Serdar DEVRİM
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 23, 2006 00:00
Fas’ın başkenti Rabat sıcak. Allah’tan okyanustan esen rüzgár var da, tahammül edebiliyor insan rutubete rağmen. Takım elbise, beyaz gömlek ama kravat yok, yanıma almayı unutmuşum. İsmi (daima) ya Hasan II ya Muhammed V olan geniş sokaklarda, açık bir dükkan arıyorum. Randevuya böyle gidilmez. Amacım Fas’ı tanımak, olan biteni anlamaya çalışmak.
Tabii tanımak dediğime bakmayın siz. "Fas, Fas, Fas" diye genelleme yapıp sorular sorarken, peçesinin arkasından sadece gözlerini seçebildiğim Emine azarlıyor beni: "Fas, Fas deyip duruyorsun. Hangi Fas’tan bahsediyorsun? Fas tekil değildir ki, çoğuldur..." Yaygın bir görüş! Prof. Halit Bercavi’nin dediği gibi burası tam bir "karşıtlıklar ülkesi". Hem zengin hem fakir; hem Batılı hem İslamcı; hem radikal hem ılımlı, hem milliyetçi hem pan-Arap... "Fas toplumu geleneklerine hastalık derecesinde bağlıdır" diyor bir gazeteci, "Alışkanlıklarına dokunursan, huysuz bir ihtiyar gibi anında tersler, isyan eder... Unutmayın, İslamcılar pusuda bekliyor!" Sahi Fas’ta İslamcılık yükseliyor iddiaları ne kadar doğru? Dayanağı Faslı kadın örgütleri ve bazı aydınlar olan iddianın sahibi Batı medyasında çıkan yazılar doğru mu gerçekten? Ya buranın Adalet ve Kalkınma Partisi ile bizdeki AKP arasındaki bağ? Öyle ya, amblemleri bile aynı. Ha ampul ha gaz lambası.
Fas’ı yönetebilmek için, yağmur olup yağmak gerek, derler. Bu yıl ilkbahar yağmurları Fas’ın yüzünü güldürmüş. Barajlar dolmuş, ovalar yeşermiş, hasat bol. Yani nüfusunun yarısı tarımdan beslenen Fas, biraz nefes almış. Ama genç Kral 6. Muhammed, ayağını gazdan kaldırmaya niyetli değil. Bizim "Özal’ın Prensleri" misali, "Kralın Mühendisleri" denilen, yaşları kırk civarında, özellikle ABD üniversitelerinde yetişmiş teknokratlarıyla zamana karşı yarışıyor. Dedik ya, "Unutmayın, İslamcılar pusuda bekliyor!"
İslamcılar dedikleri evvela meşhur Şeyh Yasin’in cemaati "El adl vel İhsan". Fas’ta laik kesim yok gibi bir şey, ama ılımlıların ve demokratların korkusu, Şeyh Yasin’in Sale Cemaati de denilen radikal hareketi. Onun için muhafazakár sağ, 2007 seçimlerinin kesin galibi gözüyle bakılan ve 2002’de "Kralın ricası üzerine" fazla aday göstermeyip muhalefette kaldığı söylenen "Hizbu’l-adl ve’t-Tenmiye" yani size daha tanıdık gelecek şekilde söylersem "Adalet ve Kalkınma Partisi"ne (yaygın Fransızca kısaltmasıyla PJD) eyvallah demeye hazırlanıyor. Fas’ın 1967’de kurulan, 1998’de PJD adını alan AKP’sinin bizdekiyle sadece adı değil amblemi de bir. Lamba ama bir gaz lambası.
MURAT YALÇINTAŞ FAS’A GELİP BİZİ İNCELEDİ
Partinin "güçlü adamı" ve Fas Parlamentosu Başkan Yardımcısı Lahsen Davudi daha elimi sıkarken aklımdan geçen suale cevap veriyor: "Evet sizinki gibi Adalet ve Kalkınma Partisi. Sizin AKP bizi model alarak kuruldu, hálá ilişkilerimiz çok iyi!"
Davudi, bugün İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı olan, aynı zamanda AKP kurucularından Murat Yalçıntaş’ın 2003 yılında Fas’a geldiğini, PJD’yi ve statülerini incelediğini anlatıyor. Yalçıntaş da zaten Fas’a sık sık gittiğini, MÜSİAD üyesi sıfatıyla yaptığı bir gezi sırasında PJD tarafından ağırlandıklarını söylüyor: "Bize partilerini tanıttılar. Sonra AKP’nin kurucusu sıfatıyla katkılarım oldu ama PJD’yi örnek almak, taklit etmek söz konusu değil. Adalet ve Kalkınma Partisi adını ve amblemini de Genel Başkan açıklayınca öğrendim. O ana kadar bilgim yoktu."
