OluÅŸturulma Tarihi: Mart 29, 2000 00:00
İNSANLIK TARİHİNİN ÇÖZÜMLENEMEYEN SORUNU:ŞİŞMANLIK (II) İkinci bölümde şişman olmaktan pişmanlık duyanlara yardımcı olmaya çalışacağız. Obezitenin tedavisi ve bu konudaki yeniliklerden bahsederek konuyu tamamlamak istiyoruz…Dünyanın obezite konusundaki en ünlü araştırma kuruluşlarının ortak raporu her 3 yılda bir olduğu gibi Amerikan Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırmaları III adı altında geçen yıl yayınlandı. Buna göre tedavi ilkeleri olarak şişman hastalara ilk basamakta önerilen fizik aktiviteyi günde en az 30 dakikaya çıkarmak ve diyetteki yağ miktarını olabildiğince azaltmak. Bu basit düzenlemeyle ilk planda vücut ağırlığının %10'unu 6 ay içinde kaybetmek gerekiyor. Eğer bu sonuca varılamaz ise durum kötü. Bu kez ilaç tedavisine başlamak zorunluluğu ortaya çıkıyor. İlaç tedavisi temel olarak vücut kitle indeksi 30 ve üzeri olan ve herhangi bir risk faktörü taşımayanlarda denenebiliyor. Yine başarısızlık ile karşılaşılırsa ve indeks 40 ve üzerine çıktıysa cerrahi yöntemler öneriliyor. Zayıflamak isteyen kişilerde işe eğitimle başlamak en mantıklı yol. Kişinin
yemek yeme davranışı düzeltilmeli, alışkanlıkları değiştirilmeli, disipline edilmeli, cesaretlendirilmeli ve inandırılmalı. Sonra bir uzman eşliğinde diyet düzenlenmeli. Tüm bu programa şüphesiz ki egzersiz de eşlik etmeli. Düzenli egzersiz, enerji tüketimini artırarak kilo kaybına katkıda bulunmasının yanında, kan basıncını düşürücü, kan yağlarını düzenleyici, kalp ve damar işlevlerini düzeltici, kondisyon artırıcı etkileri yönünden ve kişiye zindelik ve moral kazandırması açısından çok önemlidir. Egzersiz günde en az 30-45 dakika, haftada en az 4 gün yapılmalıdır.Doktor kontrolünde zayıflamak teorik olarak en geçerli yöntem gibi görünse de finansman bazında durum hiç de iç açıcı değil. Muayene ücretleri ülkemizde 30-40 milyon T.L. den başlıyor. İlk muayenede diyetisyenle birlikte bir
diyet listesi oluÅŸturuluyor. Bunun için de ek 25 milyon T.L. ödemek gerekiyor. KiÅŸi kontrollerin her biri için ayrı ödeme yapıyor. Sonuçta bedel bir kür için en az 250 milyon lirayı buluyor. Zayıflamadaki baÅŸarınız sizi doktorunuz ikna etse bile baÅŸkalarının gözünde 'kral hala ÅŸiÅŸman' paradoksunu oluÅŸturabilir, dikkatli olun. Zayıflama ilaçları ise hiç bir zaman popülerliÄŸini yitirmiyor. Ä°laçlar çeÅŸitli olsa da dayandıkları prensipler benzer. En sık kullanılanlar temelde iÅŸtah baskılama amacını taşıyor. Beyinde iÅŸtahı oluÅŸturan serotonin ve noradrenalin adlı maddelerin blokajı yoluyla kendinizi aç hissetmeniz önleniyor. Ancak bu grup ilaçlar yan etkileri nedeniyle artık pek tercih edilmiyor.Günümüzün en popüler ilacı şüphesiz Xenical. Barsaklardan yaÄŸ emilimini saÄŸlayan bir maddeyi kilitleyerek etkili oluyor. Amerika'da Nisan 1999 da onay alan ilaç bir anda dünyaya yayıldı. Halen 17 ülkede izin alınmış durumda ve yaklaşık 10 milyon insanda denenmiÅŸ. Ä°lk sonuçlar yüz güldürücü. Vücudun