İnsanlar gecelerde seks ve iş arıyor

Güncelleme Tarihi:

İnsanlar gecelerde seks ve iş arıyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 29, 2012 00:00

Dünyanın başka şehirleriyle kıyasladığımızda İstanbul gece hayatı efsaneleşme yolunda emin adımlarla ilerliyor. Her gece binlerce insan dışarı çıkıyor; hafta içi bile iğne atsan yere düşmez kıvamında mekânlar var. Peki neden? Gecelerde ne arıyoruz? İş, seks, para, cazibe, tutku, aşk, avlanmak, gülmek, dans etmek... Hangi mekân hangi duygumuzu tatmin ediyor? Yılbaşına yaklaşırken hafta içi bile birçok partinin düzenlendiği İstanbul’da dört gece dışarı çıktık ve arı kovanına çomak soktuk. İşte mekânların ve gece müdavimlerinin haleti ruhiyesi

Haberin Devamı

Bazen televizyon karşısında çay, çekirdek, meyve ve mısır patlağı eşliğinde dizi ya da film izlemektir gece...
Bazen sadece rüyalardan ibarettir, bazen de yarının heyecanından...
“Karanlık benim doğmamış çocuklarım” der Can Yücel. Mevlana tamamlar: “Gece neye gebeyse onu doğurur...”
Bazen uykusuzlukla ya da ani bastıran yemek yeme krizleriyle mücadeledir.
Bazen cep telefonuna gelmesini beklediğin “Seni Seviyorum” mesajıdır; bazen de gelen “Seni Seviyorum” mesajının heyecanı...
Gece bazen soğuk ve acımasızdır. En çok o zamanlar da koyar yalnızlık duygusu... Ne demiş Pablo Neruda: “Sırf birisi ‘iyi geceler’ demediği için iyi geçmeyen geceler vardır”
En çok geceleri vurur, o ya da bu nedenle, kavuşamadığınız aşkın özlemi... Kokusunun burnunun ucunda olduğuna yemin ettirebilir o zamanlar seni.
Cemal Süreya’dır şairin: “Her gece onu düşünmekten saatim ilerlemez oldu / Kim sorarsa saat kaç diye, cevabım hep aynı; o’na doğru.”
Bazen bir skordan ibarettir gece... Saatler boyunca maç yorumlarını izler durursun, o yavaş çekimde oynatılan pozisyonlar hayatını da yavaşlatır, bilirsin ama kim ne derse desin, sen içinde bulunduğun pozisyondan memnunsundur!
“Anne ben bu gece Kübra’larda kalacağım” cümlesidir gece bazen...
Bazen de hiç yasaksız iki bedenin özgürce buluşması...
Yeni anne için gece kesik uykulardan ibarettir. Yavrusu bazen süt içmek, bazen çiş yapmak, bazen de teninin kokusunu içine çekmek için uyanır çünkü.
Gece bazen sadece bir umuttur: “Neden o gece bu gece olmasın” deyip kendini sokaklara atar, arar durursun.
Kimi çok ama en çok eğlenceyi arar; kimi beyaz atlı prensini, kimi muhabbetin zirvesini, kimi ‘onu’ bir kere daha görmeyi, kimi sadece alkolü, kimi dansı, kimi raksı, kimi kendini...
İstanbul’da gece müdavimi sayısının 20 bin civarında olduğu söyleniyor.
Peki bu insanlar gecelerde neyi arıyor?
Pazar, pazartesi, salı ve çarşamba, dört gece İstanbul gecelerinde gezdik. Ve mekân mekân arayışımızın haritasını çıkardık.