İki AKP arasında "ilişkilerin iyi gittiği" belli. PJD’nin hangi yöneticisiyle görüşseniz, ya Türkiye’de bir dostuna selam gönderiyor, ya da yakın bir tarihte Ankara’ya, İstanbul’a yaptığı seyahati anlatıyor.
Mesela PJD Kadın Kolları Başkanı ve Milletvekili Cemile Elmesalli. Türkiye’deki gelişmelerden memnun, "Türkiye iyi yolda!" diyor. "İyi yolda derken, ne demek istiyorsunuz?" diye soruyorum. "Sen bilirsin ne demek istediğimi" gibilerinden gülümsemekle yetiniyor.
ANKETLERE GÖRE OYU YÜZDE 47’YE KADAR YÜKSELDİ
Davudi ise daha global düşünüyor: "İslam bütün Müslüman ülkelerde tekrar referans haline geliyor. Fas ve Türkiye’deki AKP’den başka, Irak’ta ve Uzakdoğu’da bir ülkede de yeni AKP’ler kurulmak üzere." Muzip bir ifade beliriyor yüzünde: "Niye yarın bir AKP Enternasyonali olmasın!"
Fas’ta süregelen tartışmalar bir Türk gazetecisi için hiç de yabancı değil. Son yapılan bir ankete göre, PJD’nin oyu yüzde 47’ye varmış. Yani tek başına iktidar olacağa benzer. Davudi ise temkinli: "PJD seçimi kazanabilir ama kendini iktidarda görmüyor henüz. Kral, tıpkı 2002’de olduğu gibi, başbakanlığı seçimin galibine vermeyebilir. Kimin iktidar, kimin başbakan olacağı belli olmaz. En azından daha güçlü bir anamuhalefet oluştururuz."
Bu söz önemli. Çünkü "etiketsiz" bir başbakanın (İdris Jettu) yönetiminde Fas’ı 5 partili bir koalisyon yönetiyor: İstiklál, USFP (Halk Güçlerinin Sosyalist Birliği), PPS (İlerleme ve Sosyalizm Partisi), MP (Halk Hareketi) ve RNI (Ulusal Bağımsızlar Birliği). Beş büyük partinin iktidarda aşınması, PJD’nin ekmeğine yağ sürüyor.
Ancak, seçimlerin kesin galibi gözüyle bakılan PJD, Fas siyaseti için hálá bir muamma. Mesela İstiklál Partisi PJD’ye sempatiyle bakarken, solcuların ciddi şüpheleri var. Kadınların evlilik yaşının 15’ten 18’e çıkarılmasına muhalefet eden, müzik festivallerinin, filmlerin yasaklanmasını savunan gerici bir parti, ama bir yandan da "yolsuzluklara ve kokuşmuşluğa karşı" duruşu puan topluyor. Ancak PJD’nin iktidara geldiğinde çok daha "pragmatik" davranacağı düşünülüyor. Mesela belediye başkanlıklarını ele geçirdikleri büyük kentlerde içkili lokantalara dokunmayışları, liberal bir ekonomi politika yürütmeleri bu görüşü destekliyor.
FAS KRALLIĞI
Resmi adı: El-Memleketü’l Magribiye
Yüzölçümü: 458.730 km²
Başkent: Rabat
Büyükşehirler: Casablanca, Marakeş, Tanca, Fez, Ucda, Meknes
Nüfus: 31.4 milyon
Konuşulan diller: Arapça (resmi dil, yüzde 75), Berberice (yüzde 25), Fransızca, İspanyolca
Yönetim şekli: Meşruti krallık
Rejim: Çoğulcu demokrasi
Para birimi: Dirhem (1 USD yaklaşık 8,5 dirhem)
HAMAS-AKP ARASI
Gazeteci İdris Ksikes, PJD’yi AKP’yle kıyaslayarak tarif ediyor: "Jeostratejik hesaplar ve ekonomik pragmatizm adına İsrail’le bile ittifaktan kaçınmayan Recep Tayyip Erdoğan’la, bugün Filistin’de iktidarda olan HAMAS direniş örgütü arasında bir orta yol tutturmak istiyor." PJD’nin programına bakıldığında ise resmen şeriatçı. "Devletin İslami karakteri, her türlü parti programı ve politikasının referans olarak İslam’ı almasını emreder" diyorlar. Partinin öncelikleri arasında, birinci sırada şeriat var. Muhammed Tozi de "Faslılar, Türkiye’deki gelişmeleri dikkatle izliyorlar" diyor. "İsrail ile ilişkileriniz, AB’ye girme mücadeleniz, İslamcılığa bakışınız, hatta Kürt meselesinde PJD’nin Türkiye’ye özel ilgisi var. Hem AKP ile çok yakınlar, hem de Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’de kabul edilmiş, iktidara gelmiş olması PJD için bir referans oluşturuyor." Özetle, PJD, Kral’a ve ’derin Fas’a, "Bakın Türkiye gibi laik bir ülkede bile İslamcı AKP iktidarı sorun yaratmadı" diye mesaj veriyor.
