Güncelleme Tarihi:
Hemen başlayalım mı röportaja?
- Her şeyin bir zamanı var. Önce çikolatamı yiyeyim.
Peki, afiyet olsun o zaman... Biraz geçmişe dönüp ülkenizi neden terk ettiğinizi öğrenmek istiyorum...
- Sadece tek bir nedenden değil. Genel olarak gelecek göremediğimden ayrıldım Ukrayna’dan. Orada kalmış olsaydım, şimdi yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım.
İstanbul en çok sevdiğiniz ikinci şehirmiş, doğru mu?
- Evet. İstanbul sokaklarındaki enerjiyi seviyorum. Bugün bütün gün yürüdüm. Rüzgâr beni nereye götürürse oraya gittim. Bir yerlerde oturdum. İlham geldi, bir şeyler yazdım. Kahve içtim, oturdum, sonra ilham gelmedi, bir şey yazmadım. Hiçbir şey düşünmeden oturdum. Sonra tekrar yürümeye başladım. Sokaklarda Türk müziği dinledim, Türk yemekleri yedim.
Sevdiniz mi peki yediklerinizi?
- Evet. Ama öyle meşhur yerlere gitmedim. Brezilya’da da öyle yaparım, turistlerin gittiği yerlere değil, Brezilyalılar’ın gittiği yerlere giderim. İçinde ne olduğunu bilmediğim şeylerden yedim.
BREZİLYA’DA, UKRAYNA’DAN ÇOK DAHA FAZLASI VAR
New York’ta yaşarken Brezilya’ya taşınmışsınız, bu kararı nasıl aldınız?
- Her zaman birden fazla neden vardır... Bundan sonra başka bir ülkeye gider miyim, bilmiyorum. Muhtemelen gitmem.
Brezilya’da yaşam nasıl peki?
- Orada tropikal hayat tarzı var, bu güzel bir şey. İnsanların kültürlerini paylaşma biçimlerini seviyorum. Sen Ukrayna’ya gittin mi?
Evet.
- Peki orada insanların neyi paylaştığını gördün?
Halkın neler yediğini, hangi müzikleri dinlediğini, nerelerde yaşadıklarını gördüm.
- Benim için bu yeterli değil ama. Ben oralıyım, benim için toplumsal ruh yeterli değil. Brezilya’da çok daha fazlası var, paylaşılacak daha çok şey var. Her köşede samba okulu var mesela. Sporu, müziği paylaşma biçimleri daha farklı. Orada gerçek anlamda paylaşılan bir kültür var.
SON ALBÜM BİRAZ ROMANTİK OLDU
Geçtiğimiz yıl çıkardığınız “Trans-Continental Hustle”ın diğer albümlerinizden bir farkı var mı sizce?
- Sen söyle.
Bence klasik bir Gogol Bordello albümü olmuş ama şarkıları dinlerken sambacı sevgilinizin etkisi de hissediliyor...
- Bilmiyorum. Bazıları diğer albümlerden çok farklı olduğunu söylüyor, bazıları ise bir fark görmediklerini. Aslına bakarsan bu senin nasıl görmek istediğine bağlı. Albümde Brezilya’da yaşananlar da var ama tamamı Brezilya hakkında değil. Elbette aşk da var. Bu yüzden biraz romantik bir albüm oldu da denilebilir.
“Trans-Continental Hustle”ın prodüktörlüğünü Rick Rubin üstlenmiş. Onunla çalışmak herhalde çoğu müzisyenin hayalidir...
- Onunla Rage Against the Machine’in gitaristi Tom Morello sayesinde tanıştık. Tom, Rubin’e mesaj atmış “Gogol Bordello dinlediğim en iyi grup” diye. Sonra o da bizi dinledi ve birlikte çalışmaya karar verdik. Rubin’le çalışmak gerçekten etkileyici. O güçlü ve pratik bir adam.
SULUKULE’NİN BAŞINA GELENLER DÜNYANIN BİRÇOK YERİNDE YAŞANIYOR
Sulukuleli müzisyenlerle tanışmıştınız, bildiğiniz başka Türk müzisyen var mı?
- İlhan Erşahin var. Onunla New York’taki Nublu’da tanışmıştım. Birçok Türk müzisyeni biliyorum. Geleneksel müziğinizi de dinledim, rock müziğinizi de...
İstanbul’a en son gelişinizde Sulukuleli Romanlar’a destek vermiştiniz, hatta onlar için bir şarkı da yapmıştınız. Bu şarkıyı konserlerinizde seslendiriyor musunuz?
- Evet, “Educate thy Neighbor” (Uyandır Komşunu) adlı bir şarkı yapmıştık ve bu şarkıyı çoğu konserimizde söylüyoruz. İnsanlar tarih ve kültürün önemini pek fark edemiyorlar, bu yüzden Sulukule’nin başına gelenler dünya üzerindeki birçok yerde yaşanıyor.