Güncelleme Tarihi:
Çanakkale filmleri furyasının sonuncusu, yüksek bütçesi ve ünlü oyuncularıyla dikkat çeken Çanakkale Yolun Sonu, Kemal Uzun’un yönetmenliğinde tam zamanında vizyona girdi.
Gümüş, Lale Devri, ‘2 Yaka Bir İsmail’ gibi önemli dizilerin yönetmeni Kemal Uzun, ilk filmi ‘Vay Arkadaş Manik, Tik, Dildo’dan sonra bu kez büyük bir prodüksiyonun başına geçiyor.
Ama arkasında, genel direktörlükte, bu konularda oldukça tecrübeli bir isim var; Serdar Akar.
Başrollerde Kurtlar Vadisi’nin Memati’si olarak akıllara kazınan Gürkan Uygun, Umut Kurt ve Berrak Tüzünataç yer alıyor.
EN BÜYÜK DİRENİŞ ANZAK’TA
25 Nisan 1915.
Takvimler Nisan 1915’i gösterdiğinde I. Dünya Savaşı’nın en çetin cephelerinden biri olan Çanakkale’de işgalci güçler aylardır sürdürdükleri kuşatmada hiçbir şey elde edememiş halde.
Osmanlı İmparatorluğu’nun direniş kapısı olan Çanakkale, gemi yoluyla geçilemeyince işgalciler çareyi Gelibolu kıyılarına çıkartma yapmakta buluyor.
İşgal kuvvetlerinin belki de en büyük direnişi gördükleri koy, o andan sonra mağlup bir ordunun adıyla anılacak: Anzak Koyu.
KESKİN NİŞANCI MUHSİN CEPHENİN EFSANEVİ İSİMLERİNDEN OLUYOR
Çanakkale Yolun Sonu, büyük bir savaşı ve zaferi isimsiz kahramanlarının hikayesi üzerinden anlatıyor.
Aralarında Onbaşı Muhsin ve Hasan kardeşlerin de yer aldığı Hilal-i Ahmer cemiyetine mensup destek birliği zorlu bir yol sonrası cepheye ulaşıyor.
Muhsin bir başka keskin nişancı olan Şeref ile beraber en ön saflardaki düşman askerlerini avlarken keskin hüneri onu cephenin efsane isimlerinden biri haline getiriyor.
Ama tabii Anzak kuvvetlerinin başındaki İngiliz Binbaşı Steward’ın bu namlı Türk askerine karşı manevrası da gecikmiyor.
GÜRKAN UYGUN KESKİN NİŞANCI ROLÜNDE
Çanakkale Yolun Sonu iyi çekilmiş, özellikle tekniğe özen göstermiş bir film.
İngiliz Hasta’dan tutun da, Kapıdaki Düşman’a kadar pek çok başarılı filmi akla getiren sahneleri var.
Özellikle Gürkan Uygun, gözü pek keskin nişancı rolünde adeta döktürmüş.
Türkler ve Anzaklar’ın yokluk-varlık tezatı çok güzel verilmiş.
Anzaklar’ın şımarık tavırlarının yanında Türk askerinin sert, zeki, mert ve vakur duruşu filmin alt metinlerine yansıyor.
TEKNİK ÖZELLİKLERİ YÜKSEK BİR FİLM
Filmin teknik alt yapısı ve çekimleri anlatmakla bitecek gibi değil.
Anzak Çıkarma sekansı için Çanakkale’nin Ezine ilçesinde birebir Anzakların çıkartma yaptığı koy ve Türk siperleri iki ay süren bir çalışma sonucu oluşturuldu.
Çıkarma sahnesinin provaları 200 kişilik figürasyon ekibiyle bir hafta prova edilmeye başlandı.
Çekimler aralıksız iki hafta sürdü.
Çıkarma sahnesi için makineli tüfekler çalışır hale getirildi ve döneme uygun 25 adet filika yapıldı.
30 adet Anzak ve Türk asker maketi yaptırılıp özel makyajla ceset haline getirildi.
Çekimler sırasında 200 kişilik teknik ekip, 25 kişilik özel efekt ekibi ve 20 kişilik dublör ekibi çalıştı.
Çıkartma sahnesi için hazırlık aşamasında Türkiye’den ve Avustralya’dan elde edilen gizli kalmış görsel materyaller tarandı ve sahnenin birebir tarihteki gerçekliği yansıtıldı.
Beyazperdede izleyiciyi bir zaman makinası misali 1915 yılına, bir ulusun ölüm kalım mücadelesinin içine götüren Çanakkale Yolun Sonu, Almanya, İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, İsviçre, Azerbaycan olmak üzere 25 ülkeyle aynı anda, 15 Mart Şehitleri Anma Haftası’nda vizyonda.
HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
AŞK KIRMIZI
Kimse suçlu değil
Osman Sınav’ın yönettiği ve Nurgül Yeşilçay, Tayanç Ayaydın, Ezgi Asaroğlu ile Teoman Kumbaracıbaşı’nın oynadığı Aşk Kırmızı evli bir erkeğin yıllar sonra karşısına çıkan ilk aşkına kapılıp sürüklenişini anlatıyor. Tayanç Ayaydın’ın oynadığı Ferhat’ın Zeynep’le (Ezgi Asaroğlu) mutlu bir evliliği var. Gözü eşinden başkasını görmüyor. Erkek muhabbetlerinde bile kendisini dışarıda tutan biri Ferhat. Ama ne oluyorsa iş gezisinde oluyor. Yıllar önce travmatik bir şekilde ayrılmak zorunda kaldığı sevgilisi Nazlıgül (Nurgül Yeşilçay) bir anda Ferhat’ın karşısına çıkınca bu ilk karşılaşma ateşli bir geceyle sonlanıyor. Bir yanda Ferhat’ın unutamadığı ilk aşkı, diğer yanda ise o aşkın yaralarını sardığı ve çok sevdiği karısı. Ferhat’ınki kadar kadınların durumu da üzücü ve mutsuzlukla örülü. Bir süre sonra iki kadın da birbirinden haberdar oluyor ve göz göre göre bu acıyı yaşıyorlar. Ve aslında Aşk Kırmızı bir süre sonra kadınların hikayesine dönüşüyor.
TAD THE LOST EXPLORER
HAZİNE AVCISININ MACERALARI
İspanya’nın en çok izlenen filmi
Enrique Gato’nun yönettiği ve Buğra Gülsoy’un seslendirdiği animasyon film ‘Hazine Avcısının Maceraları’, Avrupa’dan gelen iddialı animasyonlardan biri. Beş milyon avro bütçel film, ülkesi İspanya’nın en çok izlenen yerli yapımı olmuştu. Başroldeki Tad, aslında bir Indiana Jones parodisi. Tad, Şikago’da çalışan bir inşaat işçisi. Çocukluğundan beri en büyük hayali hazine peşinde koşan bir kahraman olmak. Nihayet bir gün şans ona gülüyor ve bir dizi yanlış anlaşılmalar sonucunda, Tad kendini Peru’daki Kayıp Şehir’i bulmak için yola çıkacak olan bir profesörün yerine geçmiş olarak buluyor. Profesörün güzel kızı Sara da ona eşlik ediyor.
JİN
Dağdaki kırmızı başlıklı kız
Reha Erdem’in yönettiği ve Deniz Hasgüler, Onur Ünsal, Sabahattin Yakut ile Yıldırım Şimşek’in oynadığı Jin, Berlin Film Festivali’nde gösterildikten sonra İf İstanbul’da izleyiciyle buluşmuştu. Reha Erdem’in yönettiği film, Kürt bir gerilla kızın, dağdan inip şehire ve farklı bir yaşama geçme mücadelesini anlatıyor. Erdem, dört bir yanını saran baskılara karşı ayakta kalmaya çalışan Jin’in zorlu mücadelesini masalsı bir dille perdeye taşımış. Dağdaki savaştan, silahlardan kaçan Jin, şehre gelince de erkeklerin cinsel tacizine maruz kalıyor. Jin’e bu zorlu mücadelesinde eşlik edenlerse doğa ve hayvanlar. Ormanda yaşam mücadelesi veren bu kırmızı başlıklı kızın karşısına çıkan kurtlarla mücadelesi etkileyici sahneler ve görsellikle geliyor. Başrolde daha önce hiçbir oyunculuk deneyimi olmayan ama buna rağmen son derece başarılı bir performans sergileyen Deniz Hasgüler var. Filmin doğasıyla örtüşen müziklerini İzlandalı çellist Hildur Guoadottir yapmış. Filmde dinlediğimiz iki türkü var, biri Kürtçe diğeriyse Türkçe. Neşet Ertaş’ın Yalan Dünya’sını filmde bir Türk askeri seslendiriyor.
THE BARRENS
ŞEYTANIN ORMANI
Ormanda gerilim
Darren Lynn Bousman’ın yönettiği Şeytanın Ormanı’nda Stephen Moyer, Mia Kirshner, Allie MacDonald ile Peter DaCunha rol alıyor. Efsaneye göre Jersey Şeytanı’nın tohumları, şeytanın ta kendisi tarafından 400 yıl önce atılmış. Zira bölge halkından bir kadın 13. çocuğunu şeytana kurban etmeye zorlanmış ve direnmiş. Barrens korusuna yerleşen Jersey Şeytanı efsanesi de kulaktan kulağa günümüze dek ulaşıyor. Bazı insanlar bu şeytanın hâlâ New Jersey’nin doğusunda yaşadığına inanıyorlar. Richard Vineyard da ailesini alıp tam da bu civarda kampa götürüyor. Kendilerine konaklayabilecekleri bir kamp alanı arayan Vineyard Ailesi, ormanın derinliklerinde şeytanla burun buruna geliyor.
THE LONELIEST PLANET
YALNIZ GEZEGEN
Altın Lale almıştı
Julia Loktev’ın yönettiği ve Gael Garcia Bernal, Hani Furstenberg ile Bidzina Gujabidze’nin oynadığı Yalnız Gezegen, pek çok festivale katıldıktan sonra Nuri Bilge Ceylan’ın başkanı olduğu Altın Lale Uluslararası yarışmada Altın Lale almıştı. Birbirine aşık nişanlı çift Alex ve Nina Kafkas dağlarına yapacakları gezide bölgeyi iyi bilen Dato’yu rehber olarak tutuyor. Başta her şey yolunda görünse de üçünün yaşadığı bir olay sonrası gezinin seyri tamamen değişiyor, huzur dolu saatler yerini gerilime ve kestirilemeyen olaylara bırakıyor. Ormanın tam ortasında, toplumdan uzak ve vahşi yaşamın içerisinde genç çifti bekleyenler bir sadakat ve erkeklik sınavından başka bir şey değil.