Güncelleme Tarihi:
* “Medcezir” dizisi “The O.C”nin uyarlaması... Teklif ilk geldiğinde uyarlama iş olmasından dolayı kafanızda bir soru işareti oluştu mu?
- Bir an için evet. Bu bir risk diye düşündüm. İster istemez benim performansım da Rachel Bilson’la karşılaştırılacaktı çünkü. Ama tedirginlik kısa sürdü. Yapım şirketimiz, rejimiz, senaryomuz... Her yönüyle dört dörtlük bir iş olduğunu görünce kendimi güvende hissettim ve “evet” dedim.
* Eylül son derece şenşakrak bir kız. Şimdilik bildiğimiz bu... Siz neler ekleyebilirsiniz hakkında?
- Bıcır bıcır bir tip... Zengin bir ailenin kızı, dolayısıyla çok steril bir ortamda yetişmiş. Ama çok da sevgi arsızı. Annesi yok, bu açığını neşesiyle kapatmaya çalışıyor. Belki de acılarını bastırmak için cıvıl cıvıl olmayı tercih ediyordur.
* Eylül’deki enerjinin size fazla geldiği zamanlar oluyor mu?
- Ne yalan söyleyeyim, oluyor. Ama mutlu da oluyorum.
* O neden?
- Eylül’ü oynamak benim için bir şans çünkü normalde onun kadar yüksek enerjili değilim. Daha sakin ve çekingenimdir. Genellikle susarım. Susmalarım yanlış anlaşılma endişesindendir. Eylül’ünse böyle bir derdi yok, fütursuzca aklına geleni söyleyebiliyor. Ben endişeleri, takıntıları olan biriyim, onun rahat hali bana da çok iyi geliyor.
HAYAT ZOR AMA YAŞAMAYA DEĞER
* Sizin en çok takıntı yaptığınız konu nedir?
- Yanlış anlaşılmaktan çok korkarım. En büyük takıntım odur.
* Çocukken de içinize kapanık mıydınız bu kadar?
- İçime kapanık değildim ama anneye aşırı düşkündüm. Babama da aynı şekilde. Onlar konusunda çok hassasım.
* Aileniz Kıbrıs’ta yaşıyor. Onlara bu kadar düşkünken nasıl oldu da ayrıldınız, kalkıp tek başına İstanbul’a gelebildiniz?
- Kıbrıs çok güzel, benim çok sevdiğim bir yer ama üniversiteyi başka yerde okumak istiyordum. İstanbul olmasaydı da başka bir yer olurdu. Çünkü kendimi geliştirmek istedim. Yalnız nasıl yaşanır, hayat nasıl bir şey, görmek istiyordum. Kıbrıs’ta çok steril bir hayat yaşıyorduk çünkü.
* Gördüğünüz kadarıyla hayat nasıl bir şeymiş peki?
- Hayat zor bir şeymiş ama yine de yaşamaya değer.
* İstanbul’a gelmek size neler kazandırdı?
- Zırlamayı kestim, şımarıklık kalktı. Hiçbir zaman aşırı şımarık bir çocuk olmadım, zengin çocuğu da değildim ama annem bana her zaman çok yardımcıydı. Burada problemlerle kendi kendime baş etmeyi öğrendim.
BABAM AVUKAT OLMAMI İSTİYORDU
* Anne ve babanız gazeteciymiş...
- Evet. Çocukluğum mütemadiyen haber dinleyerek, basın mensupları arasında geçti. Bir ara o meslekle ben de ilgilendim hatta. Ama babam daha çok avukat olmamı istiyordu.
* Her daim hakkınızı savunur musunuz?
- Sevdiğim insanlara karşı o konuda pek başarılı değilim. İstediğimi söyleyemediğim, kırmaktan çekindiğim için sustuğum zamanlar çok oluyor.
* Bir de sesiniz çok güzelmiş, doğru mu?
- Şarkı söylüyorum ama şu an söyleyebilir miyim bilmiyorum. Çünkü uzun zamandır söylemedim. Bir de sesimde sorun var şu aralar, sürekli kısık.
* Şarkı söylemekle ilgili hayalleriniz var mı?
- Sadece sinema çerçevesinde... Bir filmde şarkı söyleyen bir karakteri oynarsam mutlu olurum.
* Bilmediğimiz başka özellikleriniz var mı?
- Tenis de oynadım, gitar ve piyano dersleri de aldım ama hiçbir hobiye bağlı kalamadım. Dalmak hariç hiçbir şeye tutkuyla bağlanmadım. Bir de dans edip şarkı söylemeyi çok seviyorum.
OYUNCULUK ARTIK BENİM İŞİM
* Oyunculuk hayatınızda ne kadar yer kaplıyor?
- Oyunculuk artık benim işim ve işimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.
* Bir de sinema filminde rol aldınız. Hem de çok ses getirecek bir proje...
- Evet, Uğur Yücel’le Beren Saat’in başrolde olduğu, 25 Ekim’de (bugün) vizyona giren “Benim Dünyam”da oynadım. Orada Ela’nın (Beren Saat) kardeşi Ayla’yı canlandırdım.
* Nasıl biri bu Ayla?
- Engelli ablasından dolayı aile içinde ikinci planda kalmış bir kız. Bunu sürekli dert ediyor.
TÜRKÇE YABANCI DİL GİBİ GELİYORDU
* Az önce telefonda annenizle Kıbrıs şivesinde konuştunuz. Aile içinde öyle mi konuşuyorsunuz?
- Kıbrıslı birini gördüğüm anda öyle konuşmaya başlıyorum. Türkçe ilk zamanlarımda bana yabancı bir dil gibi geliyordu zaten, çenem yoruluyordu uzun süre konuşunca. Üç sene oldu, artık alıştım.