Haberin Devamı

GECELERDE NE ARIYORLAR / FOTO ANALİZ

İŞTE O GECELERDEN KARELER

Haberin Devamı


PAZAR, 22.30, SORTIE

Pazar aslında İstanbul gece hayatının en ölü günü. En fazla balık mezeli gündüz rakısı, muhabbeti bol bir şarap-peynir sofrası.... Ama artık pazara da bir haller oldu. Saat 22:30 Sortie’deyiz ve mekân neredeyse full. Mehmet Davran işletiyor; kardeşi Mert Davran söylüyor. Repertuar bir zamanlar hepimizin bir yerlerine değmiş hatta bazılarımızın üzerinden geçmiş damar şarkılardan oluşuyor: “Gel vefasız, gel insafsız çağırmazdım acil olmasa...”
Mehmet Davran Arabesk gecesine gelenlerin ne aradığını şöyle anlatıyor: “Bu mekânda tencere dibin kara seninki benden kara kardeşliği yaşanıyor. Herkesin acısı kendine ama birlikte avaz avaz Arabesk söyleyince efkarlar daha kolay dağılıyor sanki. Biz her Pazar bizim evin salonunda gibi eğleniyoruz. Kardeşim söylüyor, ben ağırlıyorum. Sohbet, muhabbet ve tabii ki alkol alkol alkol.... Kimse gece başında koyduğu sınırda duramıyor. O şarkılar karşısında teslim oluveriyor rakıya ya da şaraba...”

Haberin Devamı

PAZAR, 02.00, MASQUERADE

İstanbul’da pazar akşamı 500’den fazla kişinin aynı anda eğlendiği bir kulüp var desem inanır mısınız? Esentepe’deki Masquerade iki senedir böyle. Ateş, futbol camiası sayesinde körüklenmiş. Pazar akşamları maç sonrası gece dışarı çıkmak isteyen futbolcular Masquerade’de partiler yapmaya başlamış. Bunu duyan ‘futbolcusever’ genç kızlar mekâna akın etmiş. Genç kızları duyan delikanlılar da onları takip etmiş. Her pazar mekân tıklım tıkış, en az iki şişe votka ya da viski açılan localar full.

PAZARTESİ, 23.00, W LOUNGE

Bir otelin içinde yer almasına rağmen sıcak bir mekân W Lounge. Müdavimlerinden mimar Yalın Tan’a göre sokaktan geçerken görünmeyen gizli haliyle cezbedici, bir o kadar da güvenli... Moda tasarımcısı Tuğba Çetin’e göreyse mekânın renkleri dans ediyor ve rahatlatıyor. Yalın Tan devam ediyor: “Burası kasmayan bir mekân. Atmosferinde gerginlik yok. 40 yaşından sonra gece çıktığımda değişiklik aramaya başladım. İki-üç senedir de akıntıya bıraktım kendimi, macerasever oldum. W, bol sürprizli bir mekân. Haftaiçi burada, haftasonu da Tünel çevresindeki mekânlarda maceracı ruhumu tatmin ediyorum.”

Haberin Devamı

PAZARTESİ, 00.30, SESS

Güncel ve nostaljik Türkçe şarkıların mekânı Sess’in ruhuyla ilgili ilk tanımlamayı DJ’i Can Parlak yapıyor: “Çaldıklarım babaannemizin ördüğü hırka kadar tanıdık ve bizi sarıp sarmalayan şarkılar. Yıllardır değişmeyen tek hitim de Metin Arolat’tan ‘Dert Değil’...” İşletme müdürlerinden Yüksel Yılan başarılarının sırrını anlatıyor: “Bu mekânda herkes ünlü, herkes aktör, herkes pop star muamelesi görür. Bu hizmeti verebilmek için iki kat personel çalıştırıyoruz. Kapıdan girdiği an 20 yaşındaki genç müşteri de ismiyle karşılanır, o sipariş etmeden içkisi önüne gelir.” Derken kapıdan müdavimlerden Korcan Karar giriyor. Peki ünlü haber spikeri gecelerde ne arıyor: “Ben gecelerde gerçeklik duygumu tazeliyorum. Gecelerde olmak, sunduğun haberin içinde olmak demek. İnsanlar burada beni kolumdan tutup o gün sunduğum bir haberle ilgili yorum yapıyorlar. Bu benim için reytingden daha kıymetli.”

