Yenikapı Müzesi: Yenikapı bölgesi, Yenikapı kazılarında (üstte) ortaya çıkan jeoarkeolojik bulgular, limanlar, gemiler, eşyalar ve fosillerin sergileneceği bir Kent Arkeolojisi Müzesi ve Arkeolojik Park olarak düzenlenecek. Kazıların üstü çelik ve cam konstrüksiyonlarla kapatılacak. Sarı Kasklı Geziler adlı programla gezilebilecek.
Ayazağa Kültür Merkezi: 1995’ten beri yapımı devam eden bu kompleks, 2500 koltuklu konser salonu, 950 kişi kapasiteli çok amaçlı salonu ve sinemalarıyla Türkiye’nin en büyük kültür merkezi olacak.
Rami Kışlası Kütüphanesi: 250 yıllık Rami Kışlası, halk kütüphanesi ve kültür merkezine dönüştürülmek üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devrediliyor.
Sütlüce Kültür ve Kongre Merkezi: Tarihi mezbahanın konferans ve performans merkezine dönüştürülme projesini Büyükşehir Belediyesi yürütüyor. 73 bin metrekarelik alanda konser, sinema, tiyatro ve sergi salonları bulunacak.
ESKİ YAPILAR PARLATILACAKEminönü-Tarihi yarımada yayalaştırma projesi: Eminönü Belediyesi’yle birlikte, seçilen bazı pilot bölgelerde mimari tasarım destek ağı oluşturularak; ulaşım, yayalaştırma ve fiziki planlar yapılacak.
AKM projesi: 1960’ların sonunda açılan ve İstanbul’un ilk büyük performans mekanı olan
Atatürk Kültür Merkezi’nin yenilenmesine başlandı. 2009’un Eylül ayında yeniden açılacak.
Topkapı Müzesi’nde restorasyonlar: Çin ve Uzakdoğu porselenleri depreme karşı dayanıklı kaidelerde teşhir edilecek. Silah ve padişah giysilerinin sergilendiği bölüm yenilenecek. Sarayın depoları restore edilecek.
Ayasofya ve Aya İrini müzeleri: Kubbelerdeki tavana yakın noktalardaki mozaik ve hat levhalarının daha yakından incelenmesi için interaktif levhalar yerleştirilecek.
Arkeoloji Müzesi (üstte): Müzede teşhirdeki nesneler çeşitlendirilecek, ayıklanacak. İnteraktif ekranlarla bu nesnelerin öyküleri eklenecek. Ayrıca koleksiyona dahil nesne ve bilgiler bir veri tabanına aktarılacak.
Resim Heykel Müzesi: Koleksiyona ait nesne bilgileri kurgulanarak sanal müze yaratılacak. Geniş ziyaretçi kitlelerine açılacak.
Önce kısaca hikayesini anlatalım. Avrupa Birliği 1985’te Avrupa Kültür Başkenti (AKB) adlı bir program başlattı. Her yıl bir şehir, Avrupa’nın kültür ve sanatın merkezi görevini üstleniyordu. 1999’dan beri bu program AB’ye tam üye olmayan ülkelere de açıldı. Bunun üzerine hemen Türkiye’de de bir sivil girişim oluşturuldu ve AKB’yi İstanbul’a getirmek için çalışmalar başladı. 2005’te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu sivil girişime destek verdiğini açıkladı. Mart 2006’da AB’nin bu işten sorumlu seçici kurulu, İstanbul için çalışan sivil girişimin yaptığı sunumu çok beğendi. En sonunda kurul, 2010 yılı için Avrupa Kültür Başkenti olarak Macaristan’ın Peç ve Almanya’nın Essen şehirleriyle birlikte İstanbul’u seçtiğini açıkladı. O günden beri bir sürü kişi İstanbul’u 2010’a hazırlamak için uğraşıyor. Kasım 2007’de çıkan 5706 sayılı İstanbul 2010 AKB yasasının öngördüğü şekilde birçok farklı kuruldan oluşan bir ajans kuruldu. AKB Ajansı bir lansmanla programını ve çalışmalarını kamuoyuna açıkladı. Ajansın anahtar ismi Nuri Çolakoğlu’yla bugüne kadar ne yaptıklarını, İstanbul için neler planladıklarını konuştuk.
