Güncelleme Tarihi:
Varımız yoğumuz iş hanı
Dünyanın bütün büyük kültür şehirlerinde bir ortayer vardır. City derler, Centre derler, Zentrum derler. Ülke ekonomisine yön verilen, ülke ekonomi koşullarının tezgáhlandığı bölgedir. Bir de, orta-çağ mimarlık örneklerini ve şehir yapısını olduğu gibi korumuş batı şehirlerinde Kale (Burg) un çevresine bu ad verilir. Bir tarihte İstanbul’da da Eminönü-Sirkeci çevresi, Galata ve Bankalar Caddesi ve Beyoğlu’nun kimi sokakları böyleydi.
Oysa, şimdi bütün İstanbul, koskoca bir iş hanı oldu diyebiliriz. İstanbul’un en akla gelmez semtlerinde bütün yapılar iş hanı ve işyeri oluyor. Aksaray, Beyazıt, Fatih yan sokaklarından Şişli’nin arka sokaklarına kadar hep işyeri. Eski yapılar çatır çatır yıkılıp yerinde koca koca iş hanları yükseliyor. Her katın, hatta tek bir dairenin kirası yüzbinlerle hesaplanan işyerleri.
Sinema ve tiyatro salonları da işyeri oluyor, ya daz yıktırılıyor ve arsasında 8-10 katlı bir iş hanı yükseliveriyor. İstanbul Belediyesi’nin Emekli Sandığı’na satıp sonra kirayla tuttuğu Yeni Tiyatro şimdi bir konfeksiyoncu, İstanbul tiyatro yapılarının -Fransız tiyatrosu diye bilinen, şimdi Ses sinemasından sonra- en eskisi, Direklerarası (Turan sineması) bir naylon fabrikasına depoluk ediyor. Beyoğlu yakasının sinema ve tiyatro yapısı olarak gerçekten özen ve bilgiyle yapılmış Saray sineması aylardır kapalı. Şöyle böyle kırk beş yıllık bir yapı olarak Saray (ilk adı Gloria), yabancı toplulukların İstanbul turnelerini, Jehudi Menuhin, David Oistrach, Vasa Prihoda ve daha nice ünlü virtüozu İstanbullulara dinletmiş olan ‘Saray’ da, yakında yıkılacak ve koskoca bir iş hanına yerini bırakacak. Birinci Dünya Savaşı sonrası İtalyan mimarların İtalya’dan getirilen malzeme ile yaptığı Majik sineması ve tiyatro salonu da (en son adı Venüs). Devlet Tiyatrosu, Atatürk Kültür Merkezi’ne geçince, yanındaki Maksim bar salonuyla yıktırılacak. Yine bir iş hanı uğruna. Beş yüz bu kadar yıllık Türk İstanbul’un düzgün bir şehircilik anlayışıyla kurulmuş Talimhane’de hemen bütün apartımanlar iş hanı, işyeri ve otomobil yedek parça dükkánı oluverdi. O semtin yakın yıllara kadar ünlü bir bakkalı da şimdi banka şubesi...
Böylesine iş hanı bolluğunu, sağlıklı bir toplum belirtisi sayabilmek için, yaşadığımız kötülerin kötüsü ekonomik koşulları bilmezlikten gelebilir miyiz? İş hanı ve işyeri bolluğunun ülkeye yararlı katkıları olmadığını söylemek için ne toplum bilim otoritesi, ne de ekonomi uzmanı olmak gerekir. Para değerinin yitirilmesine rağmen ‘iş hanı’ ve işyeri sayısının hızla artması, kimi çevrelerin ‘büyük işler’ yürütebildiğini göstermez mi? Böyle olmazsa o sözüm ona modern görünümlü sevimsiz yapıların bir katına, hatta tek bir bölümüne yüzbinler ödenir mi?.. (...)
(Yok Edilen İstanbul. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu. 1998.)