İnternetteki en snob topluluk FACEBOOK

Güncelleme Tarihi:

İnternetteki en snob topluluk FACEBOOK
Oluşturulma Tarihi: Eylül 02, 2007 00:00

The Facebook, kelime kelime çevirirsek yüz rehberi anlamına geliyor. Ruhuna inelim dersek, başka. Şu anda internette en hızlı büyüyen sosyal ağ. Arkadaşlarınızla buluşmanızı ve iletişim kurmanızı sağlayan bir gereç olarak tanımlıyor kendini. 2004’te Harvard’lı Mark Zuckerberg ve oda arkadaşları tarafından Harvard kampusunda yaşayan öğrencilerin birbirleriyle haberleşmelerini kolaylaştırmak için kuruldu.

Haberin Devamı

Daha sonra diğer okullara, 2006’da da bütün dünyada bir e-posta adresine sahip herkese yayıldı. Şu anda 31 milyon üyesi var, günde ortalama 150 bin kişi daha ekleniyor. Ana sayfası günde 48 milyar kez ziyaret ediliyor, dünyanın trafiği en yoğun altıncı web sitesi. Facebook’u diğer sosyal ağlardan ayıran en önemli özellik, üyelerin gerçek hayattaki kimliklerini kullanmaları. Yani burada çok güzelmiş, ya da çok zenginmiş gibi yapamıyorsunuz. Neyseniz osunuz, zaten arkadaş listenizde de gerçekten tanıdığınız kişiler oluyor. Site size yeni arkadaşlar vaat etmiyor, gerçek dünyada tanıdığınız kişilerle buluşmanıza hizmet ediyor. Belki de başlangıç noktası Harvard olduğu ve üniversite kampuslarından yayıldığı için son derece snob ve seçkinci. Ben de iki aydır, 18-35 yaş arası gençlerin günde en az 20’şer dakikadan iki kez ziyaret ettiği bu sosyal ağın bir parçasıyım, nasıl bir yer, anlatayım.

Oldum olası hazzetmem internetteki sosyal topluluklardan. Bir anda kendinizi, "Gecelerin Fatihi" takma adlı, hiç tanımadığınız ve "Napıyon bakayum? Tanış olalım mı, sohbet yapalım mı?!" şeklinde sorular soran bir tipi savuştururken bulursunuz. Ertesi gün bilgisayarınız hack’lenir, sizin e-postanızdan olmadık insanlara pornografik fotoğraflar atılır, sıkıntılar yaşarsınız.

Bütün bu deneyimlerime dayanarak Facebook’a bir tereddütler bulutu içinde üye oldum. Son derece sade hazırlanmış, orasından burasından reklamlar veya resimler fırlamayan, lacivert beyaz ana sayfasına bilgilerimi yazdım. Aslında sahte bir e-posta adresi alıp, bu bölüme Deniz Akkaya olduğunuzu yazabilirsiniz elbette. Ama kimi kandırıyorsunuz? Facebook’un bünyesi sizi doğal seleksiyon yöntemiyle bir-iki günde ortadan kaldırır. Çünkü burada kimse sizinle, siz arkadaş olmak istediniz diye arkadaşlık etmiyor. Sizi ya da sizi tanıyan birini tanıyor olmalılar. Aksi takdirde isteğiniz geri çevriliyor. Zaten kendiniz olmadığınızda acayip sıkılabilirsiniz çünkü Facebook’un üyelerine sunduğu özellikler ancak gerçek arkadaşlarınızla paylaştığınızda eğlenceli.

OLDUĞUNDAN FARKLI GÖRÜNME

Doğum tarihimi, çalıştığım yeri, adresimi, politik duruşumu, evli ya da bir ilişki içinde olup olmadığımı soran bütün sorulara doğru cevaplar verdim. En favori müzisyenler, kitaplar ve filmler bölümünde daha akıllı ve entelektüel biri gibi görünmeye çalışabilirsiniz. Ama ben yapmadım çünkü oraya "Philip Glass dinliyorum ve Joseph Stiglitz’in Küreselleşme: Büyük Hayal Kırıklığı kitabını okuyorum" yazsam, cin gibi zeki arkadaşlarım "Hı hı tabii!" yapıp, bir hafta dalga geçerdi. Facebook kim olduğunuzla fazla oynamanıza izin vermeyen bir sosyal topluluk. Aşırı performanslardan ve rahmetli Oğuz Aral’ın dediği gibi "gereksiz taramalardan" kaçınmak gerek.

YETERİNCE ARKADAŞIM YOK MU!

İkinci ve en temel safha arkadaşlara ulaşmak. Bunun için ya onların e-posta adreslerini giriyorsunuz ya da lise, üniversite, spor kulübü ya da şehir isimlerinden bağlı oldukları ağı buluyorsunuz. Ben önce lise, sonra Londra’daki ve New York’taki arkadaşlarımı buldum. Bu arada bir arkadaşınızın listesinden, hiç alakasız başka birini, onunkinden yine başkasını bulabiliyorsunuz. Dünyanın aslında ne kadar küçük ve insanların nasıl da birbirine bağlı olduğunu net bir şekilde gösteriyor.