İstanbul 2010, bir otomobilin marş motoru gibi. Yani arabayı çalıştırmak için bir anahtarı çevirmen yetiyor, küçük motor çalışıyor, küçük motor büyük motoru çalıştırıyor ve sonunda iki tonluk demir yığını yürümeye başlıyor. Bizim projemizde İstanbul için müthiş bir başlama vuruşu yapacağız. Çünkü unutmayın, dünyanın en eski metrolarından biri İstanbul’da yapılmış: Tünel’den Karaköy’e. Ondan sonra da ilerlememiş. Uzun yıllar İstanbul’a metro niye gerekli diye tartıştık durduk. Sonra cesur adamın biri eline kazma alıp bir yerden kazmaya başladı ve şimdi İstanbul muhteşem bir metro ağına kavuşuyor. Demek istediğim başlamak çok önemli. Hareketin devamı gelir. İstanbul 2010 da şehri kültür sanat açısından dönülmez bir yola sokacak. Yani sadece bir yıllık bir proje değil bu. 2010 için başlatılan işler daha sonra da devam edecek. Hatta 2010’daki başarımızdan güç alarak "dünya kültür başkenti" adayı olmayı planlıyoruz.
FIRSATI İYİ KULLANAN KAZANDI
Avrupa ilk başlarda bu projeyi Avrupa kültürel geçmişini temsil eden Atina, Berlin, Paris, Floransa gibi şehirlere veriyordu. Fakat sonra bu fırsatı kullanarak kendilerinin adını haritaya yerleştirebilsin diye ikincil önemdeki şehirlere de şans tanıdı. Avrupa Kültür Başkenti olmak çok önemli bir fırsat. Bu fırsatı bazı şehirler iyi kullanamadı. 1994’te Glasgow ve 2004’te Lille gibi şehirler çok iyi kullandı.
Örneğin Lille, Fransa’nın Belçika ve Lüksemburg sınırındaki 300 bin kişilik küçücük bir kenti ama 7 milyon turist çekti. Hálá da bu akın devam ediyor. Glasgow, Londra’ya rakip bir kültür sanat şehri haline geldi. Ama mesela Yunanistan’ın Patras şehri iki yıl önce bu fırsatı çok kötü harcadı. Çünkü yerel yönetim ve merkezi yönetim arasındaki kavga nedeniyle hiçbir şey yapılamadı, kaynadı gitti.
İŞBİRLİĞİ BÜROKRASİYİ AZALTTI
Bu proje Türkiye’de ilk kez sivil toplum, yerel yönetim ve hükümetin birlikte çalıştığı bir proje. Yönetim kurulunda belediyenin genel sekreter yardımcısı, vali muavini, İstanbul kültür turizm müdürü, İSO meclis başkanı, İTO yönetim kurulu sayman üyesi, iki sivil toplum temsilcisi, iki de kültür sanat profesörü yan yana oturuyor. Böylelikle yeni bir yönetişim modeli yaratmaya çalışıyoruz. 2010’dan sonra da bu tür büyük projelerde çok kullanılacak bir modeldir bu. Çünkü hem halkın kararlara katılımını sağlıyor, hem de bürokrasiyi azaltıyor. Örneğin birçok işin ihalesiz yapılmasını öngörüyoruz.
Yerel yönetimler projelerini 2010 üstünden götürmek istiyor. Çünkü herkes bürokrasiyi aşıp iş yapmak istiyor. Yani biz birçok şeyin kestirme yolunu bulduk ama buna karşılık da dünyanın en ağır denetimine tabiyiz. Devlet Denetleme Kurulu, Başbakanlık Denetleme Kurulu, Sayıştay... Herkes tepemizde! Ama çok şeffaf, çok açık ve çok katılımcı olduğumuz için başımızın derde girmeyeceğini düşünüyoruz. Bu açıdan rahatız.
