Ersin KALKAN
Oluşturulma Tarihi: Haziran 01, 2007 00:00
Bağdat Caddesi’nden sahile doğru yürüyorsunuz. Apartmanların arasından ansızın deniz görünüyor. Kıyıda öbeklenmiş birkaç alışveriş merkezini aştıktan sonra, başka bir ülkeye ışınlanmış gibi hissediyorsunuz kendinizi. Sanki New York’un Central Park’ındasınız.
Ya da İtalya ya da Fransa kıyılarında bir yerde. Çimlerin üzerine uzanmış kitap okuyanlar, zıplayan cins köpekler, gölgelerde serinleyen sevgililer, gitar çalan gençler, deniz kıyısındaki kayalarda
balık tutanlar, bisiklete binenler. Avrupa yakasında oturan gençlerin bile hafta sonları akın ettiği Caddebostan Dalyan Parkı burası.
Caddebostan kıyılarında 30-40 yıl önce küçük bir plaj vardı. Deniz kirlenince plaja ilgi azaldı. Büyükşehir Belediyesi, 1996’da burayı park alanına dönüştürdü. Fakat sonra, kolektör sisteminin geçirilmesi, su ve kanalizasyon bağlantılarının yapılması için park o kadar çok kazıldı ki, şeklini de kaybetti işlevini de. Büyükşehir Belediyesi, 2004’te park için bir bütçe ayırdı. 21 Temmuz 2005’te Caddebostan Dalyan Parkı hizmete girdi. Büyükşehir Park ve Bahçeler Müdürü İhsan Şimşek, 146 bin metrekarelik alana yayılan parkın 2.5 milyon YTL’ye mal olduğunu söylüyor ve neler yapıldığını sayıyor: 2.4 kilometre özel asfalt bisiklet yolu, 2000 metre suni çimden koşu parkuru, iki kauçuk tabanlı egzersiz alanı, 40 bin metrekarelik sert zemin, 100 dönümlük yeşil alan, yüksek aydınlatma sistemi, dört çocuk oyun grubu, dört basketbol ve tenis sahası, modern tuvaletler, güvenlik ve destek bürosu, köpek gezdirme alanı ve köpek tuvaleti....
Şimşek’e göre, Caddebostan Dalyan Parkı kent kültürüne yakışan güzellikte: "Bu tür park alanları insanları daha zarif ve uygar olmaya davet ediyor, kentleşmeyi ve dolayısıyla modernleşmeyi teşvik ediyor." Gerçekten de parkta birbiriyle selamlaşan, güleryüzlü insanlara rastlıyorsunuz. Gelen herkes, bu kültüre hemen uyuyor. Hatta burada köpekler bile birbirini görünce hırlaşmak yerine koklaşıyor! Köpeği olanlar için burası tam bir cennet. Terrier’den Afgan Tazısı’na, Alman Kurdu’ndan Dalmaçyalı’ya, Kangal’dan Labrador’a kadar her cins arzı endam ediyor bu sahilde.
Dalyan Parkı’nın çevresinde çok sayıda lokanta ve kafeterya var. Ama en güzeli plajdaki balıkçı kahvesi. Göztepe Amatör Balıkçılar Derneği’ne ait olan kahvede çift kaşarlı bir tost söyleyip yanında karanfilli bir çay içebilirsiniz. Dernek, saati 10 YTL’ye sandal da kiralıyor. Denizin bereketli olduğu mevsimde, birkaç oltacı birleşip bir sandal kiralayarak denize açılabilir gününüzün bir kısmını balık avlayarak geçirebilirsiniz. Burada dört çocuk parkı var. Kauçukla ya da kumla kaplanmış tabanları sayesinde çocuklar tehlikelerden uzak düşe kalka oyun oynuyor. Ayrıca yetişkinler için de sabit spor aletleri var. Parka ulaşım kolay. Kadıköy’den kalkan araçlarla Bağdat Caddesi’ne geliyor, sonra denize doğru akıyorsunuz. Gün biterken ah keşke İstanbul’un her yanı böyle olsa diyorsunuz.
