İşçi Partisi üyesi reklamcılar!

Güncelleme Tarihi:

İşçi Partisi üyesi reklamcılar
Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 2004 00:00

MEDİACAT’in sahibi Pelin Özkan bir süredir Türkiye’nin reklam ustalarıyla, Türkiye’nin reklam tarihine ışık tutmak için söyleşiler yapıyordu.Özkan yaptığı söyleşileri ‘Hayatımız Reklam’ ismindeki kitapta topladı. Kitap bir süre önce piyasaya çıktı. Pelin Özkan kimlerle görüşmüş diye merak edenler için isim verelim: Türkiye’nin ilk reklam ajansını kuran İzidor Barouh, Türkiye’nin ilk modern reklam ajansını kuran Eli Acıman, sektörde ilk resmi yabancı ortaklığı yapan Pınar Kılıç, Güzel Sanatlar reklam ajansı sahibi Ünver Oral, Müşteri ilişkileri virtüözü Nail Keçili, Duayen Nazar Büyüm, Ersin Salman, reklamcılığa gönül vermiş Hulki Aktunç, reklamın hem uygulamacısı hem akademik kafası Haluk Mesçi, sektörün ilk profesyonel tepe yönetcisi Faruk Atasoy, ilk müşteri temsilcisi İzmir Tolga, ‘akademik gelenekten’ ten hiç kopmayan bir reklamcı, yeşilçamı uyandıran reklamcı Yavuz Turgul.Kitabın 68’inci sayfasında Nail Keçili bazı reklamcıların geçmişte Türkiye İşçi Partisi’ne üye olduklarını, reklamverenden kazandıkları parayı İşçi Partisi’ne verdiklerini söylüyor. ‘Ne alaka?’ diyorsunuz değil mi? Türkiye İşçi Partisi’nin durduğu yer ile reklamın durduğu yer zıt kutuplar! Böyle düşününce Nail Keçili’nin iddiasının gerçek olması mümkün görünmüyor. Ama biz araştırdık, mümkünmüş. Nazar Büyüm’ün bir zamanlar hem reklamcılık yapıp hem de Türkiye İşçi Partisi’ne yardım yaptığı söyleniyor. Şaşırmamak gerek.. Türkiye’de reklamcılık bugünlere geldiyse bir zamanlarının solcu entelektüellerinin omuzları üstünde geldi!‘Hayatımız Reklam’ bir çırpıda okunuyor ve Türk reklamcılığının kapalı kapılar arkasında kalmış bir çok olayına ışık tutuyor. Türk reklam tarihiyle ilgilenenler ‘Hayatımız Reklam’ı mutlaka okusunlar Tarihini bilmeyen bugünü anlayamaz! (Hep bu lafı bir yerde kullanmak istemişimdir, bugüne nasipmiş, gözüm açık gitmeyecek.)‘Globalizm Savunması’na yanıt!İKİ hafta önce anımsarsanız ‘uluslararası ticaret uzmanı hintli Prof. Dr. Jagdish Bhagwati’nin ‘Globalizm Savunması’ isimli kitabını özetlemiştim. Bhagwati kitabında global şirketlerle işbirliği yapan yerel şirketleri suçluyor ve şöyle diyordu:‘ Suç çokuluslu firmalarda değil, fakir ülkelerde. Ülkelerini kötü yönetenler, kaynaklarını kötü yönetenler fakir ülkelerin hükümetleri. Çoğu zaman fakir ülkelerin haksız uygulamaları karşısında mallarını-mülklerini, haklarını korumak isteyen çok uluslu firmaların önünde fakir ülkelerin iç ve dış işlerine karışmaktan başka çare kalmıyor. Hatta çokuluslu firmalar sistemi düzeltsin diye yerel firmalar tarafından özendiriliyor. İlişkiler ortaya çıkınca da doğal olarak suçlanan çokuluslu firmalar oluyor’.Bu yazıya USİAD (Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği) Genel Sekreteri Oğuz Tolga’dan bir yanıt geldi. Tolga, yanıtının Bhagwati ile ilgili bölümünde şöyle diyor: ‘Beni mazur görürseniz Hintli prof’a hak ettiği lafı etmem gerekiyor. Evet tabii ki biz de suçluyuz. Savunmam ise beraat etmek amacıyla değil, Amerikan mahkemelerindeki savcıyla savunma avukatının anlaşıp daha az cezaya razı olmalarına dayanan bir teslimiyet.Son dönemde pek gündemde olan ilaç sanayi ile ilgili bir örnek vermek uygun olacaktır. Türkiye’de fabrika sahibi olan ilaç tekellerinin işleyişi şöyledir. Örneğin bir ilaç firmasının Türkiye’de ürettiği kan kanseri ilacının hammaddesinin toplamı 100 olsun. Bu toplam da 25 maddenin birleşmesiyle oluşsun. 25 maddenin 24 tanesi burada üretiliyor, sadece bir madde ithal ediliyor olsun. Türkiye’de üretilen 24 maddenin ilacın toplam oluşumunda % 20, ithal edilenin de % 80 ağırlığı olduğunu tahmin ediniz. İthal edilen bu maddenin gerçek maliyeti ise satış fiyatının % 5’inden fazla değildir. Böylece örneğin bir İsviçre İlaç üretim firması Türkiye’deki fabrikasına sattığı hammaddeden % 1500 kazanırken Türkiye’deki katma değer oranı devede kulak kalmaktadır. Tüm yabancı kaynaklı ilaç firmalarının Türkiye uzantıları yaz zar zor üç beş trilyon kar ederler ya da hiç etmezler.İşte globalizasyon budur, çokuluslu firmaların yerel firmaları kullanarak sistemi (!) terbiye etmeleri budur’. Sayın Oğuz Tolga, Bhagwati ‘Fakir ülkeler ticaretin önemini kavrayalı uzun yıllar olmuştur ama pazarların önünü açacak önemli kararları vermekte yavaş davranırlar. Pazarları özelleştirecekleri yerde devleti işin içine sokar yanlış yatırımlar yaparlar’ da dememiş miydi?ÇekirgelikHerşeye ve hiçbirşeye gülmeyenlere dikkat edin! Arnold H. Glasow
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!