Ayten SERİN
Oluşturulma Tarihi: Aralık 06, 2003 21:33
Karısı aldatıyor, arkadaşıma söylemeli miyim?
İş arkadaşım aşırıyor, amirime söyleyeyim mi?
Moral olsun diye çirkine güzel demek etik midir?Aslında Randy Cohen, Emmy ödüllü bir komedi yazarı. Amerikan gazetelerinden The New York Times'ın hafta sonu ekinde ‘‘The Ethicist’’ (Etikçi) adında bir köşesi var. Okuyuculardan gelen ‘‘Acaba böyle davranmam etik mi’’ sorularını yanıtlıyor. Arkadaşının eşini başkasıyla sarmaş dolaş görenin bunu arkadaşına, işyerinden malzeme çalanı patronuna ihbar edip etmemesi gerektiği gibi binbir konuda etik standart belirliyor. Bu köşeyi yazmaya başlayana kadar etikle ilgili bir yazar değilmiş Cohen. Köşeye mektup yazanlardan çoğunun, aslında kendi sorusunun yanıtını bildiğini, ancak neden o kararı vermeleri gerektiğini bilmediklerini söylüyor.
Cohen, Türkiye Etik Değerler Merkezi (TEDMER) Vakfı, Ethics Recource Center (ERC), Arı Hareketi ve National Democratic Institute (NDI) işbirliğiyle düzenlenen Üçüncü Etik Zirvesi için bu hafta İstanbul'a geldi. Hilton'da düzenlenen ‘‘Küreselleşen Dünyada Etik Değerler ve Sorunlar’’ başlıklı toplantıda ‘‘Medyada Etik’’ konusunda bir konuşma yaptı. Toplantı öncesinde Cohen'le buluştuk, etik yaklaşımını konuştuk.
ETİK ODADAN DIŞARI ÇIKINCA BAŞLAR
Son yıllarda hayatımıza yerleşen ‘‘etik’’ Türkçe sözlüklere göre, ‘‘ahlak bilimi’’ ya da ‘‘ahlaki’’ anlamına geliyor. Cohen ise etik kavramını ‘‘Eylemlerinize rasyonel bir sebep bulmak ve iyi biri olabilmek için uğraşmak’’ şeklinde tanımlıyor. Cohen, etiğin başka insanlar işin içine girince başladığını söylüyor: ‘‘Örneğin Hıristiyanlığa göre kendi başınıza bir odada, sadece kötü düşünerek bile günah işleyebilirsiniz ama ‘etik olmayan’ bir şey yapmak için odanın dışına çıkmanız ve başka bir insana zarar vermeniz gerekir. Etik olmayan düşünce yoktur, sadece etik olmayan davranış vardır.’’
HERKESİN YAPTIĞINIZI GÖRDÜĞÜNÜ DÜŞÜNÜN
Cohen'in etik kurallarla ilgili ‘‘tek doğru’’ listesi yok. Her tür etik sisteminden yararlanıyor: Örneğin Immanuel Kant bir sistem önermiş. Zor bir problemle karşılaşıldığında bireyin kendine, bu durumdaki herkes benim gibi davransa ne olurdu, diye sorması gerektiğini söylüyor. Çok faydalı bir etik düşünme şekli. Ancak her zaman geçerli değil. Şeffaflık adı verilen bir etik düşünce sistemi daha var. Buna göre sanki toplumdaki herkes yaptığınızı görüyormuş gibi davranmalısınız. Bazen bu da işe yarar. Etik davranmak bir zorunluluk. Bu yüzden insanlar etik davramanın itici olduğunu düşünebilir. Buna karşın çoğunluk böyle düşünmüyor. Nasıl bir dünyada yaşamak istediklerini, insanlar kendilerine sormalı. Daha iyi bir dünyada yaşamak için etik davranmak gerekiyor. Zaten çoğu zaman insanlar neyin doğru olduğunu da biliyor.
YÜZDE 100 ETİK OLMAK MÜMKÜN MÜ?
‘‘Bir insan sürekli etik kurallara uygun davranabilir mi?’’ Hayır, tamamen saf olmayı deneyemeyiz. Yapmaya çalıştığımız saygılı ve onurlu insanlar olmak. Bizler bu dünyada yaşamak zorundayız. Örneğin nükleer silah üreten General Electric (GE) benim de bir dönem çalıştığım NBC'nin sahibi. Askeri malzeme yapıyorlar, çevreyi kirletiyorlar. O zaman işi bırakmalı mıydım? Eğer ‘‘tamamen saf’’ olsaydım GE için çalışamazdım, ama o zaman nasıl geçinirdim bilemiyorum. Başka seçeneğiniz yoksa açlıktan ölmemelisiniz. Yapamayacağınız ve yapacağınız işler vardır bunu siz seçmelisiniz. Burada da direkt mi dolaylı yoldan mı o işin içinde olduğunuz seçiminizi etkilemeli.
NE ZAMAN YALAN SÖYLEYEBİLİRİZ?
Bir üniversite araştırması insanların günde ortalama 100 kez yalan söylediğini ortaya çıkarmış. Bazen ayakta kalmak için yalan söylemek zorundayız. Düşünün 1850'de Amerika'da yaşıyorsunuz ve sahiplerinden kaçmış köleleri evinizin bodrumunda saklıyorsunuz. Onları yakalamaya gelen biri ‘‘Burda hiç köle var mı’’ diye sorduğunda yalan söylemek zorundasınız. O yüzden ‘‘asla yalan söyleme’’ kuralı bence doğru değil.
