Güncelleme Tarihi:
Bu İstanbul’a ilk gelişiniz değil. Daha önce “Don’t Forget Me İstanbul” (Beni Unutma İstanbul) filmi için de gelmiştiniz buraya, değil mi?
- Evet. Geçen yıl kısa filmlerden oluşan bir film çekilmişti, ben de bir bölümünde yer almıştım. Yine bir Bosna vatandaşını canlandırıyordum. Sadece yedi günümüz vardı ve hep gece çekim yapmıştık. Geceleri 40 derecenin üzerinde bir sıcaklıkta çalışmıştık. İstanbul’u turist gibi gezemedim o zaman. Ama ondan önce Ankara’da bir arkadaşım vardı, onunla tüm Türkiye’yi gezmiştik.
“Mavi Kelebekler”in dört bölümünde yer alacaksınız. Bu kez gezmeye zamanınız kalacak mı?
- Set biraz uzakta ama fırsat buldukça İstanbul’a gelmeye ve gezmeye çalışacağım. Yetişebilir miyim bilmiyorum, çünkü burası çok büyük. İstanbul çok güzel bir yer. Tüm dinler bir arada yaşıyor ve bana evimi hatırlatıyor.
ANGELINA SAYESİNDE TÜM GÖZLER TARİHİMİZE ÇEVRİLDİ
“Kan ve Bal Ülkesinde” filminde de kendi ülkenizin tarihini anlatıyorsunuz. Sizin için nasıl bir deneyim oldu?
- Tek kelimeyle mükemmeldi. Sonuçta her gün Anjelina Jolie gelip sizin ülkenizin tarihini anlatmıyor, ilk yönetmenlik deneyimini o filmle yaşamıyor. Senaryoyu ilk okuduğumda, Bosnalı birinin yazdığını sandım. “Angelina Jolie’nin senaryosu” dendiği zaman inanamadım. İlk kez Bosnalı olmayan biri Bosna hakkında film çekiyor. Bu çok cesur bir hareket.
Berlinale’de (Berlin Uluslararası Film Festivali) düzenlenen basın toplantısında filme gelen eleştiriler ya çok iyi ya da çok kötü olduğu yönündeydi. Sizin için film nasıldı?
- Ben bu konuda konuşamam ama şunu söyleyeyim; bazıları yalanlar söyledi, bazıları yalan görmek istedi. Ben Angelina’yı gerçekten tanıdım, artık yakın arkadaşım. Çok basit ve saf biri. Film ve bizim için çok şey yaptı. Ona minnettarım. Bu film bizim için büyük bir adımdı, bütün gözler tarihimize çevrildi.
Savaştan size nasıl anılar kaldı?
- Savaş çıktığında 5 yaşındaydım. Birçok akrabamı kaybettim. Bazen silah sesi duyduğumda korkmaya başlıyorum ve kalbim daha hızlı atıyor. Bedenim hâlâ o anıları hatırlatıyor.
BATI’DAKİLERE FİLMLE ANLATTIM DOĞU’DAKİLERE DİZİYLE ANLATACAĞIM
Filmden sonra “Mavi Kelebekler”de de o günleri yeniden yaşıyorsunuz. Zor değil mi?
- Gerçekten zor. Ama tarihimle ilgili konuşma şansı bulduğum her anı değerlendirmek istiyorum. 7 yaşından bu yana oyunculuk yapıyorum, oyunculuk sadece eğlence demek değil... Ülkemde yaşananları Batı’dakilere Angelina Jolie’nin filmiyle anlattım, Doğu’dakilere ise “Mavi Kelebekler” ile anlatmaya çalışacağım. İnsanlar tarihi değiştirmeye ve gerçekleri saptırmaya çalışıyor. Bu dizi ise yaşananları çok iyi aktarıyor.
Gelmeden önce diziyi izleyebilmiş miydiniz?
- YouTube’dan izledim. Diziyi izlemek benim için çok zordu, çünkü yarattıkları atmosfer savaş döneminde benim yaşadığım şehirde vardı. Bu bilgilere nasıl ulaştıklarını bilmiyorum ama gerçeklerin yer aldığı bir yapım olmuş. O nedenle Pelin Akad bana bu projeyi sunduğunda hemen kabul ettim.
ALMA TECAVÜZE UĞRUYOR EŞİ ÖLDÜRÜLÜYOR
Dizide kendi adınızla oynayacaksınız. Kimdir Alma, diziye nasıl girecek?
- Diziye hangi isimle gireceğimi konuştuk, rolün ilk adı Almina’ydı, sonra kendi adımı kullanmama karar verdik. Alma, 25 yaşında, keman çalan ve öğreten Müslüman bir kadın. Bosna Savaşı’nda eşiyle birlikte Çetnikler’in eline düşüyor. Tecavüz onun da başına geliyor. Gözünün önünde eşi öldürülüyor ve birçok Bosnalı kadın gibi cephede kalkan olarak kullanılıyor. Savaşa kadar olan hayat görüşü, yaşadıkları sonrasında bir anda değişiyor ve sonra hayatta kalma savaşı başlıyor.
Hâlâ Saraybosna’da mı yaşıyorsunuz?
- Evet, çünkü aileme çok düşkünüm. Bana birçok farklı yere gitmemi önerdiler ama ben Türkler gibiyim, ailemi ve ülkemi çok seviyorum, onlardan ayrılmak istemiyorum. Ara ara işimi yapmak için başka ülkelere gidiyorum ama her zaman onlara dönüyorum. Yaşamak için sakin bir yere ihtiyacım var ve orası benim evim. Herkes herkesi tanıyor. Restorana gidince bile kendimi evimde hissediyorum. Onların insanlığından besleniyorum. Bence Saraybosna, ruhu olan bir yer.
DİZİDE KALABİLİRİM
25 yaşındasınız, Angelina Jolie’nin ilk filminde oynadınız, daha önceki işlerinizden de ödülleriniz var. Bir sonraki adımınız ne olacak?
- Bir şekilde dünyanın kapıları açılmış gibi hissediyorum ama bir yandan da “Ne yapmalıyım?” diyorum. Bu dizinin benim için büyük bir adım olduğunu düşünüyorum. Bence “Kan ve Bal Ülkesinde” filminin ardından yapılabilecek en iyi iş bu diziydi. Bir sonraki iş için görüşmeler sürüyor ama Alma dizide kendine bir yer bulabilirse, dört haftadan sonra da devam edecek. Ne olacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
TÜRKİYE’DE HERKESİN KAPISI AÇIK
“En iyi arkadaşım altı yıldır Ankara’da yaşıyor. Ben de Türkçe ‘merhaba, nasılsın, iyi misin’ diyebiliyorum ama dilimi geliştirmem lazım. Türk insanları bizimkiler gibi. Herkesin kapısı açık ve sizi kucaklıyorlar, o yüzden burada olduğum için mutluyum.”