ASLINDA BURANIN ADI CADI BOSTANI’YDI
Yüz yıl önce Caddebostan denilen yerde sadece bostanlar ve bağ evleri vardı ve öcülerin yaşadığı söylenirdi. Bu yüzden semte Cadı Bostanı derlerdi. Çünkü, Caddebostan bir sürgün yeriydi. Hırsızlar, katiller, eşkıyalar uygarlığın kıyısındaki bu muhite sürgün edilirdi. Tabii burada da rahat durmaz, gizlice sirayet ettikleri şehirden çaldıklarını bostanların arasındaki mağaralara, bağ evlerine stoklar, kaçırdıkları rehineleri burada gizlerlerdi. Bir çeşit açık cezaevi olan Cadı Bostanı’nı ayaklanan Yeniçeriler de mesken tutardı. Yeniçeri Ocağı 1826’da kaldırılırken Cadı Bostanları’nın da temizlenmesine karar verildi. Böylece semtin kaderi değişti. Dümdüz edilen bostanlara köşkler, yalılar inşa edildi.
TEKİRDAĞ RAKISI EFSANESİNİN MUCİDİ RAGIP PAŞA’NIN KÖŞKÜ
Bağdat Caddesi’nden kıyıya çıktığınızda Cemil Topuzlu Caddesi üzerinde, Ragıp Paşa Köşkü ile karşılaşırsınız. Sultan II. Abdülhamid’in başmabeyincisi Ragıp Paşa, bu köşkü 1906’da, Sirkeci Garı’nın da mimarı olan A. Jasmund’a yaptırdı. Ragıp Paşa, Tekirdağ rakısı efsanesinin kökenindeki isim. Çünkü Tekirdağ’daki çiftliğinde Umurca Rakı Fabrikası’nı kurmuştu. Paşa, faytonlar rahat gelip gitsin diye küçük sarayının önüne bir cadde yaptırdı. İstanbul Şehremaneti (belediyesi) de, paşanın isteği üzerine semte Cadı Bostanı değil, Caddebostanı denilmesine karar verdi.
CADDEBOSTAN KULLANMA KILAVUZUCaddebostan parkına yolunuz düşerse, buradan öylece geçip gidemeyeceğinizi hesaba katmanız lazım. Poi dansçılarına, bisiklet üstünde lobut çevirenlere, sahilden geçen yunuslara bakarken saatlerin hızla geçtiğini fark edeceksiniz. O yüzden sahile girerken Migros ya da Burger King’den yiyecek-içecek bir şeyler almakta fayda var. Ama varsayalım hazırlıksız geldiniz, susadınız, acıktınız, doğal ihtiyaçlarınız var. Dert etmeyin, sahilin bu kadar rağbet görmesi bazı çözümleri de beraberinde getirmiş. Mesela sigaranız mı bitti? Deniz havası acıktırdı da, bir tost mu
yemek istiyorsunuz? O zaman Ayışığı marketi arayacaksınız: (535) 555 61 22. Bütün sahile paket servis yapıyorlar. Sipariş şöyle veriliyor: "Biz baştan üçüncü elektrik direğinin altında oturan 4 erkek, 3 kızız. Bize 4 kola, iki büyük su, iki paket filanca sigara. Ne tutuyor? 50 lira üstü lütfen."
Gündüz çekirdekçi, pamuk helvacı, süt mısırcı ve sucu, gece ise midye dolmacı zaten sürekli dolaşıyor. Caddebostan’ın diğer parklardan asıl farkı buz gibi biranızın ayağınıza gelmesi. Adamın biri motorunun arkasına soğuk dolap koymuş, çok cüzi bir kárla bira servisi yapıyor.
Yemeğinizi yediniz, biranızı içtiniz, artık siz de parkın yerlilerinden sayılırsınız. O zaman önemli simalarla selamlaşmakta fayda var. İlki gençlerin türkücü İbrahim abisi. Kolayca anlaşılabileceği gibi türkü söylüyor. Diğeri Hazreti Tansu. Marmara Depremi’ni kendisinin yaptığını iddia ediyor ama aslında zararsız.
Yemek artıklarınızı çöpe atmamakta fayda var. Parkın köpekleri Belalı ve Karabaş ikramınıza gönül indirebilir. Yarım çadır, şemsiye, battaniye, şezlong getiren çok ama şimdilik parkta satışı yapılmıyor. İyisi mi siz evden çıkmadan bir çözüm düşünün.
Parkı gün boyu, hatta gece geç saatlere kadar dolduran kalabalığın çoğunluğu üniversite gençliği. Bütün gün orada oturdukları için normal fiyatlardan tuvalet ücreti bile bütçelerini sarsıyor. O yüzden tuvalette geçen yaz yapılan öğrenci indiriminin, bu yaz da uygulanması şu sıra sahilin en önemli gündem maddelerinden. Özellikle de hanım öğrenciler için. Cumartesi geceleri ise tuvalet gece yarısına kadar açık.