Hicap İslam’ı aştı, İslam’ın çerçevesi dışına çıktı tuhaf olan, bir ’modernlik’ işareti olarak gösterilmesi
Fas’ta yayımlanan L’Economiste dergisinin yaptığı kıyamet koparan bir anket var elimde. 16-29 yaş grubu Fas gençliğine sormuşlar: "Hicap hakkında ne düşünüyorsunuz?" Yüzde 57’si, örtme veya örtünme taraftarı. Ayrıca her iki delikanlıdan biri, müstakbel nişanlısının "muhtecibe" yani başı örtülü olmasını istiyor. Bu sonuç Fas’ta büyük ses getirdi, diyor dergi çünkü hicap, giyim kuşam tercihinden öte farklı bir anlam taşıyor... Bu "hicap tartışması" size tanıdık geldi mi?
Gördüğüm kadarıyla, Fas’ta kamusal alanda çalışan kadınların hemen tamamının en azından başı örtülü. Ülkedeki sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle görüşüyorum bu konuyu. Mesela AIDS’le Mücadele Derneği Başkanı Prof. Hakime Himmiş endişeli, "Kapalı kadın sayısı hızla artıyor" diyor: "1986’ya kadar fakültelerde hicaplı kız öğrenci yoktu. Şimdi neredeyse tamamı öyle."
Femmes du Maroc adlı kadın dergisinin yönetmeni Ayşe Sahri ise gülüyor sorum üzerine: "Faslı kadınlar hiç açılmadı ki zaten! Ama devletin veya hükümetin bir baskısı söz konusu değil. Dünyanın bütün Müslüman toplumlarında kapanmak yönünde bir eğilim var. Fas’ta bu gelişmenin adına ’kamusal alan korkusu’ diyebiliriz. Kamusal alan asırlardır kadınlara kapalıydı, şimdi Faslı kadın, kendini koruma refleksi gösteriyor, sokakta, işyerinde ’namuslu’ görünmek, tacize, tecavüze uğramamak için örtünüyor. Bu tavrı ’erkek-maço toplumun kurallarını kabullenmek’ diye açıklayabiliriz."
Sokaktaki kadınlarla konuşmak hiç kolay değil. Casa-L’Oisis Garı’nda çalışan, sıkma başlı, mavi üniformalı, terlikli temizlik işçisi Halime altın dişlerini göstererek biraz fettan, biraz utangaç kıkırdıyor: "Başımı örttüğüm için kuaför parasından kurtuluyorum en azından!"
Muhammed Tozi’nin bu konudaki açıklaması ise şöyle: "Yakın bir tarihe kadar, kamusal alanda yer edinmek için ’açık olmak’ gerekirdi. Bugün tam tersi... Din, örtünme sebeplerinden sadece biri. Genelde kadınlar örtünerek korunmaya çalışıyor. İslam ile hicap arasında kesin bir bağ var, ama gerçek bundan daha karmaşık. Asıl tuhaf olan, bunun bir ’modernlik’ işareti olarak gösterilmesi ve savunulması. Yani hicap İslam’ı aştı, İslam’ın çerçevesi dışına çıktı..."
"Kadını güvenli bir yere koymak ve namusunu ölçmek için örtmek" diyor konuştuğum bir erkek öğrenci... Modern dünyayı hicap ile örtmeye çalışmak, Batı’dan gelen aşırılıklara karşı bir korunma refleksi, diyenler var. Bu yüzden genç kızlar örtülerini "HİCAP NAMUSUMUZ" diye savunuyorlar... 27 yaşındaki Hüda ise "özgürlüklere aykırı" diye örtünmediğini söylüyor ve ekliyor: "Örtülüyken iyi bir iş bulmak da zor oluyor. Bazı şirketler hicaplı kadınları, imajlarını bozar diye işe almıyor."
Pekiiii... Fas’ın AKP’si bu konuda ne düşünüyor?
PJD’nin (türbanlı) Kadın Kolları Başkanı ve milletvekili Cemile Elmesalli "Fas’ta kadınlar örtünmek veya açılmak konusunda tamamen özgür" diye karşısındaki Türk gazeteciye dokunduruyor. Partinin güçlü adamı, pragmatik Lahsen Davudi ise omuz silkiyor: "Fas’ta çok önemli sorunlarımız var. Türban tartışması sadece bir oyalamacadan ibaret"!
MUHAMMED TOZİ (Politolog)
İslam’ın öne çıkışı reel olmaktan çok görsel
İslam’ın yükselmesi mi? Yükselmekten ne anlıyorsun, bilmiyorum. Bir Türk gazeteci gözüyle belki, çünkü Türkiye laik bir ülke. Fas anayasasına göre devletin dini İslam, Kral ’mü’minlerin emiri’ yani bizim referansımız zaten İslam. Ama dinin görünürlüğü artıyor, bu doğru. İslam’ın öne çıkışı reel olmaktan çok görsel!