İsimden kravat

Güncelleme Tarihi:

İsimden kravat
Oluşturulma Tarihi: Ekim 27, 2007 00:00

Sunucu, yazar Ece Vahapoğlu (27), birbirinden önemli işadamları ve siyasetçilerden birer kravat aldı. 40 isimden 40 kravat topladı. Bunlardan bir tablo yaptırmak istiyordu, bu iş için de Alinur Velidedeoğlu’ndan uygunu bulunamazdı.

Velidedeoğlu, son günlerde 100 kiloluk alüminyum görünümlü bir tablo yapmakla meşgul. Devasa tablo 3 Aralık’ta Les Ottomans’da yapılan bir davetle TEV (Türk Eğitim Vakfı) yararına satılacak. Vahapoğlu, artırmada 100 bin doları geçmeyi hedefliyor. Tüm gelir TEVİTÖL’e (Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi) özel yetenekli çocukların yetiştirilmesi için bağışlanacak.

Tam bir yıl önceydi. Ece Vahapoğlu, Leonardo Da Vinci hakkında bir kitap okuyordu. Birden içinden tablo yapmak geldi. Resme hiç kabiliyeti olmadığı için bir kolaj düşündü. Elindeki not kağıdına kravatlar ve kol düğmeleri çizdi. Kol düğmeleri ufak kaldığı için kravatlarda karar kıldı. Bunları işadamlarından alabilirdi. Ama bu kolajı kendi yapıp mahvedemezdi. Aklına gelen fikri beğenmişti. Bu bir sosyal sorumluluk projesi olabilirdi. 40 siyasetçi ve işadamının kravatları bir profesyonel tarafından tablo yapılıp, açık arttırmayla TEV (Türk Eğitim Vakfı) yararına satılmalıydı. Hemen Alinur Velidedeoğlu’nu aradı. Telefonda kısaca anlattı, o da kabul etti.

Ece Vahapoğlu’nun projeyi TEV yararına şekillendirmesinin altında yatan sebep vefa borcunu ödemek. Kendisi TEV’in bursiyerlerinden. İki yıl önce Fransa’da AB ve Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans eğitimim için TEV’den bir miktar burs aldı. Bu burs hayatına çok şey kattı: "Çok istediğim bir yerde okuma şansı verdi. Üniversiteyi bitirdikten sonra ailemden hiç harçlık almadım. Bu benim prensip kararımdı. O yüzden iş hayatına ara verip master için tekrar yurtdışına gitme masrafımı kendim karşılamak istedim. Ama o gün hesabımdaki tüm parayı okula verirsem bir yıl boyunca nasıl geçinecektim? Eksik kısım için TEV’e başvurdum. TEV bursiyeriyim, demek çok onur verici. TEV’e gönül borcumu ödemek istedim. Kafamda hep bir hayal kurardım; bir kaç yıla kadar çok büyük paralar kazanacağım ve TEV’e rekor bağış yapacağım. Uzun yıllar beklemek yerine bu ilginç fikirle vakfa bir gelir yaratmayı daha heyecan verici buldum. Tabii bu kadar uzun süreceğini tahmin etmiyordum, bir senedir bu projeye mesai harcıyorum."

KRAVATLARI TOPLARKEN SARIŞINDIM ESMER OLDUM

Evet, Ece Vahapoğlu projesini tam bir yılda tamamlayabildi. Çünkü kravatları elden almak ve alırken bir fotoğraf çektirmek istedi. Bu randevuların alınması ve gerçekleşmesi uzun sürdü: "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile 5 dakika bir araya gelmek için 2 saat bekledim. Hüsnü Özyeğin toplantıdan çıkıp kravatla resim çektirtip tekrar toplantı odasına geçti mesela. Aziz Yıldırım en zoruydu. Projeden ilk haberdar olanlardandı ama kravatını Fenerbahçe şampiyon olunca verdi. Roberto Carlos Türkiye’ye geldi, ertesi gün meşhur sarı kravatını aldım. Tabii tüm bunlar olup biterken ben de sarışınken, esmer oldum. Şimdi tekrar sarışınım."

Her ne kadar uzun sürse de Ece Vahapoğlu 40 önemli ismin kravatlarını aldı. Bir tek İbrahim Bodur ve Erol Sabancı’nın kravatları ona gönderilmedi. "Herhalde mesajım tam olarak iletilemedi" diyor.