Haberin Devamı

 SALI, 23.00, CORRİDOR

Nişantaşı Reasürans pasajının altında, yıllardır popülaritesinden hiçbir şey kaybetmeyen Corridor, son yıllarda salı geceleri düzenlediği Türkçe Rock partileri nedeniyle dolup taşıyor. Corridor’un ortaklarından, her zaman barda duran dövmeli yakışıklı Gökçe Hutoğlu  mekânını anlatıyor: “Corridor demek çok büyük, çok çocuklu bir aile demek benim için. Corridor seni severse o gece, o ilk geldiğin gece, bir daha seni bırakmaz, sen ne kadar istesen de... Koridor’a en çok Cemal Süreya’nın “Sevgilim çok güzelsin ama yakından” dizesi yakışır. Lakin biraz yorgun gecelerin sonunda Charles Bukowski’den’Blue Bird’dür Corridor. Bir de ‘Rumble Fish’ ve ‘Alfie’ filmleri klasik Corridor’dur. Niye geliyorlar? Nasıl bir tatmin? Bence gece ve tatmin kelimeleri yan yana gelince içinden çıkılmaz bir problem oluyor, özellikle yaşadığımız bu şehirde ve bu dönemde... Ben barın arkasında çalışırken bu soruyu her gece tekrar tekrar çözmeye çalışıyorum.” Müdavimlerinden moda editörü Hakan Öztürk mekânın şarkısının ‘Haydi Gel İçelim’ olduğunu söylüyor. Evinde içki içmek gibi bir alışkanlığı olmadığı için Corridor’a da içki içmek ve arkadaşlarıyla eğlenmek için geliyor. Corridor’da rakı içen tek insan kendisi. Zaten lakabı da yürüyen rakı bardağı. Arkadaşı mimar Kerem Özal’a göre Corridor kimse kasmadığı için güzel. “Kıçımızı başımızı müziğin ritmiyle oynatabiliyoruz, herkes
rahat” diyor.

 SALI, 00.30, NUBLU

2003’te New York’ta, İlhan Erşahin tarafından ‘New Blue’nun kısaltması olarak açılan Nublu’nun Türkiye’deki yeni şubesi Karaköy’deki Gradiva Hotel’in alt katı. Genel konsept caz ve blues akımından etkilenen müziklerin Türk ritimleriyle harmanlanıp yeni müzik deneyimleri sunması üzerine kurulu. Canlı performansların yanı sıra salı geceleri daha çok 70’lerin yerli yabancı şarkıları DJ performansıyla yeniden günümüze taşınıyor...
Biz gittiğimizde mekân hayli kalabalıktı. Müzikle birlikte yüksek topuklarının üzerinde dans eden ‘Madonna’lar ve onlara eşlik eden ‘Justin’ler sahnedeydi. Salı partilerini düzenleyen Mustafa Oral konuşuyor: “Geceler ertesi günümüzü, hafta sonumuzu; itiraf ediyorum hayatımızı yönetiyor. Dans etmeyi, bağıra bağıra şarkı söylemeyi, bazen ağlamayı, hatta dengede duramayıp düşmeyi seviyorum. Ertesi gün düşüşüm aklıma geldiğinde 10 dakika kahkaha atıp gülebiliyorum. Geceler hiç bitmesin istiyorum. Zaten doyamıyorum. Eve dönüş yolunda, sabahın ilk ışıklarında, takside çalan radyoyla kırmızı ışıkta beklerken inip dans eden benim.”
Müdavimlerden Deniz Marşan, Sinan Çakır ve Buket Fransez için Nublu kaliteli canlı müzik mekânı. Sıcak ve küçük bir ortamda Yasemin Mori, Alp Ersönmez, Jehan Barbur gibi birçok sanatçıyı evinin salonunda gibi dinliyorlar. Onlar geceleri dans ettikleri için tuhaf bakışlara maruz kalmadıkları mekânlara gidiyorlar.

SALI, 01.30, OFF PERA

Asmalımescid’in arka sokaklarındaki mekân dizi ve sinema endüstrisinin uğrak mekânı. Asu Maro, Levent Can, Yaşar Gaga gibi isimler arada bir DJ’lik yapıyorlar. Müdavimlerinden Derya Alabora için burası bir dost lokali adeta: “Kapının önündeki merdivenlerdeki derin sohbetlerin tadı bir başka. İçerideki müzikle rahatlayıp, şehrin geriliminden arınmaksa paha biçilemez. Bazen hiç canınız eğlenmek istemez, üstelik uykunuzda vardır ama Off Pera’nın kapısından yayılan müzik ya da bir tanıdık sizi oraya çeker. Sonra nasıl olduğunu anlamadan aradan sekiz saat geçer. Bazı mekânların büyüsü vardır, çekim alanına girersiniz ne söylerseniz az gelir...”

