Dilek DALLIAĞ
Oluşturulma Tarihi: Nisan 13, 2006 00:00
İstanbul gecelerinde geçen yıldan beri İlhem rüzgarı esiyor. Cezayirli baba ile Fransız-Macar ve Alman kökenli bir annenin kızı olan 24 yaşındaki şarkıcı, ilginç yaşam öyküsünü Kelebek’e anlattı.
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?1982-Fransa doğumluyum. Annem yarı Fransız-Alman, ayrıca Macar kökenli. Babam ise Cezayirli. Dört kardeşin ikincisi olarak dünyaya geldim. Bir erkek, üç kız kardeşiz.
- Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?Çok farklı bir çocukluk geçirmedim. Ama ayrı kültürlerden gelen bir anne va babaya sahip olmanın zorluklarını yaşadık doğrusu. Bu da beni daha güçlü hale getirdi. Ev içinde hep sevgi vardı. İyi bir insan olmamı anne-babama borçluyum. Özellikle annem bana birçok kapı açtı. Küçüklüğümden beri müzik ve dans derslerine yönlendirdi.
- Anne ve babanız ne iş yapıyor?
Babam avukat, annem ise bir bankada çalışıyordu. Ama 17 yaşındaki küçük kız kardeşim doğduktan sonra aileye bakmak için işten ayrıldı.
- Farklı kültürlerden etkilenmek size ne kazandırdı?
Yemekten davranışa kadar her konuda farklı kültürler aldım, bu da beni zenginleştirdi. Farklı kültürlere toleranslı oldum. Her kültüre kolayca adaptasyon sağlıyor olmam yine bu yüzden. Müslümanım. Fransa’da doğup büyüdüm, Avrupalı gibi yetiştim. O yüzden İstanbul’da olmayı seviyorum, çünkü siz de Avrupalısınız. Üstelik dininiz müslümanlık. Bu sentezi burada da görmek,
ezan sesini duymak çok hoşuma gidiyor.
- Türkiye’ye ne zaman ve neden geldiniz?
Geçtiğimiz yaz Elele ve Cosmopolitan dergileri için fotoğraf çekimi yapmak üzere geldim. Zaten müziğimi geliştirmek adına sürekli yolculuk halindeydim.
- 360’daki programınız nasıl başladı?
İstanbul ziyaretim sırasında mekanın sahiplerinden biriyle tanıştım ve bir program teklifi aldım. Kasım ayı boyunca cuma ve cumartesi akşamları çok keyifli programlar yaptım. Şimdi de yine 360’da DJ Tekin ve perküsyonda Cenk’le birlikte house, soul ve jazz ağırlıklı performans yapıyoruz.
- Kaç yaşında müziğe başladınız?10 yaşındayken, babamın arkadaşı olan caz şarkıcısı Elene Dee tarafından keşfedildim. Beni dinledi ve sesimin gelişmeye açık olduğunu anladı. Böyle ünlü birinin babamın arkadaşı olması ve beni keşfetmesi büyük şanstı. O zamanlar şarkı söyleyeyim, hayatımı bununla kazanayım diye bir şey düşünemezdim. Sonradan yedi yıl boyunca caz, gospel ve soul eğitimi aldım Elene Dee’den. 12 yaşımda Kenny Werner ile New York’ta şarkı söyleme şansını elde ettim. Müziğin yanı sıra bale ve tiyatro eğitimi de aldım. İki yıl Swing Kids müzikalinde oynadım. 17 yaşında Almanya’ya gittim ve yüksek öğrenimimi tamamladım, şan dersleri verdim.
- Tarzınız caz ve soul müzik mi?Soul, house, R&B gibi müzik alanlarında çalışıyorum. 1999’dan bu yana da Münih, Stuttgart ve Frankfurt’ta çeşitli yapımcılarla çalıştım. Dünyayı dolaşıyor ve performanslar yapıyorum.
