Savaş ÖZBEY
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 2008 00:00
Beyoğlu’ndaki James Joyce İstanbul’da yaşayan yabancıların rugby, futbol, basketbol ya da köpek yarışları izlemek için buluştuğu mekan. Mekánın resmi dili İngilizce, bütün garsonlar çok iyi konuşuyor. En çok İrlandalı, İngiliz, İskoç, Amerikalı, Yeni Zelandalı ve Avusturyalılar geliyor ama bir Meksikalı, Bulgar ya da Türk’e de rastlayabilirsiniz.
Birden fazla plazma var. Aynı anda bir köşede rugby kupası, bir köşede de NBA finalleri heyecanla takip ediliyor. Tabii bol bol tezahürat, eğlence ve şamata eşliğinde.
12 YILDIR BEYOĞLU’NDA
James Joyce 12 yıl önce Beyoğlu Tarlabaşı’nda açıldı. Oradan Zambak Sokak’a ve son olarak da Balo Sokak’a taşındı. 8 katlı bir bina. İlk üç katı pub, üst katlar yan binayla birleştirilerek otel ve apart süitlere dönüştürüldü. Burada İrlandalı ve İngilizler başta olmak üzere yabancılar kalıyor. Haftanın farklı günlerinde canlı müzik var. Perşembe ve pazar akşamları ise hakiki İrlanda müziği yapıyorlar.
En tuhaf akşamları ise pazartesi. İstiklal Caddesi’ndeki sokak çalgıcıları çıkıyor. İranlı bir santurcuyla, Bulgar akordeoncunun atışmasını izleyebilirsiniz. En hareketli geceler İrlandalıların 25 Aralık’taki Noel, 17 Mart’taki St. Patrick günleri ile derbi maçların olduğu günler. Okullarda, üniversitelerde çalışan, Türkiye’de yaşayan yabancılar toplanıyor.
Meksika, İrlanda ve Türk mutfağı sunuyorlar, bir kişi 25 liraya karnını doyurabiliyor. İrlandalıların Efes’i Guinness bira her zaman bulunuyor. Haftaiçi 02.00’ye hafta sonu 04.00’e kadar açık. Cuma-cumartesi 15 lira giriş ücreti alıyorlar. (212) 244 79 70.
Liverpool’un maçlarını kaçırmam
ROGER SILVERSTEIN, ABD, 34
ABD Atlanta’danım. 7 yıldır Türkiye’deyim. Aslında aktörüm, macera olsun diye Türkiye’ye geldim. Abim de burada. Üniversitede Türkiye uzmanıydı, bir Türk’le evlenince İstanbul’a yerleşti. Burada İngilizce öğretmenliği yapıyorum. James Joyce’a haftada iki gün mutlaka uğruyorum. Perşembeleri çıkan Wingmen grubunu çok beğeniyorum. Cumartesi-pazarları ise Liverpool’un maçlarını asla kaçırmam. Babam New York’lu olduğu için Yankees’i de destekliyorum.
Maçı kalabalıkta izlemek çok daha güzel
NATE FACKLER, ABD, 38
James Joyce’a 6 yıldır her hafta geliyorum. Aslında İngilizce öğretmeniyim. Önce çeşitli üniversitelerde çalıştım, şimdi özel bir dershanede görevliyim. Hatta Hürriyet çalışanları için de İngilizce kursu verdim. Aynı zamanda elektro gitar çalıyorum ve haftada bir akşam James Joyce’ta çıkıyoruz. Ben en çok rugby meraklısıyım ama futbol seyretmek için de burası çok uygun. Maçı kalabalıkta, arkadaşlarla birlikte eğlenerek izlemek, evde tek başına seyretmekten daha güzel tabii.
Her takımın taraftarı oluyor
RODE MCKEE, İRLANDA, 38
8 yıldır İstanbul’dayım. Müzisyenim. Birkaç enstrüman birden çalabiliyorum. Çeşitli yerlerde çıkan gruplarda müzik yapıyorum. Ama eğer spor izleyeceksem mutlaka buraya geliyorum. En çok Liverpool ve Celtic derbilerini seviyorum. Maçlar sırasında James Joyce’ta her takımın taraftarları oluyor, karma halde eğlenerek izliyoruz. Türkler de geliyor, güzel bir atmosfer oluyor.
Uluslararası maçlar daha eğlenceli
MARC HAMMAMI, İNGİLTERE, 38
14 yıldır İstanbul’dayım. Ticaretle uğraşıyorum, ithalat yapıyorum. Aslında spora çok ilgim yok ama haftada iki-üç kez mutlaka uğrarım. Çünkü ben buraya sadece maçlar için gelmiyorum. Yemekleri, müzikleri de güzel, çoğumuz birbirimizi tanıyoruz, güzel bir ortam var. Bence en çok uluslararası maçların olduğu zamanlar eğlenceli oluyor.
İrlanda pub’ları lordlar değil halk içindir
JAMES JOYCE’UN KURUCUSU EAMONN LEAANE
Batı İrlanda’danım. Eşim Türk. Londra’da tanıştık, evlendik, bir süre İrlanda’da yaşadıktan sonra 15 yıl önce İstanbul’a yerleşmeye karar verdik. Burayı 12 yıl önce açtık. İki kez taşındık, Balo Sokak son yerimiz. 2000’den beri Antalya’da da bir şubemiz var.
İrlandalı yazar James Joyce’a ve onun hayat felsefesine hayranım. İrlanda’nın sembollerinden biri olmasının yanında, sınırların kalkmasını savundu, özgürlükten yanaydı. Mekanın adını onun için James Joyce koyduk. İsim hakkını aldım.
Ben müzik insanıyım, spordan pek hazzetmem. Ama öyle heyecanlı bir ortam oluyor ki bezen ben de kendimi kaptırıyorum. Bir İrish Pub’un diğer publardan, kafelerden birçok farkı var. Mesela dekoru çok önemli. Temiz, bakımlı olmalı ama asla lükse kaçmamalı. Unutmayın ki Irish Pub lordlar için değil, halk içindir, sıradan insanların rahat etmesi için.
İrlandalıları Türkiye’deki Karadenizlilere benzetebilirsiniz. İnatçı, birbirlerine ve geleneklerine bağlı insanlardır. O yüzden bir Irish Pub’da her türlü içki bulunur ama Guinness birasının mutlaka ve mutlaka bulunması lazım. Nasıl rakısız meyhane olmazsa, onun gibi bir şey bu da. Tabii bir İrish Pub’un diğer vazgeçilmezi bol bol muhabbet ve eğlence.
KADINLAR DA GELİYOR
James Joyce’un bütün müşterilerini erkek sanmayın. Tezahürat yapan erkekler arasında kadınlar olduğunu da göreceksiniz: Meksikalı Edith Camacho Santos Meksikalı. Turist olarak Türkiye’de; arkadaşıyla birlikte gelmiş. Flo Stoica buz hokeyi maçlarına meraklı, onları takip ediyor ama ancak 2 ayda bir uğrayabiliyor. Janine Oakman ise her hafta James Joyce’ta.