Gözde YILMAZ
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 2005 00:59
Biri Hülya Koçyiğit’in torunu, diğeri Etiler Şamdan’ın sahibi Mehmet Tuna’nın kızı.. Herkes şimdiye kadar onları böyle andı, ama artık durum farklı...
Özel baskılı tişörtler satarak AIDS’le Savaşım Derneği’ne destek olmaya başlayan Neslişah Alkoçlar ve Melda Tuna, bunu ‘göz önünde olma çabası’ diye algılayanlara ‘İnsanlar sahilde güneşlenirken, biz yardım topluyorduk’ diye karşılık veriyor.
Biraz kendinizden bahseder misiniz? Neslişah Alkoçlar: İngiltere’de Millfield Lisesi’ni bitirdim. Dört senedir orada tek başıma yaşıyorum. Hayalim ekonomi okumak... Bunun için kasım ayında bir sınava gireceğim.
Melda Tuna: Fransız Pierre Loti Lisesi’nden mezun oldum ve ÖSS sınavına girmeden direkt Fransa’ya gittim. Şimdi Paris Descartes Üniversitesi’nin tıbbi biyoloji bölümünde okuyorum. Bu yaz 1 buçuk ay Çapa’da Prof. Dr. Selim Badur’un yanında staj yaptım. Kendisi aynı zamanda AIDS’le Savaşım Derneği’nin başkanı...
PROJE BİR HEDİYEYLE BAŞLADI
-
Sen de bundan etkilendin ve bir şekilde derneğe katkıda bulunmak istedin.
M.T: Evet. Lara Kamhi’ye doğum günü hediyesi olarak bir tişört alıp, üzerine ‘A star is born’ yazdırdım. Herkes hediyemi çok beğendi ve sipariş verdi. Zaten bir yardım kurumuna destek vermek istiyordum. Selim Badur’a da katkıda bulunabilmek için bunun AIDS Savaşım Derneği olmasına karar verdim.
-
Neslişah, sen nasıl başladın bu işe?
N.A: Ailem tarafından iyi şekilde yetiştirilmeye çalışıyorum. Belki de bu yüzden toplumsal olaylara çok duyarlıyım. Melda’nın böyle bir işe giriştiğini öğrenince hemen yardım etmek istediğimi söyledim ve birlikte çalışmaya başladık.
-
İstediğiniz kadar ilgi gördü mü tişörtler?
M.T: Kesinlikle... İnsanlar bu konuda çok duyarlı. Hatta bazen ‘Tişört almayalım, biz sadece bağış yapalım’ diyenler bile oluyor.
-
Nasıl ulaşıyorlar peki size? Sadece yakın çevrenize satıyorsunuz anladığım kadarıyla..
M.T: Şu an sadece yakın çevremizden gelen siparişleri değerlendiriyorum. Ama bazen alakasız insanlardan bile telefonlar alıyorum. Bundan sonra ‘
aids@aids.org.tr ’ mail adresinden gelen siparişleri de değerlendireceğim.
SOYADLARIMIZ BİZİM İÇİN AVANTAJ
-
Soyadınızın avantajları neler?
M.T: Babamın çok sevilen bir isim olması, çok yarar sağlıyor. Bana ve yaptığım işe daha ilgili yaklaşıyorlar.
N.A: Evet, daha ilgili davranıyorlar. Adam yerine koyuyorlar.
-
Bu yardım amaçlı girişiminizi farklı değerlendirenler, hatta ‘Göz önünde olmaya çalışıyorlar’ diyenler oldu...
N.A: Evet, ‘Dünyayı siz mi kurtaracaksınız’ diye soran bile var. Komik... Biz elimizden geleni yapalım, gerisi halkın takdirine kalmış.
M.T: Ben bu işe 1,5 ay önce başladım. Ama kamera önüne hiç çıkmadım. Sonuçta bir hayır işi yapmaya çalışıyorum, bunun reklamını yapmak zorundayım. İnsanlar bikinilerini giymiş sahilde güneşlenirken, biz bir kuruma katkıda bulunuyorduk.
SOSYETEYİ ARKALARINA ALDILAR
- Aileleriniz dışında size yardım etmek isteyen başkaları var mı?
N.A: Ailemiz en büyük destekçilerimiz.
-
Aileniz dışında...
M.T: Eda Taşpınar, Merve Hasman, Melis Ersoy, Gülay Kamaz, Begüm ve Aylin Şen, Ayfer Toprak, Gülşah Alkoçlar...
N.A: Eyşan Özhim, Pınar Altuğ, Fatih Ürek, Nükhet Duru, Arto, Emre Ergani, Celal-Ceylan Çapa ve oğulları Emre...
-
Daha önce bir yardım kurumunda aktif görev almış mıydınız?
M.T: Annem Sokak Çocukları Vakfı’nın kurucusu. Ama ben daha çok hastalıklarla ilgili konulara duyarlıyım. Çünkü ben bunun okulunu okuyorum. Kanser, AIDS, Alzhaimmer benim için ön planda.
N.A: Her ay düzenli olarak Bursa’ya girip Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağışta bulunuyorum. Pazara kendim girip, kendi ellerimle alışveriş yapıyorum. Çünkü para bağışında bulunduğumuz zaman nereye gittiğini bilmiyoruz. Ayrıca ikimiz de çocuk okutuyoruz.
- İkiniz de yurtdışında okuyorsunuz... Siz gidince bu işi kim devam ettirecek?
M.T: Bu işi Selim Badur’un kızı yapar diye düşünüyorum. Pınar Altuğ da yardım etmeyi çok istiyor ama o sadece siparişleri alır sanırım.
N.A: Bu sene gitmeden önce bir davet vermek istiyoruz. En azından 250 kişilik bir kokteyl... Giriş ücretli olacak ve o paralar da derneğe bağışlanacak.
Bastırılmış duyguları açığa çıkarıyoruz-
En çok ne yazdırıyorlar tişörtlerin üzerine?
N.A: Bastırılmış duygular ön plana çıkıyor.
M.T: ‘Ben çok güzelim, kıskandınız mı’, ‘Kusura bakmayın deliyimdir’, ‘Arızalıdır’, ‘Alkollüyken yaptıklarımdan sorumlu değilim’, ‘Bir daha içmeyeceğim ama beklerken sen bir kadeh daha ver’ en çok yazdırılan şeyler... Ayrıca Hülya Koçyiğit, eşi Selim Soydan için ‘Seni çok seviyorum S’, Selim Soydan ‘Baby on board’, Mehmet Tuna ‘Fred Çakmaktaş’, Neslişah da ‘Dikkat babam geliyor’ yazdırdı.