İş hayatı beni erkekleştirdi

Güncelleme Tarihi:

İş hayatı beni erkekleştirdi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 04, 2005 01:38

Hakan Altun ayrılığının ardından özel hayatı hakkında konuşmama kararı alan Ebru Gündeş, bundan sonra bir erkeğin kendisini etkilemesinin çok zor olduğunu söylüyor. ‘Benim karakterimde bir kadını etkilemek her babayiğidin harcı değil. Bana kadın olduğumu hissettirmeli. Çünkü iş hayatı beni erkekleştirdi’ diyen Gündeş, aşka inancını kaybettiğini de gizlemiyor.

Çok genç yaşta bu sektörün içine girmek, bir şeylerin bilincinde olmamak, sizi kötü alışkanlıklara itti mi?

Herhalde kendimden bu kadar emin, bu kadar rahat olmamı tetikleyen şeylerden biri de budur. Ben alkolü bilmem ve içmem, çok fazla alkol alan insanı da sevmem. Onun dışında Allah’a çok şükür ne uyuşturucu gibi şeylere yakınlaştım, ne de kullanan insanlarla aynı ortamda bulundum. Beni ne kadar kumarbaz gösterseler de zamanında, aslında böyle bir tutkum da olmadı. Kumarbaz olmak birkaç kez zevk adına 1000 dolar oynamaksa, hepimiz kumarbazız... Ama sesimle kazandığımı kumar masasına yatırmam gibi bir şey söz konusu olamaz. Tek kötü alışkanlığım var, sigara. Onu da inşallah bir gün çocuğum olursa bırakacağım.

- Yalnız kalmaktan korkuyor musunuz?

Yalnız kalmak iyi bir şey değil. İnsanların insanlara, duygu alışverişine ihtiyacı var. Bu anlamda tabii ki korkuyorum. Ama yalnız kalamam diye bir şey yok. İcap ederse paşa paşa yalnız kalırım.

- Ünlü kadınların ikili ilişkilerinde çok büyük acılar yaşamadıkları düşünülü. Ama siz geçmişte şiddete bile maruz kaldınız...

Bugün itibariyle bana kimse öyle bir şey yapamaz, buna izin vermem. Geçmişte bile ne kadar küçük olsam da tepkimi verdim, boyun eğmedim.

ESTETİK YAPTIRMADIM

- Oyunculukta ne kadar güveniyorsunuz kendinize?

Ben oyunculuk yaparsam, en alasını yapabilecek kadar yetenekli olduğumu düşünüyorum.

- Estetikleriniz çok konuşuluyor. Özellikle bacak estetiği... Gerçekten böyle bir operasyon geçirdiniz mi?

Serdar Ortaç’la verdiğim Açıkhava konseri sırasında mini elbise giydiğim için atıldı bu iddialar ortaya... Bacak estetiği var mı yok mu bilmem ama benim Allah’a çok şükür bacağımda estetiğim yok. Sadece kilo aldığım için daha düzgün duruyor. Öbür türlü incecikti. Göz ve dişlerim dışında estetiğim yok, ihtiyaç da duymuyorum.

- Kendinizi güzel buluyor musunuz? Özellikle geçmişe bakıp kıyaslarsanız...

Garip gelebilir ama ilk çıktığım dönemlerdeki halimi daha güzel buluyorum. Çünkü orada çok güzel bir masumiyet var. Bilmeyen, bilmeden bakan gözler var. Evet bugün hoş ve alımlı bir kadınım ama o hallerimi de çok seviyorum bu yüzden...

- Bu sert görüntünün altındaki Ebru Gündeş nasıl biri?

Sert görünüyorum evet, ama bu giderek yumuşadı. O görüntünün altında fazlaca yumuşak bir kalp var. Keşke o yumuşak kalbime görüntümden biraz koyabilseydim, belki bu kadar yara almazdım. Sertlik sadece maskemizde...

- Sizi neler ağlatır?

Ayrılıklar beni ağlatmaz, ayrılıklara sadece sert gözlerle bakarım. Ama içim ağlar. Giden gitmesi gerektiği için gitmiştir, o yüzden gözden akan yaş boştur. Artık geçmişimi, olamayan şeyleri düşünüp ağlamayacak kadar olgunlaşmışım. Keşke ağlayabilsem, o zaman belki rahatlarım.

