İslami kesimde üstü Mekke altı Paris tartışması

Güncelleme Tarihi:

İslami kesimde üstü Mekke altı Paris tartışması
Oluşturulma Tarihi: Kasım 04, 2007 00:00

Aslında çeyrek tesettür, örtülü çıplaklar gibi eleştiriler İslami kesimde bir süredir devam ediyor. 2005’te Ahmed Kalkan’ın Vuslat Dergisi’nde yayımladığı "Çeyrek tesettür gerçek tesettüre karşı" başlıklı yazı dizisi çok dikkat çekti. Yazıdan yapılan alıntılar bugün bile internet sitelerinde dolaşıyor. Geçtiğimiz haftalarda Milli Gazete’nin kadın yazarlarından Mine Alpay Gün de modern giyimli tesettürlü kadınları eleştirdi. Başında örtüsü, yüzünde makyajı, dar pantolonu, pantolonun üzerine günümüz modası tuniği, stiletto pabuçları veya son model etek ve elbiseleriyle sokaklarda salınarak yürüyen genç kızlar, kimseye kendilerini beğendiremiyor.

Ne laiklere ne de İslami kesime. Bunlar için ortaya atılan "üstü Mekke altı Paris" benzetmesi dilden dile dolaşıyor, haklarında alaycı şiirler bile yayınlanıyor. Bu görüşe göre, Müslümanlar bir yozlaşma, bozulma içinde ve bunu en iyi yansıtan da kadınlar. İnternetteki İslami forum ve bloglarda süren tartışmalar, geçen hafta Mine Alpay Gün’ün yazıları sonucu, Hürriyet’ten Mehmet Y. Yılmaz’ın, Vatan’dan Mustafa Mutlu ve Ruhat Mengi’nin de dikkatini çekti. "Light türban-hard türban" gibi yeni benzetmeler ortaya atıldı. İslami cephede tartışma zaman zaman bir kadın-erkek çatışmasına da dönüşüyor. Kadınlar erkeklere "Peki ya siz?" diye soruyor. Bazı erkekler de onlara katılıyor, "Biz kot pantolonla bile namaz kılarken ne hakla kadınları eleştiriyoruz?" diyorlar. Kısacası kadın kıyafeti, sadece İslami ve laik kesim arasındaki anlaşmazlığın sembolü değil, İslami kesimin içinde sürüp giden modernizm ve Batılılaşma tartışmasının da işareti.

VUSLAT DERGİSİ YAZARI AHMED KALKAN’IN İKİ YILDIR İNTERNETTE DOLAŞAN YAZISI

Çeyrek tesettür gerçek tesettüre karşı
/images/100/0x0/55ea7fc0f018fbb8f883f346

Yozlaştırılmış, sulandırılmış, ılımlılaştırılmış dinin başörtü versiyonu da böyle oluyor demek ki. Amerikancı Müslümanlığın, düzene uygun demokrat Müslümanlığın, fri takılmanın, özgürleşmenin yansıması bunlar.

Uzun da olmayan etekleriyle diz altlarını, hele yırtmaçlı etekleriyle bacaklarını, kot ve benzeri pantolonla vücut hatlarını, bluz veya tişörtle göğüs çıkıntılarını, üstünde h l duruyorsa pardösü demeye bin ş hit isteyen mont türünden ve daracık dış giysisiyle belinin inceliğini göstermekten çekinmeyen başörtülü kızlarımız, başı açıklara geç de olsa uyarak düşük pantolon ve açık göbek modasına da uyar ve teşhirciliğin bu kadar rezilcesine de atılırsa şaşmamak l zım. Başında başörtüsü var ya yeter, o kendini kapalı sayıyor. Hicabın, tesettürün içi boşaltılmış, sadece başörtüsü, varsa yoksa türban kalmış. Onun da suyunu çıkartarak cıvıttılar; örtüsüz örtü gibi zıtlık ve tuhaflıklar ortalığı kapladı.

Makyajın rengine uygun başörtüsü ya da başörtüsüne uygun renk ve biçimde kıyafet; başörtüsü modası denilen yeni moda türedi. Her dışarıya çıkmadan ütüden geçirilen, ayna karşısında yarım saat uğraşılarak takılan, kendisine verilen para ile Afrika’da bir kadının hayat boyu kendini tümüyle örtecek giysi alabileceği bir aksesuvar.

Giysisiyle kültürlü olduğunu göstermek istiyor kızlarımız; tabii bu kültürün İsl mi bir kültür olmadığını önemsemeden. Kimlere benzemeye çalışıyorsa onlardan sayılacağını unutuyor. Genç ve özellikle güzel gözükmek istiyor sokaktaki ve iş hayatındaki bayanlar. "Örtülü isek, bizim de güzel gözükme hakkımız yok mu?" diyorlar; Müslüman hanımın cehenneme gitme (erkekleri de itme) hakkı araması gibi bir şey bu.

