Güncelleme Tarihi:
ISTANBUL MY DREAM
İSTANBUL
Yön: Ferenc Török
Oyn: Yavuz Bingöl, Johanna Ter Steege
Tür: Dram
İstanbul, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde uluslararası yarışma bölümü filmlerinden biriydi.
Film, Türkiye, Macaristan, İrlanda ve Hollanda ortak yapımcılığında geçen sene İstanbul, Kapadokya ve Budapeşte’de çekildi.
Ferenc Török’ün yönettiği İstanbul’un başrollerinde Yavuz Bingöl ve Hollandalı oyuncu Johanna Ter Steege var.
Gösterimi sırasında büyük ilgiyle izlenen İstanbul’u yarıştığı diğer yabancı filmlerden ayıran en önemli özelliği kuşkusuz çekim mekanları arasında ağırlıklı olarak İstanbul’un da olması.
Yavuz Bingöl’ün de filmde rol alması Türk izleyicileri ilgilendiren başka bir özellik tabii.
Yurtdışında başlayan hikayenin Türkiye’ye kadar gelmesi biraz zaman alıyor.
Türkiye’ye gelindikten sonra da paralel kurguyla iki ülke arasında gidip gelen ama ağırlıklı olarak Türkiye’de geçen bir öykü haline geliyor.
YAŞLI PROFESÖR GENÇ ÖĞRENCİ AŞKI!
Filmin ana kahramanı 50’li yaşlardaki Katalin.
Katalin, yıllarını geçirdiği kocası tarafından lafta ‘sudan’ gerekçelerle terk ediliyor.
Bir üniversitede profesör olan kocasının asıl terk etme nedeni ise genç öğrencilerinden birine aşık olması.
Neyse ki film, ilerleyen dakikalarda o genç öğrencinin adamı da anında satabileceğini gösteriyor da, özellikle kadın izleyecilerin gönlüne biraz su serpmiş oluyor.
HER YAŞTA AŞIK OLUNUR
İlişki katmanları açısından, en azından ilk bölümünde klişelerle dolu bir hikaye va karşımızda.
Alışılmadık, olağan dışı bölüm Katalin’in yatırıldığı akıl hastanesinden kaçtıktan sonra yolunun düştüğü İstanbul’da başlıyor.
Katalin, dilini ve adetlerini bilmediği yabancı bir şehirde yan odasında kalan bir inşaat işçisi ile tanışıyor.
Bozuk bir İngilizce ve vücut diliyle devam eden ilişki bu.
Hayatın belli bir yaşta ve yaşanan travmalardan sonra da devam ettiğini, her zaman süprizlere açık olmak gerektiğini söyleyen pozitif bir dili var filmin.
YAVUZ BİNGÖL İNŞAAT İŞÇİSİ ROLÜNDE
Yavuz Bingöl, yarım yamalak İngilizcesiyle yabancı bir kadınla iletişim kurmaya çalışan erkek rolünde filmin komedisine de yardımcı olan bir performans sergiliyor.
Filmin ilk yarısında baskın olan dramın, ikinci yarıda neşeli, yer yer esprili bir filme dönüşmesinde önemli bir rolü var.
Yönetmenliğini Ferenc Török’ün yaptığı filmin başrol kadın oyuncusu ise Johanna ter Steege, 1988 yılında The Vanishing filmi ile Avrupa Film Akademisi ödüllerinde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü almış bir isim.
Steege ayrıca ünlü Macar yönetmen Istvan Szabo’nun Tatlı Emma, Sevgili Böbe ile Venüs’le Buluşma, Robert Altman’ın Vincet&Theo isimli filmlerinde de rol alan, 43. Berlin Film Festivali’nde Berlinale Camera ödülünü almış önemli bir oyuncu.
İstanbul, çok iddialı bir film olmasa da naif hikayesi ve içinde taşıdığı İstanbul, Yavuz Bingöl faktörleriyle haftanın ilgi çeken filmlerinden.
HAFTANIN DiĞER FiLMLERi
Bu virüs dikkate alınmalı
CONTAGION
SALGIN
Yön: Steven Soderbergh
Oyn: Marion Cotillard, Matt Damon, Jude Law
Tür: Dram
Süre: 106 dk.
Basit temas yoluyla tüm dünyaya hızla yayılan bir virüs... Panik halindeki kalabalıklar... Bir aşı geliştirmek için gece gündüz çalışan biliminsanları... Beth Emhoff, bir iş gezisinden döndükten iki gün sonra, aniden rahatsızlanarak tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak ölüyor. Hemen sonra oğlu da aynı şekilde can veriyor. O arada dünyanın farklı yerlerinden salgın ve ölüm haberleri geliyor. Salgının yayılmasını izlerken diğer yanda da devlet ve tıbbi kuruluşların virüsü tespit etme ve aşı geliştirme çabalarını izliyoruz. Salgın, virüsün yayılışının izini, ikinci gününden itibaren aynen bir belgesel gibi sürüyor. Virüsün nasıl ortaya çıktığını gösteren o ilk gün ise büyük bir ustalıkla filmin sonuna saklanmış. O son sahnedeki sistem eleştirisi ve doğaya hükmetmeye çalışan insanlığa söylenen söz dikkate alınmalı. Steven Soderbergh, belgesel tadındaki bu tıbbi gerilim filminde virüsün ortaya çıkma ve yayılma hikayesinin izini sürerken izleyiciyi sürekli olarak diken üstünde tutmayı başarıyor. Sistem, hükümet, ilaç firmaları ve internet medyası eleştirileriyle dolu olan Salgın’da Matt Damon, Kate Winslet, Gwyneth Paltrow, Marion Cotillard ve Jude Law gibi birbirinden ünlü isimler bir arada. Salgın, bu haftanın en sağlam filmi. Hastalık ve salgın hikayelerine özel bir alerjiniz yoksa izlemenizi tavsiye ederim.
