Güncelleme Tarihi:
İngiliz sinemasının “Sir” unvanlı yönetmeni ve yapımcısı Ridley Scott, son filmi "Body of Lies"ın kamera arkasını Kelebek'e anlattı.
Filmin "En yakınına bile sakın güvenme" mesajı verdiğini belirten usta yönetmen, bir Batı filminde rol aldı ve saçını açtı diye ülkesine alınmayan İranlı oyuncu Golshifteh'in Amerika'ya yerleşeceğini de açıkladı: "Kendisi şimdi Avrupa'da... Sanırım Amerika’ya yerleşecek. Yeteneği sayesinde birçok önemli filmde rol alacağına inanıyorum."
İngiliz sinemasının "Sir" unvanlı yönetmeni ve yapımcısı Ridley Scott, yine dev bir yapıta imza attı. Üstelik yanında bu kez sadık oyuncusu Russell Crowe dışında "yeni çocuk" Leonardo DiCaprio da var. Kimsenin kimseye güvenmediği yalanlarla dolu bir casusluk öyküsünü tüm şiddet ve çıplaklığı ile gözler önüne seren "Body of Lies" (Yalanlar Üstüne) filminin detaylarını Scott’a sorduk.
- "Sir" unvanı bir onurdur. Ben de altı yıl önce kraliçe tarafından şövalyelikle taltif edildim. Ama o titr ben istemediğim için adımın önüne konmuyor, çünkü o kadar abartıya gerek olmadığını düşünüyorum. Sadece bilinmesi ve bu unvanı saygı ile temsil etmem yeterli...
Yeni filminize gelelim... "Body of Lies" çok akıcı ve o kadar da acımasız bir film. Peki o kitabı daha önce okumuş muydunuz?
- Yazar David Ignatius, geçmişi çok zengin bir gazeteci... "The Wall Street"te CIA ve Ortadoğu konularını işliyordu. Şimdilerde "The Washington Post" gazetesinde yine başarılı makaleler yazıyor. Tabii kitabı senaryolaştırırken çok kez okudum. Ustalıkla yazılmış bir casusluk filmi... 19 ay önce bana sunulan bu proje beni fazlasıyla heyecanlandırmıştı.
Filmden çok önemli bir mesaj çıkıyor bence... Siz ne dersiniz?
- Evet, o mesaj da şu: "En yakınına bile sakın güvenme. Sırtını bir saniye dönsen, hemen senden faydalanır. Çok yakın dostun bile olsa bunu yapar."
Bir şey duydum... Filmin adı son anda değiştirilmiş, öyle mi?
- Doğru... Senaryo kapağında "Penetration" yazıyordu... Yani savaş sırasında düşmanın içine "sızma" kelimesini uygun görmüştük. Ne var ki bazı haklı uyarılar geldi. Hani erotik filmlerdeki "penetre"nin anlamı çıkabilir, sonra porno gibi anlaşılır diye... Sonunda o isimden vazgeçtik.
Bu sizin Russell Crowe’la dördüncü filminiz... O artık değişmez oyuncunuz oldu.
- Russell çok iyi bir oyuncu... Yaratıcılığı kadar yönetmenle uyumu da kusursuz. Rol yeteneği tartışılmaz, soğukkanlı, iyi ezberci biri... Ayrıca vücudunu iyi kullanıyor. Beni ve ne istediğimi gözü kapalı biliyor. O yüzden
Bu filme başlamadan önce, kendisine "25 kilo almak zorundasın" demişsiniz...
- Dedim... Çünkü onun canlandırdığı Ed Hoffman, masa başı görevinde bir adam. Yani Russell operasyonu bir bilgisayar önünde yönetiyor. Leonardo Di Caprio’nun üstlendiği Roger Ferris ise sürekli aksiyonda... İkisini bir tutamazdık bedensel olarak tabii ki...
Filmlerinizi hep Fas’ta çekiyorsunuz. Bu seçimin özel bir sebebi var mı?
- Fas, stüdyo ve plato konusunda çok iyi... Daha ucuz ve uzman sinema teknisyenleri ile işçileri var. İklimi ideal, coğrafyası bu tür filmler için kusursuz. Az sorun çıkıyor. Zaman içinde ben de çok alıştım. Kendimi evimde hissettiriyorlar bana...
Filmde gelişmiş "Predator System" var. Yani uydu aracılığı ile insanları rahatlıkla gözetleyebiliyorsunuz. Hatta evlerindeki en küçük bir eşyayı bile saptayabiliyorsunuz. O zaman neden hálá Usama Bin Ladin yakalanamıyor?
- Filmde çölün ortasındaki Leonardo’yu 10 araçlık konvoyla yakalamaya gelenler, birden etrafında patinaj yaparak ve daireler çizerek kumu toz bulutu haline getirdiler ve Leonardo’nun hangi jipe bindiği fark edilemedi. O kadar kolay değil.
Leonardo DiCaprio ile çalışmak nasıldı peki?
- Leonardo giderek mesleğinde büyüyor. Çok iyi filmler yapıyor, çalışkan ve rol aldığı filmlere katkısı olağanüstü... Herkes onunla çalışmak ister.
- Evet, zor bir sahneydi... Epey prova yaptık, sonra bir günde çektik. Çekimlerde tam 14 kamera kullandık. En iyi görüntüleri birleştirdik ve ortaya çok iyi bir sonuç çıktı. Ama Leonardo söylediğinden haklı, gerçekten o çok yıprandı.
İran’a giremeyen Farahani Amerika’ya yerleşecek
İranlı oyuncu Golshifteh Farahani, bir Batı filminde rol aldı ve saçını açtı diye şimdi ülkesine gidemiyor, ailesini göremiyormuş. Siz ne diyeceksiniz o konuda?
- Bu konuyu deşeleyip Golshifteh’i daha zor duruma sokmak istemem. Kendisi şimdi Avrupa’da... Sanırım Amerika’ya yerleşecek. Eminim ki çok iyi düzeydeki İngilizcesi ve oyun yeteneği sayesinde daha birçok önemli filmde rol alacaktır.