İTİRAZIM VAR

Ahmed Kalkan’ın dizi yazısı, tüm İslami forumlarda tartışmalara yol açıyor. Çoğu insan bu yazıyı beğeniyor ama eleştirenler de var. Risale Forum’dan Serdengeçti lakaplı, yaşının 21 olduğunu söyleyen bir internet kullanıcısı şunları söylüyor: "Kardeşlerim hiç kusura bakmayın ama ben bu yazıyı; olumlu, müsbet ve hele hele de ’nur talebesine yakışan’ şekilde değerlendiremiyorum. Çünkü yazı çok fazla ’radikalistçe’ yazılmış ve ben bunu ’vazifemiz’ olan müsbet harekete uygun görmüyorum. Bu hanım (Ahmed Kalkan’ın yazısını foruma bir kadının koyduğunu varsayarak) hafif meşrep bayanları veya renkli başörtüsü takan her bayanı ’takva fukarası’ olarak ilan etmiş. Ne hakkı var böyle bir yargıya, Allah’tan başka kim bilebilir kimde takvanın olduğunu veya ne derece olduğunu?"

Eşarbı Vakko’dan alınmış bone, İnanması çok zor Allah’ım bu ne

"Bu Fetvayı Kimden Aldın Müslüman?" adlı uzun şiir, internetteki İslami forumlarda parça parça sürekli karşımıza çıkıyor. Şiir Müslümanların modernizmi benimsemesini, bugünkü yaşam tarzını hicvediyor. Erkeklerin pantolonla namaz kılması da bir dizede eleştiriliyor ama asıl oklar, kadınların giyim tarzına yönelik. Şiirden bazı bölümler şöyle:

Eşarbı Vakko’dan alınmış bone

İnanması çok zor ALLAH’IM bu ne

Altında pantolon modaymış gene

Giyinmek manası örtünmek inan

Bu fetvayı kimden aldın Müslüman?



Kısa pardösüler dizden yukarı

Renk renk başörtüler kırmızı sarı

Yüz metre öteden parlar jakarı

İslami kıyafet bu değil inan

Bu fetvayı kimden aldın Müslüman?



Ten rengi çoraplar görmez setreni

Modada geçecek alman Ketreni

Eli kolu kuyumcu vitrini

İslami yaşayış bu değil inan

Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?

HANGİ GELİNLİK TESETTÜRE UYGUN?

Forum Kalite’de Funda adlı bir kullanıcı, tesettürlü gelinliklerin gösterildiği pekçok moda fotoğrafı yayınlıyor. 1 numaralı gelinlikle 2 numaralı gelinlik aynı. Birincisi, ikinci modelin ceketini çıkarmış hali, bu nedenle modelin bir kolu çıplak olarak görülüyor. Bu fotoğraflar üzerine Forum Kalite’de bir tartışma başlıyor:

Dodi: Hepsi birbirinden güzel ama iki gelinlik tesettür değil.

Funda: İkinci gelinlik birinci gelinliğin aynısı, lütfen tekrar bak.

Dejdoibrahim: 1 nolu gelinlik tesettür mü be kardeş?

Funda: Evet tesettür arkadaşım!!! Altına da yazdım. İkinci gelinlik, birinci resimdekinin ceketsiz halidir ve model göstermek amacıyla verilmiştir... Umarım anlatabilmişimdir!!!

Lazgirl: Ayy hepsii çok güzel çok cici valla teşekkürlerr

Ufuruk: Tamam hepsi güzel de bunlar gerçek tesettür değil. Kadınların boynu ve yüzü görülüyor ve affedersiniz göğüslerini belli ediyorlar.

Medine: Yüzü görünüyor diyorsun, daha nasıl olacak peçeli gelinlik mi?

BAŞÖRTÜLÜ HANIMEFENDİLERE KURALLAR

İslami Forum’da bir yazar, "Bazı hanım kardeşlerimizin özellikle yaz aylarında düştükleri örtünme ve giyinme yanlışlarını madde madde sayarak" duyuruyor:
/images/100/0x0/55ea7fc0f018fbb8f883f348

İçi gösteren astarsız gömlek, elbise, özellikle etek, şifon ve organze türü.

Dar ve vücuda yapışan elbise, tişört ve gömlek.

Kumaşının türü sebebiyle vücuda yapışan, vücut hatlarını belli eden elbise, etek. (Buzy, ipekli türü vb.)

Pantolon, kısa kollu elbise, yırtmaçlı etek.

Çekici renkte mesela kırmızı, dar, uzun yırtmaçlı, parlak deri, bele doğru daralan (Rus modeli) manto.

Çok süslü ve dikkat çekici delikli, dantelli, saydam veya çok parlak deri ceketler.