Verilen kravatların hepsi gerçekten kullanılmış kravatlar. Hatta bazılarının üzerine parfüm kokusu sinmiş. Çoğu kravat arkadaşlarından maç iddiası sonucunda kazanılmış. Vahapoğlu buradan erkeklerin çoğunun kravatına iddiaya girdikleri sonucunu çıkartıyor. En beğendiği kravat, İshak Alaton’unki. Bu çok özel kravatı, Güney Afrika başkonsolosu olduğunda Nelson Mandela hediye etmiş. Üzerinde Afrika’ya özgü vahşi hayvanların resimleri var. Bir de Rahmi Koç’un yelkenli kravatı, favorileri arasında.

Sezer’in iki papyonundan birini ben aldım

İnanmayacaksınız ama en kolayı Ahmet Necdet Sezer oldu. Kendisine bu yüzden çok minnettarım. Alinur, kravatlardan farklı tek bir papyon rica etti. İşadamlarının dışında mevcut Cumhurbaşkanı olsun dedik. Semra Sezer Hanımefendi ile bir törendeki sunuculuğumdan dolayı tanışıyorduk, önce kendisini aradım. Bana Cumhurbaşkanı’nın Özel Kalem Müdürü’nün numarası verildi. Telefonda öyle bir anlatmışım ki, yazılı belge olmadan, 24 saat içinde Ankara’dan geri aradılar ve papyonun hazır olduğunu söylediler. Papyon bana geldikten bir kaç hafta sonra Sayın Sezer ile TEV’in bir yemeğinde karşılaştık. Yanına gidip daha ’papyon’ demeden ’Ece Hanım, iki papyonum vardı, birini size yolladım’ dedi gülerek.

İŞTE 40 İSİM

Hamdi Akın, İshak Alaton, Selahattin Beyazıt, Cem Boyner, Özhan Canaydın, Turgay Ciner, Oğuz Çarmıklı, Osman Çarmıklı, Hasan Çolakoğlu, Yıldırım Demirören, Ömer Dinçkök, Aydın Doğan, Bülent Eczacıbaşı, Faruk Eczacıbaşı, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Cem Hakko, Kadir Has, Rıfat Hisarcıklıoğlu, Ali Kibar, İnan Kıraç, Asım Kocabıyık, Ali Koç, Mustafa Koç, Ömer Koç, Rahmi Koç, Turgut Özal, Tuncay Özilhan, Hüsnü Özyeğin, Sakıp Sabancı, Ömer Sabancı, Ethem Sancak, Ahmet Necdet Sezer, Ferit Şahenk, Şarık Tara, Yılmaz Ulusoy, Murat Ülker, Aziz Yıldırım, Rona Yırcalı, Ahmet Zorlu.

Kırmızı kravatlarından biri

Başbakan Erdoğan’ın çok yoğun bir gündemi var. İstanbul’daki ofisinde bana randevu verdi. Randevumuz tam da Kuzey Irak Operasyonu kararlarının alındığı o kritik ve üzücü dönemdeydi. Bakanlarla toplantısı uzayınca ben bir odada, röportaja gelen Times muhabiriyle 2.5 saat bekledim. Ama ne zamanki odasına girdim, beni karşılayan Başbakan’ın yüzünün güldüğünü görmek içimi rahatlattı. Bir kare fotoğraf için bir yerde durduk, Erdoğan arkasına baktı ve dedi ki: "Buranın arkası düz duvar, resim güzel çıkmaz, şuraya geçelim, arkası kırmızı perdeli, daha iyi çıkar." Kravatların satılmasıyla ilgili espriler yaptı. Özel günlerde taktığı birkaç kırmızı kravat getirmişti, ama bana vereceğini yine kendisi seçti. Keyifli bir 5 dakika oldu. Kendisini de gecemize davet ettim, programı müsait olursa katılacak.

Kravat toplamaya en yakın olduklarımla başladım, diğerlerini de elimde kimlerin kravatları olduğunu söyleyerek ikna ettim. Projenin bir sosyal sorumluluk projesi olması ve Türkiye’nin en köklü vakıflarından biri olan TEV ile beraberliğimiz elbette kapıları rahat açtırdı. Çok e-mail ve telefon trafiğim oldu. Asistanlar ve danışmanları da ikna etmem gerekti. Kısacası kapıları iyi iletişim, inanç ve TEV kimliği açtı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!