İş rutine binince oyunculuk sıkıyor

Güncelleme Tarihi:

İş rutine binince oyunculuk sıkıyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2012 01:00

Adı, Tarkan’ın “Hüp” klibindeki öpüşme sahnesiyle duyuldu. Uzun süre konuşulan klip, neredeyse her işini gölgede bıraktı. Bir süre sonra ekranlardan elini, eteğini çekti, ortadan kayboldu. Ama şimdi açığı kapatma telaşında... “Bir Çocuk Sevdim”le yeniden dizi setlerine dönen Sinemis Candemir’le buluştuk; hem o uzun inzivanın sebebini, hem anılarda kalan klibi hem de Okan Bayülgen’le “Hüp” yüzünden yaşadığı gerilimi sorduk.

Haberin Devamı

Neden bu kadar uzun süre ekrandan uzak kaldınız? 

- En önemli neden tiyatro... Üç sezon “Bu da Benim Ailem” oyununda yer aldım. Tiyatro yaparken bir dizide rol almak çok zor olurdu. Derken Metin abi (Serezli) rahatsızlandı, oyun durdu. Ne yapsam ne etsem diye düşünürken başka bir sektöre kaydım. ınternet ve dijital mecralarda çalışmaya başladım.

Televizyon dünyasından bu kadar uzak kalınca, artık beni unutmuşlardır diye düşünmeye başlamışsınızdır herhalde...

- Yok, ben hiç öyle endişelere kapılmıyorum. Kapılsam bu kadar ara vermez, aynen devam ederdim zaten...

Peki neden o kadar farklı alanlara el attınız? Birden bire dijital aleme dalmanız ilginç...

- Evet, ilginç oldu biraz. Ama benim her zaman farklı alanlara ilgim vardır zaten. Kimya mühendisliği okurken oyuncu olmam buna iyi bir örnektir. Oyunculuk yaparken de başka işlerle uğraşmak cazip geldi.

Neden, oyunculuk sizi tatmin etmiyor muydu? Bu yüzden mi farklı işlere yönelme gereği duydunuz?

- Olabilir, belki de... Sonuçta başka işlere el atmaktan keyif alıyorum. Tiyatrodayken de oyunun rejisinde olmak çok hoşuma gidiyordu mesela... Çünkü yeni bir şey yaratıyorsun. Aynı oyunu üç sene oynamak ise farklı... ıster istemez bir süre sonra “üff sıkıldım, yine aynı şeyi mi oynayacağım” diyebiliyorsunuz. Oyunculuğu gerçekten severek yapıyorum ama ne zaman ki iş rutine biniyor, ben yeni şeyler aramaya başlıyorum. Bu yüzden de hiçbir dizide çok uzun süre oynamadım. Belki çok para hırsım olmadığı içindir.

OYUNCUNUN KOLTUKTAN HİÇBİR FARKI YOK!

Bir de reji deneyiminiz olmuş sizin...

- Evet, “Sinek Kadar Kocam Olsun Başımda Bulunsun” oyununda yardımcı yönetmenlik yaptım. Eğlenceli iş...

Başka bir oyunun rejisinde de yer almayı düşünüyor musunuz?

- şu an o kadar çok bölünemem. Zamanım yok. Hem “Bir Çocuk Sevdim” ekibine katıldım, hem bir televizyon programı başladı; haftada bir gün onu sunuyorum. Yoğunum... Baksanıza bu röportaja bile geç kaldım çekim nedeniyle... Sizi bu kadar bekletmem hiç hoş değildi. Demek ki planlamamı daha da dikkatli yapmam lazım. O yüzden şu aralar bir de oyuna konsantre olabileceğimi zannetmiyorum.

Oyunculuktan mı yoksa rejiden mi daha çok keyif aldınız?

- Ben yaratım aşamasından keyif alıyorum. Tabii ki oyunculuk keyifli ama bir şey yazılıp önünüze veriliyor, yönetmen “şurayı şöyle çekeceğim” diyor; yani dünyayı kuran hep başkaları. Oyuncu orada duruyor, ağlıyor, bakıyor... Koltuktan farklı değiliz gibi geliyor. Yaratıcılığın keyfini diğer taraf veriyor. Belki bir gün kendim oyun yazar ve onu yönetirim.

Yazmaya başladığınız bir oyun var mı?

- Yok, fakat bir oyun çevirdim. Stephen King’in “Dolores Claiborne” kitabını İngiliz bir yazar oyunlaştırmış, ben de onu Türkçe’ye çevirdim. Çevirim Edebi Kurul tarafından da onaylandı. şimdi rejisör arıyorum.