SALI, 02.30, NOVO

Novo, Portekizcede ‘yeni’ demek. Ortaklarından Levent Özçelik bazı geceler DJ’lik de yapıyor. Salı gecesi onu kabinde yakalıyoruz ama şarkı aralarında anlatıyor: “Bir mahalle barımız olsun istedik. Arkadaşlarımız gelsin iyi müzik dinlesin hedefiyle yola çıkmıştık. Ama pek öyle olmadı burası İstanbul’un mahalle barı oldu. 30 metrekarelik barda ne geceler yaşanıyor bir bilseniz. Novo’da insanlar samimiyeti buluyor. Kavgasız gürültüsüz samimi bir yer. “ Novo da gelen herkesin statüsünü eşitleyen bir yer. Herkes ünlü, herkes ünsüz. Dizi oyuncuları, sanatçılar, banka genel müdürleri, basketbolcular, şarkıcılar geliyor. Teoman, Pelin Batu, Oktay Mahmuti, Yiğit Özşener ve Emre Karayel gibi isimleri sıklıkla görebilirsiniz.”

SALI, 03.30, AZTEK

Bomonti’de Levanten mahallesinin orta yerindeki ahşap kapılı gizli mekân. 20 yıllık tarihi var. Bundan üç yıl öncesine kadar gece bar çıkışı çorba içip mantı, sucuk ve pazı sarma yemek için gidilirmiş. Şimdi eni konu bir eğlence mekânı. Nefis Rumca şarkılar ve nostaljik Türkçe pop ağırlıklı çalıyor. Yemek mi hâlâ var? İçerisi buram buram rakı ve tereyağında sucuk kokuyor. Müdavimi olduğum için söylüyorum İstanbul’un en güvenli eğlencelerinden birini vaat ediyor. Gecenin son noktası olduğu için insanlar buraya biraz da hesaplaşmaya geliyor. Kendiyle, geceyle, hayatla... Kalabalık olmayan akşamlarda yıllardır Aztek’in barına gelen müdavimlerle yapılan keyifli sohbetlerin tadı bir başka. Salı gecesi tesadüfen ilk kez Aztek’e gelen Ertuğrul Özkök’e göre mekân büyüsünü samimiyete borçlu.

ÇARŞAMBA, 22.30, BEJ

Karaköy’ü bir trend haline gelme sebebi olan Bej’in işletmecisi Hakan Özkul’a göre insanlar bu mekâna kaçmak için geliyorlar: “Günlük sorunlarından, şehrin stresinden, kimliklerinden kaçıyorlar. Burada hangi akşam, hangi saatte ne bulacakları şüpheli. Çünkü Karaköy sürprizli bir yer. Bej’de sürprizli bu mekân. Sanıyorum bu bilinmezlik herkese cazip geliyor.”

ÇARŞAMBA, 23.00, UNTER

Karaköy’ün en yeni mekânı Unter, bir gastro pub. Yurtdışında herkesin iş çıkışı gidip, içki içip yemek yediği mekânların bir benzeri. Kuzu kaburga, domuz sandviç, yarım tavuk çevirme gibi yemekleri var. Şimdilik yurtdışında muadillerini test eden ve o mekânları özleyenler geliyor. Yani Unter bir çeşit özlem duygusunu tatmin ediyor.