DENİZİ GÖRMEMİŞ İSTANBULLULAR
Bir şiirde şöyle denir: "O balıklar ki derya içindedirler, deniz nedir bilmezler." Son yapılan bir araştırmaya göre İstanbul’da yaşamasına rağmen denizi görmemiş kişilerin oranı yüzde 14. Bu iki milyon kişi demek. İstanbul’da yaşayıp denizi görmemek için özel bir çaba sarf etmek gerek. 12.5 milyonluk şehir nüfusunun da kültür sanattan nasibini alamadığını düşünüyoruz.
Bu vesileyle kültür sanatı özellikle kentin çevrelerinden başlayarak halka taşımayı planladık. Gençlerin elinden çıkan 20 sanat projesi ve sergi İstanbul’un 32 ilçesindeki kenar mahallelerine TIR’larla taşınacak. Bölge halkının ayağına götürülecek. Belediyelerin çeşitli ilçelerde açtıkları kültür merkezlerini ve semt konaklarını canlı birer kültür sanat merkezi haline getireceğiz.
BÜYÜK ORGANİZASYONLARá 2010’da Yunanlı yönetmen Theodoros Terzopulos’un yönettiği ve Yannis Kunellis gibi dünya çapında bir sanatçının sahne tasarımlarını gerçekleştireceği "Promote’nin Özgürlüğü-Promethiade" dünya prömiyerini İstanbul’da yapacak.
á Berlin filarmoni (üstte) ve Viyana filarmoni orkestraları konser verecek.
á Vivaldi’nin Bayezid, Rossini’nin II. Mehmed ve Kraus’un Solimano operaları sahnelenecek.
DEVLETTEN 750 SPONSORLARDAN 150 MİLYON YTLİSTANBUL’U MALZEME YAPINRoman yarışması: İstanbul’da yaşamış dünyaca ünlü yazarlardan İstanbul’la ilgili bir roman yazmaları istenecek. Yarışmada dereceye giren romanların basım ve dağıtımı yapılacak.
Dillere Destan İstanbul: Avrupa Kültür Başkenti olmuş şehirlerden birer yazar belli sürelerle İstanbul’da konuk edilecek, burada üretecekleri eserler basılacak.
10 İstanbul: Yabancı 10 yönetmen gelip İstanbul’da kalacak, onların çekeceği ve her birinin başka bir semti anlatacağı on parçalık uzun metrajlı bir
film yapılacak.
Kültür sanat artık bir endüstri
Hüsamettin Kavi
AKB Danışma Kurulu Başkanı ve İSO Meclis başkanı
Kültür sanat bizde hep ekonomik ihtiyaçların karşılanmasından sonra imkan varsa yapılır, lüks gibi görülür. Bunun böyle olması gerekmediğini göstereceğiz. Dünyada yeni bir kavram var artık: Kültür endüstrileri. Kültür sanat, tıpkı sanayi ve turizm gibi ciddi bir iş. Hızla büyüyen, müşterisi de tüm dünya olan bir sektörden söz ediyorum. Elimizdeki değerleri dünyanın önüne sunacağız. Elbette bunun karşılığını da alacağız. Bugün İstanbul’a gelen turistler ortalama iki buçuk gün kalıyor ve 600 dolar harcıyor. Eğer burada beş gün misafir edip onlara bin dolar harcatabilirsek, yıllık turizm gelirimiz 10 milyar doları bulur. Bu proje ayrıca Türkiye’nin AB ile ilişkilerine çok ciddi katkı sağlayacak. Avrupa’nın kültürel köklerinin aslında bu topraklarda yattığını, Avrupa’daki bütün yeni fikirlerin buradan başladığını anlatacağız.
Projenin asıl sahipleri İstanbullular
Eyüp Özgüç AKB Genel Sekreteri
Farklı sosyo-ekonomik grupların, farklı yaş gruplarının ihtiyaçlarını, ilgi alanlarını belirleyerek oluşturduk projeleri. İstanbul’un seçilmesinin en önemli nedeni, sivil toplumun öncülüğünde oluşan Girişim Grubu’nun projeyi sahiplenmesiydi. Dolayısıyla projenin asıl sahipleri bu şehirde yaşayanlar.