Güncelleme Tarihi:
Her an denize çıkmaya, yelken basmaya hatta geri dönmemeye hazır. Yoğunluğu nedeniyle yeterince vakit ayıramasa da deniz, hayatının en önemli köşesinde. Özşener bu tutkusunu Motorboat dergisine anlattı.
Yelken eğitimi almaya nasıl karar verdiniz?
- 2008 yılında Ege kıyılarında arkadaşlarla 6-7 günlük bir tatile çıktık. Çok keyifli bir seyahatti. Sürekli teknedeydik, hiç karaya çıkmadık. Her şey gayet güzeldi ama son gün Çeşme-Sakız arasında aniden çıkan sert bir rüzgarla teknenin direği kırıldı. Ben de o zamana kadar teknelerle ya da yelkencilikle ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Genelde hangi ortama girersem gireyim durumu kavramakta zorluk çekmem ama bunu bilgiyle yapmak baŞka bir Şey. Sonuçta denizin ortasında koskocaman bir direk kırılıyor ve sen ne yapacağını bilemiyorsun. İşte o zaman kalakalıyorsun.
Direk kırılınca ilk tepkiniz ne oldu?
- Herkeste büyük bir sessizlik oldu. Bütün direk, ana yelken, çarmıhlarla beraber denize inince hepimiz Şok geçirdik. ılk Şoku atlattıktan sonra güvenli bir Şekilde motoru çalıŞtırarak kıyıya kadar gittik. Ama o maceradan sonra teknedeki arkadaŞıma, “Biz bu iŞi niye öğrenmiyoruz” diye sordum. Bu iŞi yarım yamalak yapacağımıza gidelim bir yerde tam anlamıyla öğrenelim dedim. Döner dönmez kulüpleri araŞtırmaya baŞladık. Bir tek Galatasaray Yelken Kulübü’nün bize esnek bir program sunabildiğini gördük ve orayı tercih ettik.
RÜZGARA KENDİNİ BIRAKMAK İNANILMAZ
İşiniz çok stresli ve yorucu. Deniz bir anlamda kaçış mı?
- Denize çıktığımda kendimi çok iyi hissediyorum. Mesela az önce fotoğraf çekimi için kısa bir seyre çıktık o bile bana çok iyi geldi. Neredeyse gidip dönmeyebilirdim de... ıŞime de gelirdi bu benim. Bunu yaptığım işle karşılaştırdığımda; oyunculuk çok stresli, programı neredeyse hiç belli olmayan, hiçbir zaman plan yapmana fırsat vermeyen ve birçok değiŞkene bağlı olan bir meslek. Onun stres ve baskısından kurtulup rüzgara kendini bırakmak bana inanılmaz iyi geliyor.
Günün birinde tekne almayı düşünüyor musunuz?
- Bir gün teknem olur mu bilmiyorum. Ama Şu anda olmayacağını biliyorum. Çünkü insanın sürekli elinin üstünde olması gereken bir Şey bu. Bir tekne alıp da kenarda bağlı bırakmak istemem. Bir de teknem olsa her Şeyini kendim yapmak isterim. İşlerini başkalarına havale etmeyi tercih etmem. Dolayısıyla yakın bir zamanda tekne almak gibi bir plan görünmüyor. Ama ileride Şartlar nasıl olur bilemiyorum. İş şu an o kadar vaktimi alıyor ki. Bu, kendi özel planım olarak bir kenarda duruyor.
Yarışçılığa nasıl bakıyorsunuz?
- Yarışçılık bugüne kadar hiç bulaŞmadığım bir Şey fakat fırsat buldukça ender de olsa takip ediyorum. Ama ben de bulaŞmak ve bu heyecanı yaŞamak istiyorum. Vücudumla yaptığım her iŞi gayet iyi becerdiğimi düŞünüyorum. Ben vücudumu çalıştırdıkça, yoruldukça daha mutlu oluyorum. Dolayısıyla yelkenciliğin de hareketli kısmı ilgimi çekiyor. Bugüne kadar bulaŞma imkanı bulamadım ama öyle bir heyecanı da yaŞamak istiyorum. YarıŞ ekiplerine sesleniyorum, ağırlık lazımsa gelebilirim.
YELKEN HAYATIMA GİRİNCE İSTANBUL’UN AŞK YANI AĞIR BASTI
Yelken yapmaya baŞladıktan sonra ıstanbul değişti benim için, Şehir gözümde farklı bir kimliğe büründü. Normalde benim ıstanbul’la iliŞkim aŞk ve nefret üzerine kuruludur. Ancak yelken yapmaya baŞladıktan sonra aŞk kısmı ağır basmaya başladı. Ve ilginç bir Şekilde bu aletin üstüne binince böyle oldu. Mesela daha önce İstanbul’u daha farklı algılıyordum. Zaman zaman canımı sıkıyordu ama çok da seviyordum. Benim için çok sırrı olan bir şehir İstanbul. Ama gerçekten niyeti olana da sırrını açıklayan bir yer. Bence bu Şehrin sırlarından bir tanesi de yelken. Eğitime başladıktan sonra bana çok iyi geldiğini hatırlıyorum. Farklı bir dünyaydı benim için. Ve en önemlisi yelkencilik benim için seyirlik bir olay olmaktan çıktı.