En çok sorulan sorular
ARKADAŞIMIN EŞİ BAŞKASININ KOLLARINDAYSA
‘‘Bir arkadaşımın eşini otelde başka bir adamın kollarında gördüm. Bunu arkadaşıma söylemeli miyim, yoksa söylememeli miyim?’’ İlk kez kendime bu soruyu sorduğumda ‘‘hayır’’ dedim. Çok karışık bir durum, arkadaşlığın gerektirdiği bazı görevler vardır. Söylemezseniz arkadaşınızı aldatıyormuş gibi olursunuz. Söylerseniz evliliğini yıkabilirsiniz. Burada önemli olan, arkadaşınızın böyle bir şeyi bilmek isteyip istemeyeceği. Ben bilmek isterdim, ama birçok insan böyle bir şeyi asla bilmek istemediğini söylüyor. Eğer arkadaşınız aldatılıyorsa bunu bilmek istediğinden eminseniz söyleyin. Bilmek istemiyorsa söylemeyin, emin değilseniz de bence yine bu korkunç sırrı kendinize saklamalısınız. Bazı aileler ise çocuklarının eşcinsel olduğunu kabul etmek istemediklerinde bu yola başvuruyor. ‘‘Oğlum 40 yaşında ve ev arkadaşıyla birlikte oturuyor’’ demek onlara daha kolay geliyor.
HASTANE GANGSTERDEN BAĞIŞ KABUL EDER Mİ?
Bir hastane gangsterin bağışını kabul edip edemeyeceğini sordu. Bence hastane sigara firmasından geldiğinde bağışı reddetmeli, gangsterden gelirse almalı. Shaw ‘‘saf veya iyi para yoktur, sadece para vardır’’ diyor. Hastane ile sigara fabrikasının işi birbirine karşıt ama gangster ile değil.
İŞ ARKADAŞIM MALZEME AŞIRIYORSA?
‘‘İş arkadaşlarımdan biri işyerinden malzeme aşırıyorsa bunu patronuma söylemeli miyim?’’ Sık gelen bu soruya cevabım şu: Eğer müdürseniz bu sizin göreviniz. Gerekeni yapmalısınız. Çalan kişi iş arkadaşınızsa o zaman durum daha zor. Aslında onu ihbar etme zorunluluğunuz yok. Hiç kimse ihbar etmezse, bu kez şirket herkesin hırsızlık yaptığı yer haline gelir, bu da hiç iyi olmaz. Patrona gidip ‘‘Ofis malzemelerinin ortadan kaybolması gibi bir sorunumuz var, biliyor musunuz’’ diyebilir ve kimsenin adını vermeyebilirsiniz.
YAKININI KAYBEDENE HİSLERİNİ SORMALI MI?
Mesleğe yeni başlayan bir gazeteci ve annesi bana bir soru gönderdi. Karşılaştıkları bir olayda kadının kocası ölmüştü ve ona hislerini sorması istenmişti. ‘‘Kocanız öldü, ne hissediyorsunuz’’ diye sormalı mıydı? Ben de yanıtımda ‘‘Böyle bir şeyi yapmayın’’ tavsiyesinde bulundum. Bence o soruda bir
haber değeri yok. Bu tür bir durumda eğer soracağınız şeyin haber değeri varsa, yani haberin önemli bir parçası ise, karşıdaki insan konuşmaya gönüllüyse veya haberi almanın başka hiçbir yolu yoksa (çünkü belki aynı bilgiler onu tanıyan başka insanlardan da alınabilir) gidip ölenin yakınlarına sorulmalı. Haberinizi insanlara acı çektirmeden yazın.
Etikçi yazarın bizim vakalara bakışı
KALİTELİ ROMAN BU SORUNU AŞAR Türkiye'de bu yılın başlarında bir yazar (Hasan Öztoprak) ilişki yaşadığı bir başka yazarla (Aslı Erdoğan) ilgili her şeyi kitabında yazdı. Onun adını kullanmadı ama herkes kimden bahsettiğini biliyordu. Bunu sanat adına yaptığını söylüyordu. Bu yaptığı etik mi?
- Herkesin hayatını anlatma hakkı var ama hayatında yer alan diğer insanların da ‘‘mahremiyet’’ hakkı var. Kaliteli bir kurgu roman, yaşanan olayı hayal ürününe dönüştürebilir. Bu normal, belki içinde biraz ondan, biraz bundan olur ama o artık başka bir şeye dönüşmüştür. Eski karım da bir yazar. Geçmişte 10 yıllık sevgilisinin onu uzun süredir aldattığını ve bunu herkesin bildiğini öğrenmiş. Bunu bir dergide yazdı. Eski sevgilisinin adını yazmadı ama herkes kimden bahsettiğini biliyordu. Herkesin ilişkisinde dile getirilmemiş bir sözleşme vardır. ‘‘Senin mahremiyetine zarar vermeyeceğim, sana onurlu ve saygılı davranacağım’’ gibi. Erkek arkadaşı ona ihanet edince anlaşma bozulmuştu. Bence çok güzel bir hikaye yazdı ve bu kendini savunmaydı. O yüzden de etikti. Bana göre eğer bir taraf anlaşmayı bozmuşsa diğeri de bozabilir.
PINAR ALTUĞ DİZİDEN ATILMAMALIYDI
En çok izlenen TV dizilerinden birinin başrol oyuncusu (Pınar Altuğ), özel hayatında, dizide canlandırdığı iyi eş karakterine uymadığı için diziden ayrılmak zorunda bırakıldı. Bu davranış etik mi? ''
- Bana göre, diziden uzaklaştırılmamalıydı. İşinizin dışında ne yaptığınız yöneticinizi ilgilendirmez. Bu çok muhafazakar bir tartışma. Eğer siz bir aktörseniz, rolünüzü
film için yapıyorsunuz. Oyuncu bir katili canlandırıyorsa gerçek hayatta da insanları öldürmesini mi bekleyeceksiniz? İnsanların özel hayat hakkı var.