yaÄŸ emilimini üçte bir oranında azaltıyor. Kan yaÄŸları normale iniyor. Yan etkileri önemsiz. Nadiren ishal, safra kesesi bozuklukları ve yaÄŸda emilen vitamin eksikliklerine yol açtığı gösterilmiÅŸ. Uzun dönem sonuçları henüz bilinmiyor. Ä°lk uygulamalarda kadınlarda göğüs kanserine yol açtığı iddiası sonradan yalanlanmış olsa da mide bulandırdı şüphesiz. Türkiye de kutusu yaklaşık 50 milyon TL 1 kutusunda 84 tablet var. Günde 3 kez bir tablet kullanılıyor. Çözüme bir türlü ulaşılamayan ve tedavinin mutlak gerekli olduÄŸu durumlarda (yani vücut kitle indeksi 40 ve üstünde ise) cerrahi tedavi uygulanıyor. Prensip midenin ameliyatla küçültülmesi. Ameliyat sonrası da çok zahmetli. KiÅŸi 6 hafta sıvı gıda ile besleniyor. Genellikle amaçlanan kilo fazlalığının %60 kadarını ilk bir yılda verdirmek. 50 yaÅŸ üzerine uygulanamıyor. Tedavinin en dikkatli olunması gereken fazı ise verilen kiloların geri alınmaması maalesef. Ancak bu hiç de kolay bir iÅŸ deÄŸil. 1000 kiÅŸi üzerinde 6 yıl boyunca yapılan çalışmanın sonuçları geçen ay yayınlandı. Ãœzücü olan bulgu kilo verenlerin yalnızca %5 inin geri almadığı. ÅžiÅŸmanlık bilimsel açıdan en çok araÅŸtırmanın yapıldığı konuların başında geliyor. Son 25 yıl içinde 50.000 tıbbi makale yayınlanmış durumda. Tüm olay obezitenin nedenini bulmak. Yani tek bir nedeni olsa çözüm o kadar kolay olacak ki. Bir kaç yıl önce bir virüsün (Ad-36) ÅŸiÅŸmanlığa yol açtığı söylendi. Hatta ÅŸiÅŸmanların %15 inde bu virüs saptandı. Ancak sonraki araÅŸtırmalar bu virüsün neden deÄŸil sonuç olduÄŸunu ortaya koydu. Çalışmalar sürüyor. 1994 yılında Rockefeller Enstitüsü ÅŸiÅŸmanlığı yaratan geni saptadı. Leptin geninin vücudun beslenme ve enerji dengesini yönettiÄŸi iddia edildi. Ä°laç ÅŸirketlerinden biri bu genin lisansı için 90 milyon dolar harcadı. Ä°leri aÅŸamada insanda aşırı kalorilerin yaÄŸ olarak depolanması veya yakılması kararını veren gen (uncoupling protein homologue) keÅŸfedildi. Artık günümüzde tüm dikkat ÅŸiÅŸmanlığın bu genlerin kontrol edilmesiyle çözülmesine yöneldi. Öyle ki leptin maddesi anne sütünde bile tespit edildi. Annenin vücudundaki yaÄŸ miktarıyla ilgili olarak bebeÄŸe geçtiÄŸine inanılıyor. Yani ÅŸiÅŸmansanız annenizi biraz suçlayabilirsiniz herhalde. ÅžiÅŸmanlık belasının yakın bir gelecekte genetik bilimi tarafından sona erdirileceÄŸine herkes artık inanmaya baÅŸladı. Az daha dayanın… Ãœlkemizin neredeyse yarısını ilgilendiren obezite hakkında ne yazsak az. Tüm bilim dünyası uÄŸraÅŸa dursun, yine de ÅŸiÅŸmanlıktan muzdarip kiÅŸilerin dertlerine derman olmak kolay deÄŸil. Ama doktorlardan istenen de biraz haksızlık. Herkes çok kısa sürede, çok fazla miktarda ve olabilecek en az zahmetle kilo vermek istiyor. Bence bu durumda sizden dileÄŸinizi soracak cinin ÅŸiÅŸeden çıkmasını beklemekten baÅŸka çareniz yok. Dilek hakkınız birden fazla olursa benim için de bir iyilik düşünürsünüz herhalde…SaÄŸlıklı haftalar…Serdar GÃœNAYDIN - 29 Mart 2000, ÇarÅŸamba Â
button