İstanbul’u tasarladık

Koton neden durdu durdu da şimdi İstanbul tişörtleri koleksiyonu piyasaya çıkardı? Biraz geç kalmadınız mı?
- Koton ailesi olarak İstanbul Shopping Fest Projesi’ni başından beri destekledik. Festival dolayısıyla yüzde otuz indirime girdik. Ama Shopping Fest’in yalnızca organizasyon anlamında değil, ürün ve servis olarak da desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. İstanbul tişört koleksiyonu, hem sürekli müşterilerimize bir farklılık, hem de Koton ile yeni tanışacak uluslararası müşterilere İstanbul’u anlatacak bir koleksiyon olarak gündeme geldi. 2010 yılında kültür başkenti olmasından bu yana İstanbul dünya gündeminde yerini kuvvetlendirerek koruyan bir şehir. Bir yandan İstanbul dünya turizmi için çok arzulanır bir şehir haline gelirken, bir yandan da Koton bir marka olarak hızla dünyaya açılmaya devam ediyor. ISF’in de zamanlamasından hız alarak bu projeli hemen gündeme geçirdik.

Mavi gibi farklı markalar daha önce yapmışken, onları takip ediyor gibi görünmekten hiç çekinmediniz mi?
- Bizim bakış açımız biraz farklı. Bu koleksiyonu hazırlarken İstanbul’u tişört üzerine çalışacağımız bir grafikler serisi olarak görmedik. İstanbul temasının gelip geçici bir trend olduğunu düşünmüyoruz. İstanbul’da, New York ya da Paris gibi zengin bir anlama, hayat tarzına ve kültürel altyapıya sahip. Biz bu anlatımı Koton yorumuyla yapmayı hedefledik.

FARKLI HAYAT TARZLARI

İstanbul tişörtlerinin önceden yapılanlardan ne farkı var?
- Elbette kendine özel bir anlatımı ve yorumu var. İstanbul şemsiyesi altında pek çok farklı hayat tarzına sahip Koton müşterisine hitap edebilecek zengin ve çeşitli bir koleksiyon hazırladık. İstanbul koleksiyonu, Koton kadın, Koton erkek ve Ole markaları altında üç ayrı grupta çalışıldı. Kadın ve Ole koleksiyonu, grafik çeşitliliği kadar malzeme ve kupta da zengin. Farklı kumaşlar yan yana geldi; işleme, fiyonklar ve taşlarla zenginleşti.

Nasıl bir koleksiyon oldu?
- Kadın ve erkek için farklı temalar var. Kadın koleksiyonu Osmanlı’nın İstanbul’u, Pera, 70’lerin İstanbul’u ve ‘Must See’ İstanbul olarak dört farklı temadan oluşuyor. Erkek koleksiyonunda Urban İstanbul, İstanbul’un göz önünde olan tarihi yapılarını ve eğlenceli yaşamını yansıtırken, Kaligrafik İstanbul ise İstanbul için yazılmış şiirleri ve yeme-içme kültürünü grafiksel çizimlerle buluşturuyor. Bu temalar çerçevesinde Boğaz, Kapalıçarşı ve İstiklal Caddesi gibi İstanbul’un göz bebeklerinden ilham aldık. Hatta genç markamız Ole’nin İstanbul tişörtleri için ‘Turist gözüyle İstanbul’u Warner Bros karakterleriyle yansıttık. Bu karakterleri turist gibi hayal ederek Boğaz turunu, İstanbul’un romantik planlarını ve kimi zaman nostaljik fotoğraf fonlarını kullandık.

TEK BİR SEMBOLÜ YOK

Kaç parça?
- Kadın erkek toplam 80 farklı tasarımımız bulunuyor. Kadınlar için 64, erkekler için 16 model var.

Tasarım aşamasında İstanbul’a ne kadar içli dışlı oldunuz?
- Tasarım ekibi olarak İstanbul’u yeni bir gözle bir kez daha gezdik. Vapurda simit yedik, Kapalıçarşı’da çay içtik, Galata’da tavla oynadık. Farklı bir gözle yorumladığımız İstanbul’u farklı bir yorumla sunduk. Koleksiyonda Topkapı Sarayı mücevherlerinin ışıltısı, Pera’nın Arnavut kaldırımlarının nostaljisi ve masmavi Boğaz’ın pırıltısı var.

Sizce İstanbul’un en önemli sembolü nedir?
- İstanbul’un tek bir sembolü yok, zaten tılsımı da bundan kaynaklanıyor. Kapalıçarşı bir İstanbul’u anlatırken, Bebek bambaşka bir İstanbul’u simgeliyor. Sultanahmet geçmiş bin yıla, Boğaz’ın gece hayatı gelecek bin yıla ışık tutuyor. Dolayısıyla bu koleksiyonun iddiası, İstanbul kadar renkli ve zengin olması.