ÇARŞAMBA 23.30 ZELDA ZONK

Zelda Zonk adını, Marliyn Monroe’nin takma isminden alıyor. Marliyn gözlüklü, çok okuyan entellektüel bir kız olmayı hayal edermiş; ona Zelda Zonk ismini vermiş. Sonraları da bu ismi insanlardan gizli rezervasyon yaptırmak için kullanmaya başlamış. Bir mekân olarak Zelda Zonk, ‘mutfakta becerikli bir entellektüel’. Annesinden öğrendikleri yurtdışında yaşadığı yıllarda deneyimleriyle birleştirip kendine özgü füzyon mutfağını yaratmış, ortaya çıkan şey kesinlikle uçlarda, sınırlarda, hatta biraz deneysel. Beğenen çok beğeniyor ama bir kısım müşteri de hayal kırıklığına uğruyor. Saatler gece yarısına yaklaştığında Zelda Zonk, beyaz örtülü gümüş kaşık bıçakları ve şarap kadehini elinden bırakıp elinde martini kadehi, mojito bardağıyla bir bar kelebeğine dönüşüyor. Hafifçe başlayan müzik yavaş yavaş yükselmeye ve ritmini arttırmaya başlıyor. Reklamcı Özge Yalçın gece çıktığında sadece iyi müzik aradığını söylüyor. Medya iletişim
uzmanı Evrim Uslu gecelerde
dinlendiğini anlatıyor. Arkadaşları Yağız Özkol ise her gecenin sonunun bir şekilde sekse bağlandığını itiraf ediyor: “Beklentiniz olsun ya da olmasın...”

ÇARŞAMBA, 24.00, MİNYON

Mekân da özel bir parti var. Ve dolayısıyla İstanbul gece hayatının en çok çıkan simaları burada. Parti organizatörü Mert Vidinli başlık cümlemizi bize veriyor: “İstanbul’da insanlar iş ve seks aradığı için dışarıya çıkıyor. Ben iş arayanlara iş, seks arayanlara seks buluyorum. Bir anlamda gece psikologuyum, gece sığınılan limanım. Ben bu işten para kazanıyorum. İnsanların seks ve iş arayışlarını nakite çeviriyorum. Aşk arayanlara gelince boşuna çaba derim. Zaten gece geçen insanların yüzde sekseni aşk acısı çekiyor. Rehabilite olmak için çıkıyorlar.” Stil danışmanı Umut Eker’in gece çıkma amacıysa dört harfli; seks: “Gece her şey karanlıktır, gölgelidir. Siyah-beyaz resimler gibi güzeldir. En kötüsü gece beraber olduğun biriyle gündüz uyanmak. O yüzden benim hep sabahları toplantım olur. Uyanırım, kendime bir kahve yapar taksi çağırırım. Kendi evimdeysem yatağımdaki ikinci kişiyi, başkasının evindeysem kendimi o taksiye atarım.” Trendsetter Dergisinin Yayın Yönetmeni Didem Özgen’e göre gündüz monoton, gece sürprizli: “Başkalarıyla tanışman mümkün. O tanıştığın insanla kendini öğlen bir yemekte bulabilirsin. Gecelerde umut var yani...” İletişimci Mustafa Oğuzcanda dobra gece kuşlarından tek cümle ile özetliyor gecelerde ne aradığını: “Eğlenmek, güzel müzik dinlemek, sonunda da seks yapmak için...”

ÇARŞAMBA, 00.30, HAYAL BİSTRO
Özge Fışkın sahnede. Oyuncular, modeller, ünlüler ve ünsüzler harman olmuş eğleniyor. Herkesin kimliksizleştiği ve özgürleştiği bir mekân daha... Hayal Kahvesi’nin işletmecisi Tuncay Tunalı’ya göre işin sırrı tamamen bu.

ÇARŞAMBA, 02.00, CLUB VİTRİN

Acılı arabesk ölmemiş meğer. Çarşamba akşamı Serkan Kaya, Levent’deki Club Vitrin’de sahneye çıkıyor. “Yok bir sitemim hayatta her şey kısmet / Soldu gençliğim ömrümü aşka ziyan ettim / Ağla gönlüm nasip değilmiş vuslat / Rahat uyu yar sana hakkımı helal ettim”i 300 kişinin aynı anda avaz avaz söylediğini görünce dumurlardan dumur beğeniyoruz.

ÇARŞAMBA, 03.30, MACHINE

İstiklal Caddesi Balo Sokak’taki gece kulübü İstanbul’un müstesna mekânlarından. Maskeli balolara da gay partilere de ev sahipliği yapıyor. Yüzlerce kişi en kopuk halleriyle dans ediyor. Bir müzik makinesi olarak tanımlanan Machine’de güzel müzik her zaman garanti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!