Güncelleme Tarihi:
Nurcan (Akad), Hürriyet’teyken de çok kızardı, Akşam’ın başına geçince ilk işi “arka köşe güzelini” kaldırmak oldu. Ama, kaderin cilvesine bakın ki, bu sefer de – akla hayale gelmez bir şey – Cumhuriyet gazetesi arka sayfasında renkli, güzel kızlar kullanmaya başladı. Epey tartışıldı basında.
7 Nisan tarihli Millî Gazete’nin arka sayfasında da, Afyon İkbal Termal Otel’de yapılan ‘Anatolian Miss Thermal Tourism International’ (*) Güzellik Yarışması’na katılan üç güzelin resmi vardı.
Millî Gazete, AKP’yi nasıl ısıracağını bilemiyor artık, Vurdumduymaz Vekil diye arka manşet yapmışlar. Neymiş, AKP Afyon Milletvekili Reyhan Balandı Hanım, yarışmada jüri başkanı olmuş, bu da “tepkilere sebep olmuş.”
Erbakancılar’la Erdoğancılar’ın birbirini yemesi herhalde en son beni rahatsız eder. Ama işin komiği, Millî Gazete’nin yarışmaya katılan kızların fotoğraflarını “mozaikleyerek” gizlemiş olmasıydı.
Bu fotoğrafı görünce aklıma, İran’da çalışan bir arkadaşımın anlattığı geldi. Bana biraz abartılı geldi ama... olur olur!
İran’da biliyorsunuz, yerli yabancı, kadınların örtünmesi mecburî. Tabii televizyonlar, sinemalar da bu kurala uymak zorunda. Ama İran artık Taliban’ın Afganistan’ı değil. Sansürden geçen ve makaslanan yabancı filmler, televizyon dizileri de gösteriliyor İran’da. Tamam sevişme sahnelerini, çıplak görüntüleri filan makaslarsın, ama, mesela film boyunca kısa bir etek giyen, kolu bacağı açık kadını nasıl örteceksin?
Mollalar buna da çare bulmuş : Kabaca çizilmiş, siyah, uzun bir kadın elbisesi geziyormuş ekranda. Hayalet gibi. “Müteharrik çarşaf” yani. Mesela Kaçak Gelin filminde Julia Roberts kısa eteğiyle sokakta yürüyor, kara bir elbise, yahut kara bir etek onu kovalıyor, aktris yürüyor, etek “at sinaaa” gibi vırt gelip bacaklarını örtüyor...
Tabii bu tedbir, durumu kurtarmaya yarıyor, o kadar. İran gibi iyi eğitimli onca insanın yaşadığı, büyük bir memleketi dünyaya kapamak mümkün mü?
İran’da her evde çanak anten. Devlet televizyonunu niye seyretsinler, filmleri, dizileri yabancı kanallardan, Türkiye’den, Suriye’den, bu arada “büyük şeytan” Amerika’dan seyrediyorlar doğrudan.
Eee, mollalar bu kadar büyük bir günaha göz mü yumuyorlar? “Çanak anten kullanmak zinhar yasak” da... nasıl engelleyeceksin? Görmezden geleceksin, fiyakayı kurtaracaksın.
Tahran polisi havadan helikopterle “çanak anten” avına çıkıyor. Suçu sabit görülen eve anında baskın düzenleniyor. Ama, artık eskisi gibi kazma kürekle çanak antenleri parçalamıyor polis. Dekodere el koyuyor, o kadar.
Polis kapıya mı dayandı, “Memur bey pişmanım, buyur dekoderi...” Ama teslim edilen, tabii ki gerçek dekoder değil, pazardan alınmış, eski, bozuk bir alet...
Bir danışıklı dövüştür gidiyor yani İran’da.
Tersine takiye... Artık kimi kandırıyorlarsa!