Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2004 00:00
Güzin abla ben sana bir akıl danışmak istiyorum. 19 yaşında bir genç kızım, bundan 2 yıl önce internette tanıştığım birisiyle sürekli mail’leştim.Bir yıl boyunca gerek internet aracılığıyla, gerekse telefon aracılığıyla olsun görüştük ama normal bir arkadaş olarak. O benimle her şeyini paylaştı, ben de onunla. Bu arada ikimiz de birbirimize resim yollamıştık. Ben de, o da Antalya’da olmamıza rağmen ve kendisi benimle çok görüşmeyi istediği halde, nedense bir türlü o güveni kendimde bulup, onunla yüz yüze gelemedim. Yolladığı resimde çok yakışıklı olduğunu görünce, o güveni duyamadım. Bir yıl böyle devam etti. Ben başka bir şehre yerleştim ama biz yine bu şekilde görüşmeye devam ettik. Bu arada kendisi askere gitti. O askerdeyken, nasıl olduysa, bilmiyorum ama bu güzel arkadaşlık, bu dostluk, sevgiye dönüştü. Belki bu pek akıl kárı bir şey değil; bunun ben de farkındayım ama nedense bir türlü bir nokta koyamıyorum. Askerliğinin bitmesine 3 ay kaldı. Allah kısmet ederse 3 ay sonra iki yıldan beri süren sanal aşkımla kavuşacağız ve anladığım kadarıyla onun niyeti ciddi. Sizce onu beklemekle ve güvenmekle doğru mu yapıyorum? Fikirlerinize çok ihtiyacım var. RUMUZ: SANAL AŞKSevgili kızım, doğrusunu istersen internet aşklarına pek fazla güvenmem ben. Ama böyle 2 yıldır sürdüğüne göre ve arkadaşlıktan aşka dönüştüğüne göre, bu defa ciddiye benziyor. Demek ki samimi ve dürüst bir gençmiş. Her zaman söylediğim gibi erkeklerin en zayıf ve ilgiye, sevgiye ihtiyaçları olan dönem askerlik dönemidir. Bu dönemde, eğer onun kalbini kazanmayı başardınsa, bu belki de ömür boyu sürebilir. Tabii birbirinizi gördüğünüz zaman, yüz yüze görüştüğünüzde, bu büyünün bozulmamasını temenni ederim. Sen her ne kadar, onun yakışıklı biri olduğunu düşünüp, kendine güven duymama eğilimindeysen de, hiç belli olmaz, belki sen onu karşında görünce, beğenmeyebilirsin. Bir hareketi, bir mimiği,
yemek yerken bir davranışı bazen insanı iteleyebilir. Tabii aynı şey onun için de söz konusu. Ama eğer her ikiniz de, karşılaştıktan sonra, aynı duyguları paylaşır, aynı içtenlikle birbirinize yakınlaşırsanız, bu beraberlik rahatlıkla yıllarca sürebilir. Tabii gönlünüzde evlilik varsa ve her şey yolundaysa, neden olmasın?Bankacı hanımın yasak aşkı Güzin ablacım, ben 35 yaşında, evli ve iki çocuk annesiyim. Bir bankada kambiyo bölümünde çalışmaktayım. Yaklaşık iki yıldır evli ve bir çocuk babası bir beyle yasak aşk yaşıyorum. Birbirimizi çok seviyoruz ama bundan eşlerimizin haberi yok. Üstelik zaman zaman eşlerimizle beraber dostça aynı ortamlarda bulunuyoruz. Onsuz da olmuyor, yapamıyorum. Eşimden de kopamıyorum. Bir yanda sevdiğim erkek, diğer yanda iki çocuğum ve hayat arkadaşım. İkisinden de vazgeçemiyorum.RUMUZ: ROSEAma mutlaka bir karar vermek zorundasın, kızım. Sen de bu ilişkinin böyle sürmeyeceğinin farkındasın elbette. Er ya da geç, bu yasak ilişki açığa çıkar. Hele her ikinizin de evli olması çok ciddi bir olay yaratabilir. Sevdiğin genç adam boşanıp seninle evlenmeyi düşünüyor mu? Ya da sen boşanmaya hazır mısın? Diyelim ki, ikiniz de boşandınız, evlenmeye hazır duruma geldiniz. Çocuklar ne olacak? Sevdiğin erkek, senin çocuklarını bağrına basmayı düşünüyor mu? Sen onun çocuğuna annelik yapabilecek misin? Sonuçta bu beraberlik sürse de, çok büyük sorunlara hazır olun. Severek evlendim ama mutsuzumGüzin abla, her gün köşenizi okumadan duramam. 16 senelik evliyim, iki çocuğum var. Severek evlendim ama ne yazık ki, artık bu sevgi bitti. Oysa ne büyük umutlarla ve hayallerle bu yuvayı kurmuştum ama, umduğumu bulamadım. Şimdi mutsuz bir evliliği sürüklüyorum. Bana bir yol göster, bir ışık yolu... Ne olursun, ne yapacağımı şaşırmış durumdayım. Yaşayan ölüye döndüm. Hayattan hiç zevk alamıyorum. İki çocuğum da olmasa inan yaşamaya gerek duymayacağım. Herkese verdiğin teselli sözlerine o kadar ihtiyacım var ki! Beni cevapsız bırakma... RUMUZ: UFUKTA BİR UMUTKeşke biraz ayrıntı verseydin. Keşke evliliğini bitiren nedenlerden söz etseydin, özellikle yeni evli okurlarıma çok ciddi bir örnek oluştururdun. Çünkü kadın olsun, erkek olsun, evleninceye kadar birbirlerine en süslü, en kibar, en içten yüzlerini gösterirler. Nedense evlendikten sonra, artık her iki taraf da bu özeni göstermez. Kendilerini salıverirler. Erkek kabalaşır, eşine tatlı bir söz söylemeye, iltifat etmeye nedense üşenir. Kadın eskisi gibi süslenmek, bakımlı olmak ihtiyacı duymaz. Kocasına ters davranır, ona sıcak bir yaklaşımdan kaçınır. Cinselliği bir görev gibi kabul eder, eşini sıklıkla reddeder. Sonuçta her iki taraf da o güzel sevginin uçup gittiğini fark ettiklerinde iş işten geçmiş olur. Mutsuz bir evliliği sürüklemek gerçekten çok zor ama, sonuçta bu ne yazık ki, binlerce, milyonlarca çiftin sorunu bu. Eşini karşına alıp, konuşamaz mısın, yine de bir şeyleri kurtarmayı deneyemez misin?
button