İstanbul'u dinliyorum

Güncelleme Tarihi:

İstanbulu dinliyorum
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 1999 00:00

Nilgün GEDİKOĞLU
Haberin Devamı

BU OLAYIN TAKİPÇİSİYİZ

Terörün plakası: 34 ATN 81

BAYRAMPAŞA

Bu kez şikayeti ne telefon, ne faks, ne de e-mail yoluyla aldım. Bu kez şikayeti doğrudan dinledim. Gazetemizde sayfa sekreteri olan arkadaşımızın başına gelmişti.

Yoldaydı, direksiyon başındaydı ve iki arabanın, iki sürücünün terörüne maruz kalmıştı.

Arkadaşım, 4 Mayıs günü saat 11.15 sularında Bayrampaşa yakınlarında bir sapaktan sola doğru dönerken, solundaki arabaya yaklaşmak durumunda kalmış. Lacivert renkli eski bir Şahin marka olan bu otonun sürücüsü küfür etmiş. Arkadaşım da ‘‘ne diyorsun?’’ türünden yanıtlar verdikten sonra yoluna devam etmiş. Biraz sonra beyaz renkli bir şahin, arkadaşımızı sağa doğru sıkıştırarak durmaya mecbur etmiş, arkadaşımız da arbadan inerek kendisine yönelen sürücünün bir şey söyleyeceğini sanmış. Peki ne olmuş dersiniz? Beyaz Şahin’in sürücüsü arkadaşımızın kapısını açıyor ve onu tekmelemeye başlıyor. Arkadaşımızın emniyet kemeri bağlı olduğu için hiçbir şey yapamıyor. Sol tarafına üstüste darbe alıyor. Tam o sırada sapakta karşılaştığı lacivert Şahin’in geldiğini ve sürücünün (iri yarı, tıknaz, kumral, beyaz gömlekli) inerek kendisine yaklaştığını gören arkadaşımız can havliyle kapısını ve camını kapatıyor, böylece ikinci sürücünün şiddetine maruz kalmaktan son anda kurtuluyor. İki araba da çekip gitmiş.

Arkadaşımız ilk sapakta karşılaştığı lacivert Şahin otonun plakasını almış: 34 ATN 81. Sürücü esmer, lacivert gömlekli birisiymiş.

Bu cüret nereden?

Bizler ne acayip sürücüleriz. Hergün, gazete ile ev arasında kilometrelerce yolda gidip gelirken öğrendiğim tek bir şey varsa, o da sanki sürücü olmak için asabi olmak şartmış gibi, direksiyonu başındakilerin hemen hemen tümünün patlamaya hazır bir gerginlik içinde olduğu ve kendilerinden her türlü davranışın beklenebildiği. Tabii erkek sürücülerden söz ediyorum. Erkekler alınmasın ama, trafikte birisinin bir hata yaptığına karar verirlerse bunu kendilerine hakaret gibi kabul ediyorlar, bu bir.

İkincisi, başka bir sürücünün hatasını, tıpkı kendisine küfür edilmiş gibi kabul edip, işi gücü bırakıp öfkelerini çıkarmaya kalkıyorlar. Bunu nasıl yapıyorlar peki? Çeşitli yolları var:

1. Kalabalık, ağır işleyen bir trafikteyseniz, ansızın kapınızda bitip bir hayat memat meselesi ya da kan davası hıncıyla doğrudan kavgaya girişmek veya kavgaya davet etmek.

2. Akan bir trafikte hızla seyretmekteyseniz, ani direksiyon hareketleriyle sizi korkutmak.

3. Bununla tatmin olmazlarsa, paralel seyredip el kol işaretleri eşliğinde küfür etmek.

4. Sizi durdurmaya mecbur etmek ve....

Bir de arkadaşımızın başına geldiği gibisi var. Bir sürücü size ‘takar’, gelir, muhtemelen arkadaşı olan bir ikincisi döver.

Nedir bu? Bu cüret nereden kaynaklanıyor? Bir bahane bulup birilerine şiddet yoluyla ‘‘dersini verme’’ kültürü niye bu kadar yaygın?

Hayatın her alanında güçsüz birisinin gücünü ispatlama sahnesi mi trafik?

Ya da bir şekilde kendisini ‘‘güçlü’’ hisseden birisinin fırsat bulduğu bir sahnede sapkın bir iktidar egzersizi mi bu?

Kimseyi paranoyak olmaya çağırmıyorum, ama görünüşe göre trafikte seyretmek, tıpkı Mad Max filmlerindeki gibi, düşman bir ortamda araç kullanmaya benziyor. Savunmasız olmayacaksınız. Bir terör rüzgarı hissettiğinizde kapınızı, camınızı kilitleyip, varsa cep telefonunuzu hazır tutup savunmaya geçeceksiniz. Yani bu ne demek? Seyir halindeyken bir araç size yaklaşıp, sürücüsü birşeyler söylüyorsa, büyük olasılıkla küfür ettiğini kabul etmek. Sizi durmaya zorluyorlarsa, büyük olasılıkla dövmeye kalkışacaklarını varsaymak. Peki, afedersiniz, nasıl bir dünya bu?

Eski bir fıkra aklıma geliyor, nasıldı tam hatırlamıyorum, ama nedense anlatsam şöyle anlatırım:

Temel, ‘‘Ehliyet alacağım’’ demiş, çevresindekiler, ‘‘Deli misin?’’ demişler, o da, ‘‘Şart midur?’’ demiş...

YÖNETENLERİN DİKKATİNE

Kürkçü Han yok oluyor!

EMİNÖNÜ

Daha önce de sütunlarımızda tarihi Kürkçü Han'ın başına gelenleri duyurmuştuk. Bize e-mail gönderen bir okurumuz da aynı konuya değinmiş:

‘‘Yetkili merci olarak belediye ve İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü ile görüştükten sonra son çare olarak size yazmayı uygun buldum.

Eminönü bölgesinde tarihi Kürkçü Han'ın sur duvarları yıkılarak yerine beton katlar çıkılıyor.Belediyeden görüştüğümüz yetkili şahıslar 'Bizim müdahale yetkimiz yok, ruhsatları var, yapacak birşey yok' diye başvuruyu savuşturmaya çalışırken İstanbul Arkeoloji müzesinden bir yetkili de, 'Aaa, olur mu, eğer inşaat çalışması varsa mutlaka bizden biri vardır orada, siz bi bakın, adını alın, bizi gene arayın,' gibi muhteşem bir duyarlılık sergiledi.’

Aydınlık bir Türkiye için oy vermeye davet edenlerin, bu duyarlılığı bu konuda da göstermelerini sağlamak için ne yapılması gerektiğini bilemiyorum.’’

BİZE BİLDİRİN

Yol teröristleri ile ilgili ihbarlarınızı bekliyoruz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!