İstanbul’un yeni konser mekánı Sveti Stefan

Güncelleme Tarihi:

İstanbul’un yeni konser mekánı Sveti Stefan
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2007 00:00

İstanbul’un en güzel yapılarından biri olan Sveti Stefan Bulgar Kilisesi, kapılarını sanat ve kültür etkinliklerine açtı. Müzik Festivali kapsamında, 17 Haziran’da Alman üflemeli çalgılar topluluğu German Brass’ı ağırlayan kilisedeki konser, olağanüstü bir ilgiyle karşılaştı. İnsanların büyük bir kısmı German Brass’ı izlemeye gelmişti ama bir bölümü de Sveti Stefan’ın atmosferini görmek için oradaydı. Bilet bulup kilisenin içine girebilen şanslı izleyiciler mekana aşık olup çıktılar.

Kilisenin güçlü akustik yapısından dolayı konserde mikrofon kullanılmadı. Sveti Stefan, kültür-sanat programlarına da kapalı değil ama bugüne kadar başvuran olmamışı. Yetkililer, kilisenin İstanbul kültür ve sanat hayatına katkıda bulunmak için açık tutulacağını söylüyor. Yani İstanbul bugüne kadar keşedilmeyen konser mekanına kavuşmuş oldu.

DÖKME DEMİRDEN

19. yüzyıla kadar tüm Ortodokslar, Fener Rum Patrikhanesi’nin egemenliği altındaydı. Ve kiliselerde Rumca ayinler yapılır, din adamları Fener yönetimi tarafından atanırdı. Bulgarlar, 19. yüzyılın başında bu gidişe itiraz ettiler ve kiliselerini ayırdılar. 1943’te şu anda Bulgar Kilisesi’nin yerine bir ahşap kilise inşa ettiler. Fener, bu kiliseyi tanımadığını açıkladı. Ama Bulgarlar umursamadılar. 1845’te Sultan Abdülaziz, bir fermanla bağımsız Bulgar kilisesini tanıdığını ilan etti. İstanbul’daki Bulgar cemaati zaman içinde etkisini artırdı. Cemaat, 1892’de aynı yerde yeni bir kilise yapılması için uluslararası bir yarışma açtı. Yarışmayı Ermeni mimar Hovsep Aznavur kazandı. Aznavur, Haliç kıyısındaki dolgu alana yapılacak olan kilisenin temelinin zaman içinde suya batmaması için demir bir kilise tasarlamıştı. Yapının inşası için yapılan ihaleyi Avusturyalı Rudolf Ph. Waagner Şirketi kazandı. Viyana’da inşa edilen ve büyük bir kısmı dökme demirden, gövdesi çelikten olan yapı 1898’de Tuna Nehri kanalıyla gemilerle İstanbul’a taşınarak Fener kıyısındaki yerine monte edildi.

Bu kilise, İstanbul’daki diğerlerinden çok farklı. Ahşap kısımları devrin usta ellerinden çıkmış zengin oyma işçiliğiyle bezeli. Her yanı altın yaldızlı, pırıl pırıl parlayan bir mücevherci dükkanı gibi. Dini yapılardaki kasvetten uzakta, şen şakrak, bir oyuncakçı dükkanı gibi.

Kilisenin en büyük özelliği akustiği. İstanbul’un en işlek caddelerinden birinin ortasında yer almasına rağmen içeri girdiğinizde garip bir ıssızlık ve sessizlikle karşılaşıyorsunuz. Adaklıkta yanan mumlardan ve duvarlardan sarkan kandillerden çıkan çıtırtıyı bile duyabiliyorsunuz. Kilisenin fotoğraflarını çekmek için gelen Şakir Eczacıbaşı da buna dikkat etmiş ve bu yapının konserler için ideal bir mekan olduğunu düşünmüş. 33. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nin programını yaparlarken Şakir Bey’in önerisiyle kilise yönetimine başvurulmuş.

Cemaat yönetimi, kilisenin Bulgar ve Türk sanatçılarının buluşma noktası olması için çaba sarf ediyor. Bu amaçla, Sveti Stefan geçtiğimiz yıl Bulgarların dünyaca ünlü Sofya Oda Orkestrası’na kapılarını açtı. Kilise vakfı, eğer uygun teklifler gelirse, sergi ya da konserler için bundan sonra da kilisenin kapılarını sonuna kadar açık tutacaklarını bildirdiler.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!