Güncelleme Tarihi:
DÜNDEN BUGÜNE İSTANBUL GELİŞİM ORKESTRASI
Bu olaylı ayrılığın ardından Kelebek’e zehir gibi açıklamalar yapan sanatçı, Garo Mafyan ve Uğur Başar’ı kibirlilikle suçladı, 31 senelik arkadaşlığın ticaretten ibaret olduğunu söyledi ve ekledi: “Artık görüşmesek iyi olur.”
İstanbul Gelişim Orkestrası’ndan ayrıldığınızı duydum. Nasıl gelindi bu noktaya?
- Müziği keyifle yapmak için kendimi birkaç senedir pek çok şeyden soyutlamıştım. Bu sürede yeniden evlendim, iki çocuğum oldu. Derken bundan üç sene önce Gelişim Orkestrası’ndan, eski arkadaş olarak nitelendirdiğim Uğur Başar arayıp “Bizimle çalışır mısın?” diye sordu. Bir tek şartım vardı; “Hepimiz 60 yaşını geçtik, keyifli müzik yapan ve birbirini koruyan insanlar olacaksak çalışalım” dedim. Ama eskiden olduğu gibi yine yürümedi. Son üç senenin bir senesi benim için büyük ızdıraptı.
Ne gibi sıkıntılar yaşadınız?
- “31 senedir dostuz” diyorduk ya, aslında değilmişiz! Hep birbirimizin gözünü boyuyormuşuz aslında. İş arkadaşlığı yapmaya çalışıyormuşuz. Bir düşündüm de,1980’den bu yana, yani 31 senedir beni ziyaret etmeye evime gelmemişler. Yeniden evlendim; önce Leyla, sonra Ali Nejat doğdu, tebriğe bile gelmemişler. Bu nasıl arkadaşlık?
Bunu neden bu kadar geç fark ettiniz?
- Kimsenin kötülüğünü düşünmem. Her şey iyi gidiyor zannediyorsun ama oturup da gerçeklerle yüzleştiğinde işin aslı ortaya çıkıyor. Ne evime gelmişler, ne tebrik etmişler… Biz arkadaş değilmişiz, menfaatleri için birlikte iş yapan insanlarmışız. Oysa insanlara yıllarca “İstanbul Gelişim Orkestrası ekibi şöyle arkadaş, böyle yakın” diye anlattık. Bunları artık herkes bilsin diye söylüyorum, çünkü doğruları bilmek hakkınız.
TÜRKİYE’DEKİ HİÇBİR MÜZİSYEN
ONLARLA ÇALIŞMAK İSTEMİYOR
Peki müzik konusundaki rahatsızlıklarınız neydi?
- Türkiye’nin en değerli elemanları kabul edilen, belli olgunluğa erişmiş bir orkestra, bunca zaman hep aynı şarkıları mı çalar! Sen içinden gelen şarkıyı söylemek istediğinde “Biz prova yapmadık, çalmayalım” mı der! Tuhaf bir zaman yaşamışım ben. Bunları konuşmaya çalıştığımda “Yaparız” deyip savuşturuyorlardı.
Eskilerden Garo Mafyan, Uğur Başar ve Attila Özdemiroğlu var orkestrada. Bu sözlerle tam olarak kimleri hedef alıyorsunuz? İsim verir misiniz?
- Attila Özdemiroğlu’nu bu konunun dışında bırakmak istiyorum. O çok iyi bir müzisyen, iyi bir dost ve iyi bir aile babası. Diğer tarafta ise aslında para kazanmaktan başka şey düşünmeyen iki arkadaş. Gençleri de bu orkestraya katalım, daha geniş bir kadro oluşturalım dedik ama öyle bir tablo ortaya çıktı ki, şu an Türkiye’deki müzisyenlerin hiçbiri onların kibirleri, sevgisizliği, iş disiplinsizliği yüzünden bu orkestrayla çalışmak istemiyor. En son Onur Unar’ı öyle bir hale getirdiler ki mesela, sahnede orkestrayı bırakıp gitti! Ama orası bambaşka bir mevzu.
Bu mevzuları kendinize saklamayı tercih ediyorsunuz. Peki özetle neydi canınızı sıkan?
- Kibir. Kibirleri fena şekilde geri tepti. Son bir senedir biraz önce saydığım sorunlardan kaynaklanan çok sert konuşmalar yaptım ama bu konuşmaların da hiçbir işe yaramadığını gördüm. Sonunda da ayrılmaya karar verdim. Benim asıl hatam, geri dönmeye karar vermemdi.
