OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 28, 2004 00:00
Bu yıl Oscar’a en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında aday gösterilen beş kişi arasında tuhaf bir isim dikkati çekiyor: Shohreh Aghdashloo. O İran kökenli bir Amerikalı.Devrimden sonra terk ettiği ülkesinde yeni parlayan bir tiyatro ve sinema yıldızıydı. Mülteci olarak gittiği Amerika’da mesleğine sıfırdan başladı. Ve ancak 54 yaşında iyi bir filmde rol bulabildi.Shohreh Aghdashloo, Türkiye’de henüz gösterilmeyen, yazar Andre Dubus’un kitabından sinemaya uyarlanan House of Sand and Fog adlı filmdeki oyunuyla Oscar’a aday gösterildi. Meslek hayatı, doğduğu Tahran’da başlamıştı. Tahran Tiyatro Atölyesi adı verilen ve 70’lerin sonunda Bican Safari ve Abbas Nalbandiyan gibi önemli yazarların, Abbas Kiyarostami gibi büyük yönetmenlerin ilk parladıkları dönemde ülkenin entelektüel hayatında önemli bir sanat merkeziydi. Shohreh Aghdashloo, ünlü yönetmen Abbas Kiyarostami’nin ‘Rapor’ (Gozareş) adlı ilk önemli filminde oynayarak sinemaya geçti. Daha sonra tarihi filmleriyle İran sinemasında önemli bir yere sahip olan Ali Hatemi’nin Hazar Destanı’nda oynadı. Bir gün tiyatroya geldiğinde Shohreh binanın Devrim Muhafızları tarafından tahta perdelerle kapatıldığını gördü. Böyle bir rejimde yaşayamayacağını düşünerek, ülkesini terk etti ve İngiltere’ye gitti. Kendini politikaya adamaya karar vererek uluslararası ilişkiler okudu. Ancak asıl mesleğinden kopması imkansızdı. İranlı başka bir göçmen arkadaşının yazdığı bir metin üzerine tekrar tiyatroya döndü. Kendisi gibi tiyatrocu olan eşi Huşenk Tuzi ile birlikte, Farsça yazıp oynadıkları piyeslerle birçok ülkeye gittiler. Bunlardan biri olan Amerika’ya 16 yıl önce yerleştiler.Ancak İran’daki parlak yıllarını unutmaları gerekiyordu: Bırakın Amerikalı oyuncuları, sayısız milletten çok sayıda göçmen oyuncu arasından sıyrılmaları imkansızdı. Uzun yıllar boyu, daha çok İranlı Amerikalıların gittiği piyeslerde oynadılar. Arada sırada Shohreh, İranlı göçmenlerin yönettiği küçük bütçeli filmlerde rol bulabiliyordu.Bu durum, Vadim Perelman’ın, House of Sand and Fog (Kumdan ve Sisten Ev) adlı romanı sinemaya uyarlamasına kadar sürdü. Vadim Perelman da Shohreh gibi bir göçmendi, anavatanı Ukrayna’dan Kanada’ya göç etmişti. Bu onun ilk sinema filmi olacaktı. Roman, Amerika’ya kaçmış Şah’ın albaylarından birinin macerasını anlatıyordu. Eski Albay Mesud Behrani’nin en büyük arzusu, inşaatlarda çalışarak ailesini geçindirmeye çalıştığı ABD’de bir ev sahibi olmaktır. Depresyonda olduğu için gelen mektupları açmayan, bu yüzden vergisini zamanında ödemeyen Kathy Nicolo’nun evi haczedilip açık arttırmaya çıkarılınca Behrani fırsatı kaçırmayıp evi alır. Kathy Nicolo evinin elden gittiğini anlayınca İranlı aileye karşı savaş açar, hatta ırkçı bir polisi bile kendi tarafına çeker.Bu filmde Behrani rolü Ben Kingsley’ye, Kathy rolü Jennifer Connelly’ye verildikten sonra, sıra Behrani’nin karısı Nadi’yi bulmaya geldi. Önce Amerikalı oyuncular arasında bir araştırma yapıldı. Ancak yönetmen hiç kimseyi beğenmiyordu. Sonunda göçmen İranlılara bakmayı akıl ettiler. Bir gün Shohreh’in evindeki telefon çaldı.
Film teklifi olduÄŸunu anlayınca ‘Herhalde yine OrtadoÄŸulu bir terörist rolü teklif edecekler’ diye düşündü. Nadi rolünün teklif edildiÄŸini anlayınca kulaklarına inanamadı. Yönetmen Vadim Perelman, ilk görüşmede ona şöyle dedi: ‘Sen bakımlı ve güzelsin. Oysa Nadi mahvolmuÅŸ bir kadın. Makyajsız olarak gel, beni aÄŸlatmanı istiyorum.’ Shohreh evine gitti. Eski siyah bir gömlek ve pantolon buldu, sabahleyin saçını taramadı, yüzünü yıkamadı ve deneme çekimine gitti. Yönetmen başını çevirip ona bakmadı bile. ‘Bana ayrılan sandalyeye gittim, rolümün yer aldığı dört sahneyi arka arkaya oynadım. Son sahnede artık aÄŸlıyordum. Tek bir ses çıkmıyordu. Ben de bakmaya cesaret edemiyordum. Birden Vadim Perelman’ın alkışlamaya baÅŸladığını duydum. Yerinden kalktı, beni alnımdan öptü ve hoÅŸgeldin Shohreh dedi.’İşte böyle baÅŸlayan macera, Shohreh Aghdashloo’nun mülteci olarak gittiÄŸi bir ülkeye uyum saÄŸlamaya, Åžah’ın albayı olmuÅŸ bir kocanın evdeki diktatörlüğüyle baÅŸa çıkmaya ve ailesini bir arada tutmaya çalışan bir kadının dramını baÅŸarıyla canlandırdığı bir filmle sonuçlandı. Shohreh Aghdashloo’nun Oscar’a aday gösterilmesi, ülkelerinden uzakta yaÅŸayan Ä°ranlıların ÅŸu sırada en çok konuÅŸtukları olaylardan biri. Bir bölümü, Ä°ranlı avukat Åžirin Ebadi’nin Nobel barış ödülü alması gibi bunun da siyasi nedenleri olduÄŸunu düşünüyor. Ama filmi gören hiç kimse, Shohreh Aghdashloo’nun oyunculuk yeteneÄŸinden şüphe etmiyor.Â
button