Oluşturulma Tarihi: Kasım 25, 2002 17:43
Şenay Ordu, Hürriyet adına Mardin'e gitti, bir haberin peşinde. Gördüklerinden, yaşadıklarından o kadar etkilenmişti ki... amman bize de anlat hissettiklerini diye rica ettim. Şenay Ordu Mardin'den yazıyor :
Doğuyu, güneydoğuyu bilmesem “İlk kez gördüm ya, etkilendim herhalde” derim.
Oysa bu doğru değil.
Gaziantep’ini de Diyarbakır’ını da gezdim. Kahramanmaraş’ı da Adana’yı da bilirim.
Ama hiçbiri beni Mardin kadar keşfedemedi. Hiçbiri bana Mardin kadar huzur vermedi.
Mardin’e gitme nedenim, yörenin, fakir, okuyamayan kızlarına verilen burstu. Turkcell’in, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’yle birlikte yola çıktığı proje sayesinde, kırsal kesimden 5000 kız okuma şansına kavuşmuştu. Böyle anlamlı bir habere imza atmak için koşa koşa gittim oralara.
Daha gitmeden içim acıyordu o 5000 kız için. “Kimbilir ne koşullarda, ne zorluklarla büyüdüler. Ne şartlarda okuyorlar.. Oysa yaşıtları İstanbul’da bambaşka hayatlar içinde..” diye acı çekiyordum.
Mardin’e gittim. Artık büyükşehirli! kızlar için acıyor içim.
Nasıl anlatmalı..
...
Sırtımı dayamışım yüzlerce yıllık kireç taşı duvarlara, ufka bakıyorum. Önümde Mezopotamya toprakları uzanmış, ılık bir rüzgar saçlarımı savurmakta.
Çıt yok.
Güneşin sıcaklığı gözlerimi yakmaktan vazgeçince çevrede gezdiriyorum bakışlarımı. Medreseler görüyorum sarı sarı, sonra camiler, manastırlar. Damlarında çocukların koşturduğu küp küp evler. Biraz da kulak kabartıyorum sonra. Bir annenin Kürtçe seslenişini duyuyorum kızına. Arapça bağrışan iki kardeşe kabarıyor kulaklarım.Reyhani müziğe eşlik eden Türkçe sözler yankılanıyor etrafta.
...
Şimdi ne bu cümleler, hemen söyleyeyim.. .. Huzur.. Bana verdiği, size vermesini çabaladığım şey, huzur.
İşte bunu kıskandım. “O ne demiş, şu ne yapmış, niye öyle dedi, neden öyle söyledim ki...” hepsi geçip gitti.
Ben tazelendim.
Ben orada her daim taptaze yaşayan kızları kıskandım. Her akşam sofrabaşında gördüğü babasından topraklarına dair efsaneler dinleyerek, anasının koynunda kardeş sevgisini iliklerinde hissederek büyüyen, kaçak çayını türküler söyleyerek yudumlayan kızları, kıskandım.
Ruhlarının hafifliğine gıpta ettim.
Şimdi gelin de büyük büyük şehirlerin cepleri dolu, ruhları keçeleşmiş kızlarına acımayın. Bence Doğu’nun kızlarına eğitim desteği verilirken, Batı’dakiler de unutulmamalı. Asıl onlara acımalı içimiz.
Mardin’i görün. Bizim kızları oralara götürün.