Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Eylül 28, 2008 00:00
Bütün dünyada sözü en çok geçen moda dergilerinden biri olan Vogue, Fransa’da Ekim ayında yayınlanacak son sayısında İstanbul’u moda ilan etti. Şehrin enerjisine, çeşitliliğine, yaşam tarzlarına, sanatına ve temposuna 8 sayfasını ayıran dergi kültür başkenti olmak için İstanbul’un 2010’u beklemesine gerek olmadığını duyurdu.
"İstanbul adını duyurmak için 2010’da Avrupa Kültür Merkezi olmayı beklemedi. Şehirde tam anlamıyla bir enerji patlaması yaşanıyor. Bu biraz da kaos ve kontrastlardan ilham alan sanatçılar sayesinde..." Yazar Sonia Rachline İstanbul ile ilgili araştırmasına bu cümlelerle giriş yapmış. Gelip gördükleri onu öylesine şaşırtmış ki yazısına "Bizans mı dediniz" başlığını uygun görmüş. Yazısında farklılıklar, tezatlıklar, şehrin gürültüsü ve kaosun üzerinde dururken diğer tarafta bunlardan doğan pozitif enerjiyi ve yaratıcılığı anlatıyor Sonia Rachline. Tam da bu noktada Piyale Madra’nın söyledikleri dikkat çekiyor: "Bir karikatüristin ideali kontrastların ve sorunların olduğu, kendi kendiyle dalga geçebileceği yerlerdir."
SAY VE MERCAN DEDERachline, 26 Haziran gecesi ENKA Açık Hava sahnesinde Fazıl Say’ı izlemeye gitmiş: "Hafif rüzgarlı bir akşam üstü... Bir sürü aile çocuklarını da alarak Say’ı dinlemeye gelmiş. Fazıl Say piyanosuyla o kadar bütün oluyor ki etraftaki diğer gürültüler (havlayan köpekler, havai fişekler, etraftaki gece kulüplerinden yükselen müzik, minarelerden gelen
ezan) bile ne onu, ne de kendisini dinlemeye gelenleri rahatsız ediyor. Ertesi sabah Fazıl Say’la şık Nişantaşı semtindeki çiçekli terasında buluşuyoruz ve bize ’Bu oyunun bir parçası, İstanbul böyle’ diyor."
Yazara göre Cihangir en entelektüel semt. Orada bir başka çiçekli terasta Mercan Dede ile buluşmuş. Mercan Dede İstanbul’un gürültüsünün ona ne kadar ilham verdiğini uzun uzun anlatmış: "Bu muhteşem sesi duyuyor musunuz? Güvercinler, ağaçların arasından gelen rüzgar, klaksonlar, inşaat arabaları, vapurlar, imam, kalabalık, deniz? Müziğimin bu şehir gibi olmasını seviyorum."
PİKNİKÇİLERİN ARASINDA Sonia Rachline İstanbul dosyasını hazırlarken ona moda pr’ı alanında çalışan L’Apart’ın İstanbul şubesinin ortağı
Feride Tansuğ yardımcı oldu. Yazar Rachline İstanbul’da sıcak hafta sonları deniz kenarlarında, koru ve parklarda yapılan pikniklerle çok ilgilendi. Emirgan’dan Eyüp’e kadar gördüğü bütün piknikçilerin arasında dolaştı. Santral İstanbul, Kapalıçarşı, Tünel, İstiklal Caddesi gezdiği diğer mekanlar. Her yeri gördükten sonraki tespiti şöyle: "İstanbul ayırmıyor, yaklaştırıyor, taze bir ümit veriyor. Herkese göre zevkler sunabiliyor."
Sanata damga vuruyorlarGöstergeler her gün fazlalaşıyor Yeni yüzyılın şehri İstanbul için çok dinamik diyorlar. Aynı zamanda efervesan. İkisi de doğru. İstanbullular kaplarına sığmıyor. Göstergeler her geçen gün fazlalaşmakta. Yazar Orhan Pamuk Nobel Ödülü’nü alırken, Türk sinemacı Fatih Akın İstanbul filmleriyle eleştirmenlerin kalbini fethediyor. Nuri Bilge Ceylan, Cannes’da en iyi yönetmen ödülünü alırken Türkiye bu sene, Avrupa Kupası’nda yarı finale kalıyor.
Taksiciler sabır kahramanları Başka türlü olması nasıl beklenir ki? 90’li yıllarda 5 milyon olan şehrin nüfusu bugün üç katı. Ve yüzde ellisi 30 yaşın altında. İlk sonuç bitmek bilmeyen
trafik. Saat ve gün farketmiyor. Sadece bitmiyor. Taksiciler sabır kahramanları ve hiç yılmadan kestirme yol arayışı içindeler. İngiltere’de insanlar devamlı yağmuru konuşurken, İstanbullular kestirme yol konuşuyor ve ona rağmen kaybolmaya devam ediyor.
Padişah torunu uyku ilacı almadan uyuyamıyor Osmanlı İmparatorluğu’nun son padişahının torunlarından Neslişah Sultan Osmanoğlu’nun evinde bir çay saatine katılıyoruz. Kusursuz bir Fransızcayla kızı Prenses İkbal Hilmi’yle beraber cuma ve cumartesi uyku ilacı almadan uyuyamadıklarını anlatıyorlar. Muhteşem bir parkın içinde oturuyorlar ama İbizavari gece kulüplerinin üstünde. Taşınmıyorlar, pişman değiller, uyku haplarını alıyorlar.
Beş tasarımcıyla görüştü
Vogue İstanbul’da moda tasarımcıları arasından Arzu Kaprol, Özlem Süer, Mehtap Elaidi ve OYE mayo markasının yaratıcıları Ayca ve Zeynep Sadıkoğlu ile görüştü. Kaprol için en uluslararası, Süer için en couture, Elaidi için en avangart tasarımcı dedi.