümünün zihnini zamanın büyük bir kısmında ne işgal ediyor? Deprem.

Şu günlerde bu kentin insanlarının hemen hemen tümünün yüreğinde zamanın büyük bir kısmında ne var? Deprem korkusu.

İyi de biraz abartmıyor muyuz?

Hergün görüşen insanlar, ara sıra görüşenler, nadiren biraraya gelenler sohbetlerin bir yerinde, lambaya tutulan pervaneler gibi deprem konusuna çakılıp kalıyor.

Peki ne konuşuluyor?

‘‘Açıklık bir alan bulsak da prefabrik bir eve taşınsak.’’

‘‘En iyisi karavan’’.

‘‘İki katlı bir ev bulsak.’’

‘‘8 olacakmış, 10 hissedilecekmiş.’’

‘‘Ben pazardan deprem düdüğü aldım.’’

‘‘13 saniyede ne yapılır ki?’’

‘‘Ne yapsak?’’

‘‘Nereye kaçsak..’’

Korku dağları filan beklemiyor.

Korku oturma odalarımızda, salonlarımızda.

17 Ağustos depreminin ardından inanarak yazmıştım: Korkunun ecele faydasının olduğu tek şey deprem’’ demiştim.

Ama böyle bir korkuyu kastetmemiştim.

Gözler sımsıkı kapalı

Ben, korku sayesinde bilinçli olmak, doğru davranmak, önlem almak, hataları tekrarlamamak, ileriye yönelik ders almak bağlamında korkunun faydalı olacağına inanmıştım. Büyük ölçüde bireylerde başlayıp yönetimlere kadar ulaşan, oradan da biz yönetilenlere önlem olarak dönecek süreci kastediyordum.

Ama bireysel korku girdabında gitgide daha da derine çekiliyoruz.

Her dakika yeni bir söylentinin peşinde koşuyoruz.

Sanki tek bir ölüm nedeni var, o da deprem.

Sanki depreme sadece evimizde yakalanacağız.

Sanki deprem olmasa 120 yaşına kadar yaşıyacağız.

Sanki ‘‘depremle yaşamak’’, durmaksızın korkuyu geviş getirmek demek.

Diyorum ki insan, korkuyu kullanabilir, korkudan birşeyler öğrenebilir ve korku kaynağını yenebilecek stratejiler geliştirebilir. ‘‘Korkuyu kullanma’’ sürecinde çok olumlu adımlar atıldı. Yönetenler ve yönetilenler öğrendi, bilinçlendi ve strateji belirleyip önlem almak bağlamında süreç işlemeye başladı.

Ama çoğumuz, paniğe bağımlılık geliştirmiş gibi kısır bir korku döngüsünde takılı kalmayı zorunlu bir tercih gibi benimsedik.

Neredeyse içgörümüzü kaybettik.

Olumlu haberlere değil, sanki uğursuz haberlere açız. Bizi rahatlatıcı şeylerden çok, korkutucu şeyler, söylentiler ikna ediyor.Artık kendimize gelsek diyorum.

Korkudan körleşiyoruz.

‘‘Bunu unutmayacağız’’ sözü, günün her saati panik duymak anlamına gelmiyor.

Böylesi bir korku, tıpkı kayıtsızlık gibidir, insanın dünyasını küçültür, dış dünyayla bağlarını zayıflatır ve şaşırtıcı gelebilir ama insanı benmerkezci ve bencil kılar.

Bu da ihtiyacımız olan en son şey.

YÖNETENLERİN DİKKATİNE

Ciddi bir yol sorunu

YENİBOSNA

İş yeri Yenibosna'da olan bir okurumuzun şikayeti Yalçın Koreç Caddesi'ndeki bölgesel bir sorun. Okurumuz, caddede aylarca lağım suyunun açıkta aktığını, uzun uğraşlardan sonra ancak sorunun giderildiğini, ama bu kez de aynı yerde başka bir sorun meydana geldiğini belirtiyor.

Dediğine göre aynı bölgede cadde kazılarak yeraltı çalışmalarında bulunulmuş. Kazı yeri günlerce açık kaldıktan sonra normal asfalt seviyesinin altında kalan bölge mıcırla kapatılmış. Ne var ki yağmur, çamur ve bir de tam kapatılamayan hendeklerle yolun bu kısmı yayalar ve araçlar için gecişi zor bir hale gelmiş.

Çalışma ne zaman bitecek?

YENİKÖY

Yeniköy'den bir okurumuz, Köyderesi Sokak'ın durumunu anlatmış. Yazdan bu yana belediye tarafından kanalizasyon arıtma tesisinin yapımı için kazı yapıldığını bildiren okurumuz, çalışmanın gitgide uzamasıyla sokaklarında bir yol sorunu yaşanmaya başladığını belirtiyor. Yolların tamamının aylardır çamur içinde olduğunu vurgulayan okurumuz, bu soruna bir de geçenlerde kazıda dinamit kullanımının semt sakinlerinde yarattığı endişelerin de eklendiğini ifade ediyor. Zeminin sert olması nedeniyle dinamit kullanıldığını anlatan okurumuz, yetkililerin bir günlüğüne semt sakinlerinin evlerini boşaltmaları konusunda uyarıda bulunduğunu, ancak dinamit patlatılmasının bir seferle sınırlı kalmadığını söylüyor. Dediğine göre haber vermeden gelişigüzel saatlerde evleri sallayacak şiddette patlamalar gerçekleştiriliyormuş.

Ayrıca çalışmaların geceleri de sürdürülmesi semt sakinlerin uyuyamamasına sebep oluyormuş.

Okurumuz, semt sakinleri adına soruyor:

Bu çalışmalar ne zaman bitecek ve patlamalar ev temellerine hasar vermiş olabilir mi?

Yönetenlerin dikkatine...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!