Cafcaflı ve parlak çantalar.

Aşırı süslü, uzun topuklu veya çok yüksek tabanlı ayakkabılar.

Tıbbi zorunluluğu olmayan ve gösteriş niyetiyle takılan güneş gözlükleri.

Aşırı parfüm ve makyaj.

BAŞÖRTÜSÜ YANLIŞLARI

Boynu örtmeyen, saçtan arkaya kayan ve saçın önünü dışarı çıkaran, aşırı süslü, dikkat çekici renkte, yaldızlı, boyun veya ense üzerinde düğümlenmek suretiyle sıktırılan, böylece başın veya saçın şeklini ortaya çıkaran.

MİNE ALPAY GÜN’ÜN YANKI UYANDIRAN YAZILARI

Etraf başörtülü yarı çıplaklardan geçilmiyor

Tesettürle başkaları değil ama başörtülüler fena halde dalga geçmekte.

Arkadaş zor geliyorsa çıkar kafandaki örtüyü. Sana zorla taktıran mı var?

Bir salaşlık, bir derbederlik.

Sanki kafasındaki iki kılı kapatınca hatun kişi, bütün vazifelerini tamamlamış gibi vücudunu orta yere saçıveriyor. Göbekler, göğüsler, kalçalar orta yerde.

En baştakilerdeki bozulma bütün toplumu etkilemekte. VIP kadınlardan başlayan bir dezenformasyon.

Tesettürün bozulmasında en büyük suçlu erkekler. Onlar açık bayanlara, televizyonun edepsiz çıplaklarına hayranlıkla bakarken, hanımları da; o aptal beylerini ellerinde tutabilmek için açılma yarışına girdiler.

(19 Ekim 2007, Milli Gazete)

Başörtülülerde bir lümpenlik var
giyimde Rahşan Ecevit’i çok beğeniyorum


Tesettür yazıları yayınlandıktan sonra Mine Alpay Gün’le konuştuk. Milli Gazete’deki köşesinde fotoğraf kullanmıyor, "Ben gizemli olmayı seviyorum" diyor. Sanat tarihi okumuş, sosyoloji masteri yapmış. Sol kökenli olduğunu söyleyen Mine Alpay Gün, ailesinin ilk kapanan kadını olmaktan gurur duyduğunu ekliyor. Başlattığı tartışmayla ilgili şunları söylüyor:

Öyle bir toplumuz ki ütopyalarımızı kaybettik. ’78 kuşağındanım. Üniversitedeyken herkesin sahip çıktığı bir ideoloji vardı. Ne yazık ki herkes deforme oldu. İslamcılar da bozuldu. Özellikle RP’nin belediye seçimlerini kazanmasıyla sınıf atladılar, standartları değişti. Sami Yusuf konserinde çarşaflı kız, bandajını takmış; bağırıp çağırıyor. Arabesk bir tutum. Cehaletten. Kızlar okutulmalı, masterini-doktorasını yapmalı. Ne yazık ki önü kapatılıyor. Ne yapsınlar? Kadın programlarında göbeğini açıp oynuyorlar. Hepimiz aynı anda belli bir çözülmeye uğradık. Bazıları kendi canları acıyınca AİHM’ye şikayet ediyorlar. İktidar koltuğu ellerine geçince bunu ellerinin tersiyle itiyorlar ne yazık ki. Başörtülülerde bir derbederlik, lümpenlik var.

Laik kesimden giyim tarzını çok beğendiğim kadınlar var. Güldal Mumcu’yu çok beğeniyorum ama esas Rahşan Ecevit’i çok beğeniyorum. Tam bir kadın; aşkıyla, sevgisiyle. Kadınsılığını ortaya çıkarmayan naturel yüzü, ekose etekli liseli kız hali. Ben de sol kökenliyim. Rahşan Ecevit’in hoşuma giden bir yönü de eşinden büyük olması. Hz. Hatice Annemiz de büyükmüş Peygamberimizden. Kadın birkaç yaş büyük olmalı eşinden.

Tesettürsüz tesettür üzerine bir açılım

"Başörtülü yarı çıplaklar" başlıklı yazım, benim tesettür hakkındaki ne ilk yazımdı, ne de son...

Ne ki geçen haftaki yazımı haber portalları kişileştirerek başlığa taşıdı. "Hayrünnisa Gül’e ağır eleştiriler" başlığı ile olayı şahsileştirdi. Oysa yazının içeriğinde kimsenin adı geçmiyor, tüm toplumun yaşadığı değişim ve tesettür bozulması ele alınıyordu.

Hayrünnisa Hanım’ın olayı değil, hepimizin bir sorunu... Antidemokratik rejimin baskılarına karşı, kendimizi savunma biçimi olan makyajlar, dar etekler, yırtmaçlar; aslında kanadı kırık kuşların bir merhamet dilenciliği: "Ne olur bizi dışlamayın, bakın biz de size benziyoruz."