KONUK OYUNCUYUM DEMESEM ARKADAŞLARA AYIP OLUR

Gelelim diziye... “Bir Çocuk Sevdim” ekibine nasıl dahil oldunuz?

- “Konuk oyuncu olmak çok zamanını almaz, özlemişsindir” dediler. Kabul ettim.

Kaç bölüm yer alacağınız belli mi?

- O bellidir herhalde de ben bilmiyorum. Senaristler ne kadar yazarsa... Çekimler haftada iki günümü alıyor, aslında o yüzden de “konuk oyuncuyum” diyorum. Yoksa haftanın altı-yedi günü çalışan arkadaşlara ayıp olur.

Canlandırdığınız Bala karakterinden biraz söz eder misiniz?

- Bala’yı çok severek oynuyorum, çok tatlı bir karakter. Biraz da esas kızın esas oğlana aşık olup olmadığını anlamasını sağlayacak bir faktör gibi geliyor bana...

Siz önceden bu diziyi takip ediyor muydunuz?

- Yok... Diziyi biliyordum tabii ama her bölümünü izlemiyordum. Bundan sonra sıkı takipçisiyim artık...

O YAPTIĞINI OKAN’A HİÇ YAKIŞTIRAMADIM

Okan Bayülgen, programında size Tarkan’ın “Hüp” klibindeki öpüşme sahnesini sorunca neden o kadar sert tepki verdiniz? O tepki ve söyledikleriniz, klipten pişmanlık duyduğunuz şeklinde yorumlandı...

- Ben orada Okan’ın konuya yaklaşımından hoşlanmadım. Ki daha önce de programına katılmıştım, yani tanıdığı bir insanım. O programa sadece güzel kız olarak katılmadığım aşikar. Başka bir konuyu konuşmak için gitmiştim, konuştum da. Ben üzerinden 10 sene geçmiş bir işten konuşulmasından hoşlanmıyorum, bu belli bir şey... Gerek var mıydı bunu yapmasına? Bence yoktu. O yüzden de tepkimi dile getirdim. O da kendi programının reytingini düşünmek durumunda haklı olarak tabii...

Siz tepki verince ne oldu?

- O an bir sessizlik oldu. Ama Okan, baktı ki seyirci ilgi gösteriyor, aynı yerden devam etti. Benim de bir şey söylemem gerekti. “Tamam abartma”yı belki sohbet sırasında söylersiniz, fark edilmez bile ama ekranda öyle olmuyor işte...

Açık açık sorayım o halde, o klipte rol aldığınıza pişman mısınız?

- Ben bugüne kadar yaptığım her işten gurur duyuyorum. Duymasam neden hâlâ bu sektörde olayım? Her zaman işini iyi yapan da birisiyim, benim için önemli olan bu. Amerika’da yaşadım, çok iyi İngilizce konuşuyorum ama yayında yanlış bir şey söylemem normal, sonuçta Türkçe konuşurken bile dilimiz sürçebiliyor. Bununla dalga geçmek ya da saçın şöyle, kulağın kepçe gibi yorumlar yapmak çok basit kaçtı. Okan’a da yakışmadı. Magazine karşı sert bir duruşu olan adama bu işin magazinini deşmesi, konuşması yakışmadı. Bunu ona da söyledim. Sevilen, sivri dilli, akıllı, cool bir insan olarak gösteriliyor, yakışıyor mu ona? ıkimiz de belli seviyelerdeyiz, o seviyede de konuşabilirdi ama tercih etmedi. Ben de bunun üzerine “Ailem de izliyor, bu yaptığına izin vermeyeceğim” dedim.

Haberin Devamı

SÜS BİTKİSİ DEĞİLİM CEVABIMI VERİRİM

Okan Bayülgen’le yayın sonrası kuliste konuştunuz mu? Olayı tatlıya bağladınız mı?

- Yok, konuşmadık. Ben zaten programa tiyatro oyunumuzun turnesini duyurmak için katılmıştım. Duyurdum. Onun dışında da kendisine yayında cevabımı verdim... Süs bitkisi gibi duracak değildim. Sanırım kendisi böyle konuklarla pek karşılaşmıyor, benim de gülüp geçmemi bekledi. Ama gülmedim, çünkü komik değildi yaklaşımı. O da beklediği tepkiyi almayınca üzerime geldi.

Tekrar gider misiniz programına?

- Benim programlara katılmak gibi bir derdim ya da isteğim yok ki... Tiyatrodan ısrar etmeseler zaten gitmezdim de... Böyle bir proje nedeniyle gitmem gerekirse yine giderim. Cevap vermem gerekirse de yine cevabımı veririm.   

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!