ZARAR VERMEYEN İLİŞKİ YOK

- Panik atak rahatsızlığınız vardı. Ne durumda şimdi, bu rahatsızlığı yenebildiniz mi?

İlk başlarda daha yoğundu, ama son yıllarda krizler azaldı. Nedenini ben de bilmiyorum. Bir gün evlenip çocuk sahibi olmaktan bile korkar hale geldim. Düşünsenize bir gün evden çıkıp kaset tanıtımına gidiyorsunuz ve ölümle yüz yüze kalıyorsunuz. Herhangi bir yerde aynı şeyi yaşama ihtimalini kabullenmek zor. Tansiyonumda oynama olsa ya da başım dönse yine aynı korkuyu yaşıyorum.

- Kendinizi anne olmaya çok yakın hissettiğiniz dönemler oldu mu?

Olmaz olur mu... Ama her şeyde bir hayır vardır, sanırım zamanım daha gelmedi.

- Bir ilişkiyi başlatmak adına ilk adımı atar mısınız?

İnsan birini beğeniyorsa belli eder. Herkesin bir yolu vardır. Bakar mısın, mesajlaşır mısın, orasını bilemem. Ama ben bakışmaya inanırım. Bakıştan hissedersiniz zaten karşı tarafın size bir elektriği var mı, yok mu. Tabii önemli olan ondan sonrası... Yıprana yıprana, tecrübe edine edine bir şekilde insanları sınamaya başlıyorsunuz. Az zarar göreyimin derdine düşüyorsunuz. Şu devirde zarar görmeden ilişki yaşamak neredeyse mümkün değil.

- İlişkilere başlarken ünlü bir kadın olmanın dezavantajlarını yaşıyor musunuz?

Kesinlikle... Siz daha birbirinizi tanıma aşamasındayken, basın sizi birlikte gibi yazıyor. O insanı tanıyıp ilişki yaşayamayacağınızı anladığınızda ise ‘Bundan bir halt olmaz’ demiş ve ayrılmış oluyorsunuz. İşte o yüzden zorluğu fazla. Normal bir insan olsanız, kimsenin ruhu duymadan ayrılırsınız.

- Bir erkek sizi hangi yönleriyle etkiler?

Benim karakterimde bir kadını etkilemek her babayiğidin harcı değil. Beklentim çok fazla. Bir kere adamlığını ispat edecek. Bunun şekli şemali onun maharetine kalmış. Adamlık çok ayrı bir meziyet. Onu taşıyabilen, ortaya koyabilen, kadınına sahip çıkan bir adam olmalı... Çok güçlü karakterdeki bir kadının karşısına zayıf karakterde bir adam koyduğunuzda olmaz. Kendimi onun yanında her anlamda güvende hissetmek isterim. Bir kere bana kadın olduğumu hissettirmeli. Çünkü şu iş hayatı beni erkekleştirdi. Para kazan, öde gibi bir durum yaşıyorum. Öyle biri çıksın ki ‘Otur bakayım sen şuraya’ diyebilsin.

REDDETTİM AMA REDDEDİLMEDİM

- Karşı tarafın kısıtlamalarını kabul eder misiniz?

Mantıklıysa eğer, kabul ederim. Seven insan sevdiğine bir takım kısıtlamalar getirir. Ama geldi bana, masaya vurdu ve ‘Sahneye çıkma’ dedi, tabii ki bu olmaz. Çünkü beni tanıdığında zaten sahnedeydim, buydum... Beni böyle kabul etmeli. ‘Dekolten biraz daha az olabilir mi, yırtmacın daha kapalı olur mu’yu kabul ederim belki...

- Hiç reddedildiniz mi?

Hiç öyle bir şeyle karşılaşmadım. Reddettim ama reddedilmedim.

- Ömer Gürsoy’la birlikte olduğunuz konuşuluyor. Mutlu musunuz?

Bir şey yaşanıyorsa ya da ileride yaşanacaksa, bu beni ilgilendirir. Özel hayatım artık bana ait...

- Erkek arkadaşınızın yaşının sizden küçük olması sorun mudur?

20 yıl fark varsa tabii ki olmaz. Onun dışında iki insan arasında 10 yaş olabilir. Erkek kendini o kadar olgunlaştırmıştır ki, o açığı kapatıyordur. Bu yüzden yaş farkı kimseyi enterese etmez. Aşığa Bağdat sorulmaz, aşk güzel şey, yaşı maşı olmaz!