(26 Ekim 2007, Milli Gazete)

Prof. İrtica’ya ya erkekler itirazı

Prof. İrtica takma adıyla nükteli yazılar yazan, irtica.worldpress.com adresindeki sitesini "İrticanın hortladığı site/en yobaz site" sloganıyla tanıtan yazar, "Üstü Mekke Altı Paris Durumları" başlığıyla bir yazı yayınladı:

"Saçlarını örtmekle tesettürlü olduğunu zannedenler sadece işin içine etmekle kalmıyor bir kesimin de rencide olmasına sebebiyet veriyor. Vücut hatları tastamam belli olmasına rağmen saçlarını kapayan insanlar benim için hep garip varlıklar oldular.

Düşünün ki bir Galatasaraylı Fenerbahçe’yi eleştiriyor. Bu olağandışı değildir. Ama düşünün ki bir Galatasaraylı Galatasaray’ı eleştiriyor. Bunu herkes önemser ve yıkıcılığı daha fazladır. Bizim için de durum örnekle benzerlik arzeder. İçimizdeki kişiler tarafından ’vurulmak’ çok üzücü ve gerçekten çok tahrip edici. Çünkü başkalarına daha kuvvetli malzeme oluyor ve daha kuvvetli bir referans sayılıyor."

Bu yazıyı onaylayan üç yanıt geliyor ama Encodeum adlı bir blog yazarı patlıyor:

"Peki biz erkekler doğru giyiniyor muyuz? Ben kot pantolonla namaza duruyorum. Doğrusu şalvardır. Kaçımız giyip dolaşabilir? İkincisi başörtülü örtüsüz her bayan bayandır ve her bayan kendini beğendirmek ister. Bence şu anda Türkiye’de çok fazla konuşulan ’yaa bunların kafasında örtü var ama ne yaptıkları belli değil’ muhabbetine ortak olmak yerine bu toplumun içine sinmiş ’namusunu kaybetmiş Müslüman erkek’ profilini incelememiz gerekmektedir. 5 vakit namaz kılan adamın aynı zamanda günde 500 vakit karı-kız muhabbeti yapmasını konuşmalıyız."

SİBEL ERASLAN (Vakit Gazetesi Yazarı)

Herkes dağılabilir ama kadın cinsinin ilk günkü masumiyetiyle durmasını bekliyoruz

Önce örtünmemiz sorundu, şimdi ise nasıl örtündüğümüz... Örtümü Allah için giyiniyorum ama o kadar büyük bir kargaşa var ki tepemde vınlayan, kendi içime ve göğe yeterince bakacak fırsat tanımıyor hayat bana. Öte yandan modern çağın hıza ve yüzeyselliğe dayalı o tutkulu ritminin dışına çıkmak da çok kolay değil. Hepimiz aynı anda yaşarken bu fırlatılmayı, durmaya, iç dinginliğine veya frenlenmeye dair beklentimiz hep kadın cinsi üzerinden nedense. Yani herkes son sürat dağılabilir ama birilerinin, ki o kadın cinsidir, ilk günkü masumiyeti ile zamana ve yeryüzüne çakılmış adeta abidevi, bilgece bir sükûnetle durmasını bekliyoruz. "Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu/ Birinciliği beyaza verdiler" diyor ya şair, onun gibi.
/images/100/0x0/55ea7fc0f018fbb8f883f34a

EMİNE ŞENLİKOĞLU (Yazar)

Erkek daracık pantolonla geziyor

Müslüman mı değil mi belli değil

İslami kesimi İstanbul’a benzetiyorum. Bir tarafı yeniden inşa ediliyor, çok güzel gökdelenler dikiliyor. Bir tarafta eski binalar dökülüyor, yıkılıp yenisi yapılmıyor. İslami kesimin bir tarafında uyanış, diğer tarafında dökülüş var. Mine Hanım’ın erkekler için söylediklerine yüzde 100 katılıyorum. Tesettür sadece kadınlara ait değil. Erkeklerin de kendilerine çekidüzen vermesi lazım. Daracık pantolonlarla geziyorlar. Hiç de hoş değil. Dindar kadınlar aşırı laikçiler tarafından aşağılanıp sert tavırlara maruz kalırken, erkekler Müslüman mı değil mi, belli değil. İnancı kılığından belli olmayan dindar erkekler, aşırı laiklerden ’siz, efendim’ kelimelerini duyabiliyor. Ama biz, ’sen, yap, git’ gibi kelimelere maruz kalıyoruz. Müslüman erkekler Resulullah’ı dinlemiyorlar. Bu durum, haklı olarak eleştirme konusudur.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!