Listem pek kalabalık olmadı. Bizim lisenin en faal ve sosyal insanı Engin’e bakıyorum, "Allah kahretsin, listesinde 1000 arkadaşı var, bense henüz 50’lerdeyim!" Facebook insanda yeterince arkadaşım yok mu, yalnız mı öleceğim şeklinde kompleksler yaratıyor, haberiniz olsun. Facebook’u olmayan arkadaşlarımdan acilen üye olmalarını ve durumu toparlamam için listemde kalabalık yapmalarını rica ettim. Ciddiye alan olmadı.

Haberin Devamı

KİM SIKILIYOR KİM BABA OLDU?

Facebook’un en güzel yanı, arkadaşlarınızın tatil fotoğraflarını, çizimlerini görebiliyor, halet-i ruhiyesini, neler yaptıklarını, kimle arkadaş olduklarını, hangi oyunları oynadıklarını, hangi gruba üye olduklarını kılınızı kıpırdatmadan öğrenebiliyorsunuz. Herkesin hislerini bir cümleyle anlattığı status diye bir bölüm var, sayfanızı açtığınızda, isimlerin hemen yanında karşınıza çıkıyor. Mesela Hazal çok sıkılıyor, Yasemin’in canı çikolata çekiyor, Ömer çok çalışıyormuş. Özgür bir toplantı için Riyad’a gitmiş ve oley! Serdar baba olmuş! Facebook olmasa gerçekten bunları bilmeme imkan yoktu. Çünkü bir çoğuyla aynı şehirde bile yaşamıyoruz, telefonda konuşmuyoruz.

SEVDİĞİMİZ FİLMLERİ KIYASLADIK

Facebook’ta tavla, poker, sudoku, amiral battı gibi bir sürü oyun da oynanabiliyor. En sevdiğiniz filmleri ya da içkileri karşılaştırabiliyorsunuz. Anlaşıldı ki bu konularda Çiğdem’le uyuşmuyoruz. Arkadaşlarınız hakkında ne düşündüğünüzü de tamlama oyunuyla anlatıyorsunuz. Mesela Batu için "bir melektir" demiştim, o ise benim için "inatçı keçi" demiş. Bir süre onunla görüşmeyeceğim.

Geçen mayısta Facebook yaratıcıları yeni bir uygulama başlattı. Artık başka şirketlerdeki bilgisayar programcıları da Facebook üyeleri için bu tür oyunlar yaratabilecek, bu oyunlara reklam da alabilecekler. Şimdilik Facebook bunlardan elde edilen gelirden pay bile alamayacak.

Biz o saatte uyanamayız dediler 1.6 milyar doları reddettiler

Facebook’un Harvard’lı yaratıcılarının işler büyüdükten sonra kurduğu Accel adlı şirket, şu anda Silikon Vadisi’nin en trendy ve en cool şirketi. Çünkü başta fikir babası Mark Zuckerberg olmak üzere 20’li yaşlardaki ekibin hiç kimseye müdanaası yok. Örneğin Microsoft’un siteye reklam vermek için görüşme teklifini "Biz o saatte uyanamayız" diye, Yahoo’nun "Facebook’u 1.6 milyar dolara satın almak istiyoruz" teklifini ise bağımsız kalacağız, başka bir sitenin çatısı altına girmeyeceğiz diye reddettiler. Yakınlarda Facebook’u halka arz etmek gibi bir niyetleri olmadığını da sık sık söylüyorlar. Sitenin şu anda tahmini değeri 2 milyar dolar (2,6 milyar YTL).

FACEBOOK’UN ÖZEL DİLİ

Her sosyal kulüpteki gibi Facebook’ta da özel bir dil var. Bir arkadaşınızın "duvarına" yorumlar yazabiliyorsunuz, onu ziyaret eden diğerleri bunu okuyabiliyor. Bir arkadaşınızı "dürtebiliyorsunuz", bu, bazen "naber?" bazen "iyi misin?" bazen "orada mısın?" demek. "Nabız ölçmek" denen şey de Facebook üyelerinin bu aralar en sevdiği kitabı ya da filmi öğrenmek için yapılıyor.

BAŞKANLIK YARIŞINDA FACEBOOK KRİZİ

Eski New York Belediye Başkanı ve ABD’nin Cumhuriyetçi Başkan adayı Rudolph Giuliani’nin başına pek de hoş olmayan bir olay geldi. 17 yaşındaki kızı Caroline, Facebook’taki profilinde politik görüşünü liberal, desteklediği kişiyi ise Barack Obama olarak yazmıştı. Bunu fark eden Obama’cılar hemen durumu basına sızdırdı ve kızcağız Facebook’unu değiştirmek zorunda kaldı. Baba Giuliani ise "Çocuklarım hakkında konuşmak istemiyorum" demekle yetindi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!