- Sizi neler sakinleştirir?

Karşımdaki insan naifse, dinginse, ben de öyle olurum. Karşı taraf sakinse kavga edecek bir şey bulamıyorsunuz. İğrenç bir durum yani... Kızacaksınız ama karşıdan bir tepki gelmeyeceğini bildiğiniz için kızamıyorsunuz. O zaman zaten kendinizi frenliyorsunuz. Daha yumuşacık bir duruma geçiyorsunuz.

- 16 yaşında evlilik kararı almaya sizi iten neydi?

Büyüme çağındayken bulunduğunuz ortam ve ádetler bir şekilde sizi oraya getiriyor. Kimseye asla tavsiye etmem. Kesinlikle anne babalar çocuklarına böyle bir şey için izin vermesinler. Olgunlaşıp ayakları yere basmadan, kızlarını evlenmek zorunda bırakmasınlar.

SAKİNLEŞMEK İÇİN İLAÇ KULLANIYORUM

Ömer Durak’tan ayrıldıktan sonra psikoloğa gitmeye başladım, hálá da gidiyorum. Deli durumum yok tabii ama daha sakin ve dingin olabilmek için ilaç kullanıyorum. Bu kadar yük taşıyorsanız omuzlarınızda, bunlar olması gereken şeyler zaten.

Evliliklerimi kurtarmak için savaşamazdım

- Bir de garip bir tesadüf, her iki evliliğiniz de üç ay sürdü...

Yaşadıklarım bana ‘Kaderim bu herhalde’ dedirtti. Ama bunun rastlantı olduğuna inanmak istiyorum. Bundan sonraki evlilikte 30’u deviririz herhalde.

- Evliliklerinizi biraz mücadele ederek kurtaramaz mıydınız?

Çok zordu, olmazdı. Öyle bir savaşa girmek kesin mağlup olmaktı. 16 yaşında kaldıracağınız şeyler değildi. O yaşlar için ağır konulardı ve savaşamazdım. İkinci evliliğimde, evlendiğim insanla zaten iki yıldan fazla birlikte yaşamıştım. Ayrılığımız bir anlaşmazlık ve problem nedeniyle oldu. Ben zamanın ikimizi değiştireceğini düşündüm. Ama zaman beni çok başka bir yere, onu çok başka bir yere götürdü. Bu yüzden gitmezdi. Çaba sarfedilecek bir yanı yoktu. Geri kalanı da bende kalsın. Sular tersine akar diye denedik ama akmadı.

- İlişkilerinizde şöhretinizi kullananlar oldu mu?

Sevdiğiniz insanı alıyorsunuz, ‘Seni çok seviyorum’ diye yağlayıp ballayıp en yukarı çıkarıyorsunuz. Onu hayatınızın odak noktası haline getiriyorsunuz. Bir süre sonra bir ukalalık, bir havaya girme durumu yaşanıyor. Ya da sizin hayatınızı gasp etmeye çalışıyor. O zaman ‘Bir dakika, oraya seni ben çıkarmıştım, bak nasıl aşağı alırım’ diyerek gidiyorsunuz. Benim hiçbir zaman ‘sevgilim zengin olsun’ gibi bir düşüncem ve beklentim olmadı. Çünkü bunun duygu işi olduğuna inandım. Yaptığı işin, kariyerinin önemi yok. Karakteri güçlü olsun, bana yeter.

- Son olarak Hakan Altun’la ilgili benzer bir yorum yaptınız. Bir insanı konuşmaya bile değer bulmamayı biraz açar mısınız?

Konuşmaya değer bulmamak, yok saymak gibi bir şey. Öyle diyebiliriz. Başka da bir şey söylemem bu konuda...

AŞKA İNANCIM KALMADI

- Yaşadıklarınız, aşka inancınızı sarstı mı?

Evet... Aşk var mı yok mu, nasıl yaşanırsa ne olur ne biter, bunları sürekli ölçüp tartmaya çalışıyorum. Ama gelip bir yerde tıkanıyorum. Sürekli aşk var mı acaba, ömür boyunca sürer mi acaba diye düşünüyorum. Bir tane örneğine rastlasam, acaba ben de yakalar mıyım diyeceğim ama sanmıyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!