- Sahne şovu sizin için önemli mi yoksa şarkımı söyler giderim mi diyorsunuz?Müziği çok seviyorum ve bu işi kendim için yapıyorum. Ama doğrusu insanlarla paylaştığımda keyif veriyor bana. Sahneye jean pantalonla çıkıp şarkı söylemek değil olay. Ben sahnede çok iyi bir enerji veriyorum. Bunun geri dönüşünü insanlardan gözlerde pırıltı şeklinde almak istiyorum. Sahnede oturup şarkı söylemek pek tarzım değil. Dans etmem, eğlenmem lazım. İnsanlarla konuşmak, şakalar yapmak, iletişim kurmak hoşuma gidiyor. Aynı zamanda pırıltılı kıyafetleri, şık ve seksi giyinmeyi de seviyorum.
- Dinlediğiniz Türk şarkıcı var mı?Tarkan ve Mustafa Sandal dışında tanıdığım ve isim olarak aklımda tuttuğum kimse yok. Ancak Beyoğlu’ndaki Mojo ve Hayal Kahvesi’nde çok iyi rock gruplarıyla karşılaştım. Türkiye’de çok iyi bir caz müziği ve müzisyenleri olduğunu düşünüyorum.
- Albüm yapmayı düşünüyor musunuz?
Evet, şu sıralar bunun üzerinde çalışıyorum. Günün birinde Türk müzisyenlerle de bir albüm çalışmasına imza atmak niyetindeyim.
- Evlilik ya da erkek arkadaş var mı?
Evlilik için henüz gencim, 24 yaşındayım. Klasik olacak ama şu an sadece işime aşığım. Çok iyi arkadaşlarım, görüştüğüm insanlar var ama özel yaşam ayrı bir durum. Uzun bir ilişkiden yeni çıktım. Kendimi işe verip toparlanmam gerek.
- Türk erkeklerini nasıl buluyorsunuz?Türk erkeklerini hoş buluyorum. Tanışıyoruz, birbirimizden de hoşlanıyoruz zaman zaman. Ama işimden ve sürekli dünyayı dolaşmamdan dolayı ilişki kurmam zor.
- Türkçe öğrenmeye de başlamışsınız.Evet, birçok şeyi biliyorum. Mesela en çok keyif aldığım şey, Tünel’deki pazarları dolaşıp 15 milyon olan bir şey için "5 milyon" diyerek pazarlık yapmak. Taksi şoförlerine de sağ, sol diye yol tarif edebiliyorum. Levent’e Nişantaşı’na, Bebek’e gidiyorum. Biliyorum oralara ne yoldan gidileceğini.
Türk dinleyici zorluyor
İspanyollar cazip değil
- Birçok ülke dolaştığınızı söylüyorsunuz. Şu ana kadar Türkiye’de ve diğer ülkelerde dinleyicilerden nasıl tepkiler aldınız?Türk dinleyicilerinden başlayayım. Buradaki dinleyiciler iyi ama zor. Başta tepkilerini, cevaplarını göremiyorsun. Önce onları nasıl eğlendireceğinize bakmanız gerek. Çok çabuk karşılık vermiyorlar. Gerçekten mutlular mı değiller mi anlayamıyorsunuz. Bu nedenle başlarda epey zorlandım. Ama zamanla birbirimizi tanıdık. Şimdi her şey daha iyi. Fransız dinleyiciler ise bir şarkıcı için bulunmazdır. Hemen alkışlar, tezahürat yaparlar. İspanyollar ise dinleyici olarak pek cazip değiller!
Pop star olmak istemiyorum
- Hedefiniz nedir? Dünyaca tanınan bir şarkıcı olmak mı yoksa farklı ülkeleri gezen bir sanatçı olarak yola devam mı?Hayatımın sonuna kadar şarkı söylemek istiyorum. Şu andaki durumumdan dolayı sadece kendi şarkılarımı söyleyemiyorum, cover yapıyorum. Asıl istediğim albümümün çıkması ve insanların benim şarkılarımı dinlemek için konserlere gelmesi. İstediğimi yapabilmek için de para kazanmak tabii... Ama hayatımda hiç pop star olmak gibi bir isteğim olmadı. İnsanların sürekli yanıma gelip de "Sizden imza alabilir miyim" demesini istemiyorum. Kötü bir günümdeysem, rahatça darmadağınık dolaşabilmek istiyorum. Yani Madonna’dan daha ünlü olayım gibi bir isteğim yok.