Yeşim ÇOBANKENT
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 2010 00:00
Her şeyi ışık ve sevgiye bağlayan İlhan İrem nadiren konser veriyor. Bu sebepten, ‘sevecen’lerine yarın gece Kuruçeşme Arena’da vereceği konser mühim. Neredeye 40 yılı bulan müzik hayatına genç kızların romantik prensi olarak başladı İrem. Uzun süre popüler kültür tarafından el üzerinde tutulduysa da, birden makas değiştirdi. Uzun bir süredir mistik yeniçağ müziğinin filozofudur kendileri
İlhan İrem ortalıkta pek görünmez. Eşi Hansu İrem’le mütavazı ancak tamamen sanata adanmış iki kişilik bir hayat sürer. Nadiren konser verir. İnternet üzerinden iletişim kurar, mabedi olarak gördüğü evine kimseleri kabul etmez. Şimdi röportaj talebinde bulunsanız, yanıtları Eylül’de göndereceğini söyler. Hal böyle olunca da yarın akşam Kuruçeşme Arena’da konser verecek olan İlhan İrem şimdi ne yapıyor, nasıl yaşıyor, onu çıktığı günden beri izleyen müzik yazarı Cumhur Canbazoğlu’na (sinemamuzik.com) anlattırmak farz oldu:
“İlhan İrem; hatasıyla sevabıyla nevi şahsına münhasır biri. Son derece samimi ve hümanist buluyorum onu. On ayrı insandan on ayrı duygu satın alıp bir albümde toplayanların ortamında itinayı fazlasıyla hak eden bir emekçi, kent ozanı. Başından beri kendini dillendirmiş, büyük bölümü kendi dizelerinden şarkılar söylemiş. Yıllar önce bu ‘ozan’ ifadesini kullandığım için neredeyse küfür yedim ama bence Bob Dylan’dan farkı yok.
Müziği, mesajları, hareketleri beğenilir, beğenilmez o ayrı konu; ancak belli bir duruş sergilemesi, sürekli sevginin peşinden gitmesi, politik söylemi, diğer sanatlarla da haşır neşir olması, farklı bir boyutta değerlendirmeyi hak ediyor.
Müzikal kariyerinin başlangıcı 70’lerde pop müziğin gerektirdiği şekilde kendini gösterme çabalarıyla dolu. Yine de ticari baskılara direndi, kalbindekileri plaklara aktarıp büyük bir kitlenin beğenisini kazandı. Müziğindeki asıl kırılma noktasıysa 1980’de Doğu’da iki yıllık askerlik yapması. Ülke gerçeklerini yakından tanıdı çünkü. Askerlik sonrası rotası değişti, mesela ‘Olanlar Olmuş’ parçası bunun ipuçlarını verir.
YEDİ YIL İNZİVAYA ÇEKİLDİ
90’lı yıllarda haksızlıklara ve çarpıklığa refleks olarak kendi dünyasına çekildi, sanatla nefes almayı seçti. Tam yedi yıl süren bu tecrit döneminden tek çıkış kanalı 100 bini aşan üyeli İrem Bağı organizasyonuydu. Bu naif dönemi kapadığında son derece cesur ve yenilikçi denemelere girişti. Beste ve albümlerin yanına kitaplar, resim sergileri ekledi. İlk bakışta göz önünde değil gibi dursa da, meraklısı ona pek çok yerde rastladı.
Hafif müzikten başladığı uzun yolculuğunun sonunda senfonik rock’a vardı. Bestelerinde pop, rock ve Türk Sanat Müziği’nden izler, sentezler var. Artık ufku daha geniş ve derin. Piyasa işi müzikten tamamen koptu, yıllardır inatla tüketilmesi ve pazarlaması zor işler yapıyor. Sürekli arayan, üreten, kendini yenileyen ve çıtayı yükseğe koyan bir sanatçı. Bütün uhreviliğine rağmen siyasi duyarlığı da var. Sanat yönetmenliğini eşi Hansu İrem yapıyor. Son dönem eserlerinin çoğunun sözlerini yazdı ve albümlerinin kapak fotoğraflarını yine kendi çekti.
‘Best of’ kavramının hakkını veren nadir isimlerden olması da bence önemli özelliklerinden. Onun kuşağındakiler komik komik toplamalar çıkarırken; İrem müzikal çizgisini ortaya koyan sağlam bir arşiv yayınladı.
Ayrıca belki de hayran kulübü en kuvvetli sanatçı. Onu sadece müzisyen olarak görmez, felsefik yaklaşımlarını da yakından izlerler. Dinleyicisine saygısından az konser verir. Cebini doldurmak için aynı şarkıları aynı yerde tekrar tekrar söylemeyecek kadar ilkelidir.”
MÜZİSYEN, RESSAM, YAZAR VE FİLOZOF
Bursa’da doğup büyüyen İlhan İrem; 1970’te henüz 15 yaşındayken Milliyet Liselerarası Müzik Yarışması’nda Marmara birincisi oldu. 1972’ye kadar Bursa Çelik Palas Oteli’nde ve Uludağ diskolarında dans müziği yaptı. 1973’te kendi imkânlarıyla ilk 45’liği ‘Birleşsin Bütün Eller/Bazen Neşe Bazen Keder’i çıkardıysa da başarılı olamadı. Plak firmasının bestelerini başkalarına söyletme isteğine direndi. İkinci 45’liği ‘Yazık Oldu Yarınlara/Haydi Sil Gözlerini’iyle de bir anda dönemin en popüler şarkıcısı oldu. 1975’te çıkan üçüncü 45’liği ‘Anlasana’ ise artık bir klasik. Tanrı’yı sorguladığı 1976 tarihli dördüncü 45’liği ‘Kuklacı Amca’ baskılar sonucu toplatıldı. Aynı yıl ilk LP çalışması ‘İlhan İrem 1973-1976’yı yayınlandı. Buradan çıkan; Havalar Nasıl, İşte Hayat, Son Selam, Ayrılık Akşamı, Sen Bilirsin ve Bal Ağızlım liste başı oldu.
İrem’in 1973’ten bugüne kadar 20 plağı ve 29 albümü çıktı. Tam 33 tane de ödülü var, bunlardan yedisi ‘Altın Plak’. Altı kitaba imza attı, hakkında da üç kitap yazıldı. Adına 10 internet sitesi açıldı. Son albümü 2008’de çocuklar için hazırladığı ‘Tozpembe/ Progressive Çocuk Şarkıları’. Soyut resim sergileri de açıyor ve zaman zaman Cumhuriyet Gazetesi’nde yazıyor.