Güncelleme Tarihi:
Ben Özay Şendil gibi o cesareti gösteremedim.
Cep telefonumda Tuncer’in, Osman’ın ve Figen’in numarası hâlâ duruyor. (Oysa yaşayan ölüleri kolayca sildim...)
Tarihi telefon defterimdekiler daha da eski. (Telefon defteri dediğim, sayfaları uçuşan bir fihrist. Üç dört senedir kapak içi sayfasında ‘DEFTER YENİLENECEK’ yazıyor...)
Bu vesileyle baktım, benim şöhretlerim hâlâ orada.
‘B’ harfinde ‘Barış Manço’ ...
‘D’ harfinde ‘Depdep amcam’ ... (Depdep amcam 1989’da gitti. Demek ki eski defterden buna aktarırken, elim gidip ‘Türkân Teyze’ diye yazamamışım, Depdep amcayı... silememişim defterden!)
‘F’ harfinde ‘Figen’ ...
Sonra Güngör, daha bir iki ay önce bir vesileyle Hrant Dink, Osman, Özgül halam, Tuncer, Mösyö Jamar, Zihni amcam...
(Ya Kenan, ya Petro? 1970’li yıllarda zaten cep telefonu yoktu, Kenan ve Petro sabit bir telefonları olacak yaşa gelemediler...)
Silememişim. O cesareti gösterememişim.
Sanki isimlerini defterden silmek, ne bileyim, onları biraz daha yok edecek.
Hani ‘Bir hatırlayanım oldukça ölmeyeceğim’ demiş ya filozof...
Sanki ben yaşadıkça onlar da ölmesin istemişim!