Ayrılık kararını ne zaman aldınız?
- 26 Aralık’ta Kanyon’da düzenlenen yılbaşı konseri öncesinde. Ayşe’min de (Özyılmazel) olduğu konserdi. Sahneden inerken, aldığım kararın ne kadar doğru olduğunu gördüm.
UYUYAN DEVİ UYANDIRDILAR
KENDİ GRUBUMU KURUYORUM
Şimdi ne yapmayı planlıyorsunuz?
- Bir şov orkestrası kuruyorum. İsmi “Neco ve Arkadaşları” olacak. Sahnesini çok sevdiğim Onur Unar’ı da aldım. Değerli müzisyenleri bir araya topladım. Repertuvarda 1950’lerden günümüze insanları etkileyen bütün şarkılar olacak. Uyuyan devi uyandırdılar, tekrar kendi başıma bir uğraş içine girdim. Yorulacağım ama hiç değilse kendi aklımın yönettiği bir müzik yapacağım. Tek istediğim mutlu bir ortam olsun, mutlu bir hayatım olsun. Kırıldığım zaman arkamı döner giderim.
Diktatörlükle mi yönetildi İstanbul Gelişim Orkestrası şimdiye kadar, sizin sözlerinizden bunu mu anlamalıyız?
- Evet, ismi anılmayan, dile getirilmeyen gizli bir dikta rejimiydi.
Sizin olmadığınız bir orkestra, İstanbul Gelişim orkestrası olarak anılacak mı?
- Onlar çok iddialı insanlardır. Kendilerini yine erişilmez gösterir, en iyi müziği yaptıklarını söylerler. Ama söylenenle görünen aynı şey olmayabiliyor. Ben arkadaşlarıma güvenmişim, onlar da ufak ufak deşmişler, delmişler beni. Bırakın bundan sonra geriye kendi onurumuz kalsın. Allah onlara da hayırlar nasip etsin ama artık görüşmesek iyi olur. Herkes kendi hayatını yaşasın. Çünkü birbirimizle görüştüğümüz müddetçe bir takım acılar dinmeyecek, yaralar kapanmayacak.
MÜLAYİM BİR ADAMDIM
BİRAZ SİRKEYLE KARIŞTIM
Biz sizi mülayim bilirdik...
- Mülayim adam biraz karıştı. Sütlü olmuş gibi… Ya da sirkeli mi demeliyim acaba? Bunca sene harcadığımız zamana yazık.
Yaşadığınız problemler sizin yolunuzu kesti mi?
- 47 senedir bu işi yapıyorum, sadece müzikle değil sahne ve sinemadaki başarımla da tanınıyor, insanlar tarafından seviliyorum. Geçici bir şöhret değilim. O bakımdan yükselip alçalmakla ilgili bir problemim de yok, bodyguard’larım da, gerçekleri saklamak gibi bir huyum da. Ben tüm gerçekleri tatlı tatlı dile getiririm.
Dokuz köyden kovulsanız bile mi?
- Dokuz köy de beni ilgilendirmez; gider onuncu köye, onbirinciye yerleşirim. Benim için önemli olan kendi yaşamım ve mutluluğum. Kimsenin ağız kokusunu çekecek değilim.
KIZIM, “ALBÜM YAPALIM”
DİYE BAŞIMIN ETİNİ YİYOR
Çok uzun yıllar sonra yeniden babalık heyecanı yaşadınız, hem de iki kez... Nasıl bir babasınız? Çocuklarla koşup oynuyor musunuz mesela?
- Bunu anlatmam mümkün değil, görmeniz lazım. Aile yaşantıma ve aileme aşığım. Eşimi ve çocuklarımı çok seviyorum. Allah nazarlardan saklasın.
Kızınız Ayşe Özyılmazel’i şarkıcı olarak nasıl buluyorsunuz?
- Çok beğeniyorum. Sahnede çok şeker, çok da güzel besteler yapıyor.
Ayşe sizinle düet yapmak istiyor mu? Var mı böyle bir projeniz
- 1992 senesinde bir daha albüm yapmama kararı aldım. 19 sene geçti üzerinden. Ama Ayşe son üç senedir “Baba albüm yapalım” diye başımın etini yiyor. Ekibim de aklıma girmeye başladı. Beni tekrar heyecanlandıracak bir iş yapmayı düşünüyorum.