Conan’a yeni makyaj
CONAN THE BARBARIAN
CONAN
Yön: Marcus Nispel
Oyn: Jason Momoa, Rachel Nichols, Stephen Lang
Tür: Aksiyon
Süre: 113 dk.
1980’li yıllarda Arnold Schwarzenegger ile özdeşleşen, ona Terminatör’ün yolunu açan Conan karakteri yenilenerek yeniden hayata geçti. Amerikan yerlilerinin soyundan gelen ve mankenlikten yetişen Jason Momoa’nın Conan olduğu film tabii ki daha çok aksiyon meraklısı izleyiciye hitap ediyor. Conan, babasının ölümünden ve köyü Cimmerian’ın katledilmesinden sorumlu olan savaş lordunu öldürmek için yolculuğa çıkıyor. Bu zorlu yolculuk sırasında Zym’in savaşçıları, güçlü cadılar, büyüler ve çeşitli yaratıklarla da savaşmak zorunda.
Diplomatların kurtarma operasyonu
THE TURKISH PASSPORT
TÜRK PASAPORTU
Yön: Burak Cem Arlıel
Oyn: Maxim Donici, Altan Gördüm
Tür: Dram
Süre: 91 dk.
Kısa bir süre önce Adana Altın Koza Film Festivali’nde izleyiciyle buluşan Türk Pasaportu, II. Dünya Savaşı sırasında işgal altındaki Fransa’da yaşayan Musevileri korumak ve ülkeye almak için çaba harcayan Türk diplomatlarının mücadelesini anlatıyor. Bu döneme tanıklık eden diplomat ve Musevilerin kendi anlatımlarıyla kurulan filmin hikayesi yazılı ve görsel tarihi belgelerle desteklenerek o dönem boyunca yaşananları bütün açıklığı ile ortaya koyma amacı gütmekte. Reklamcılık sektöründe yönetmen olarak tanınan Burak Cem Arlıel’in iki senelik uzun bir çalışma sonucu ortaya koyduğu Türk Pasaportu bir dönemin tarihine ışık tutuyor.
3 boyutlu çocuk filmi
HORRID HENRY THE MOVIE
FELAKET HENRY
Yön: Nick Moore
Oyn: Theo Stevenson, Kimberley Walsh
Tür: Dram
Süre: 93 dk.
Çizgi dizisi ve kitaplarıyla dünyanın bir çok yerinde tanınan bir karakter olan Felaket Henry’nin hikayesi beyazperdede. 1994’te yayımlanmaya başlayan ve şimdiye kadar 20 maceraya ulaşan Felaket Henry kitapları 24 ülkede basıldı ve 20 milyondan daha fazla sattı. 3 boyutlu olarak çekilmiş ilk İngiliz çocuk filmi olan Felaket Henry’de, Henry’yi Thoe Stevenson canlandırıyor. Çocukların nefretini kazanmış olan kelebek gözlüklü öğretmen rolünde ise Angelica Huston’ı izliyoruz. Henry yaramazlıklarıyla felaket lakabını taşıyan bir tatlı bela. Okuldan nefret ediyor, tembellikten ve yaramazlıktan vazgeçemiyor. Yetişkinlerle girdiği sonsuz savaşın kahramanı Felaket Henry’nin bu kez üstesinden gelmesi gereken büyük bir problemi vardır. Yan komşularının kızı Hırçın Susan ve erkek kardeşi Solucan Peter ile uğraşmak, okul müfettişleri ve müdüre karşı durmak ve tüm bunların yanında yetenek yarışmasını kazanmak zorunda. Herşey aslında nefret ettiği okulu için...
Lanetin başlangıcına şahit olacağız
PARANORMAL ACTIVITY 3
Yön: Henry Joost, Ariel Schulman
Oyn: Katie Featherston, Sprague Grayden
Tür: Korku
Gişede başarılı her filmde olduğu gibi Paranormal Activity’de de başa dönülüyor. Seyirciyi ilk iki filmin de öncesine götüren Paranormal Activity 3 de öncekiler gibi oldukça düşük bir bütçeye sahip. Üçüncü filmde ilk ikisinde Katie ve Kristi’nin başına musallat olan doğaüstü gücün daha ne kadar ileri gidebileceğini görüyoruz. Lanetin başlangıcını ortaya çıkaracak olan bu başa dönüş filminde 1988 yılında, Katie ve Kristi’nin çocukluk günleri perdeye geliyor. Bir şeyin onları izlediğini düşünen çocuklar olan biteni kameraya kaydetmeye karar veriyorlar. Başlarına gelenlerini işte biz de o kameradan izliyoruz.