Güncelleme Tarihi:
Deniz İNCEOĞLU
Küratörlüğünü Emre Baykal’ın yaptığı “Engellemeler - Obstructions” adlı sergide “Beyin Cerrahı”, “Bugün”, “Ev Eşyaları Fabrikası”, “Kot Fabrikası”, “Dans Topluluğu” ve “Tersinden Harabeler” adlı videolar izlenebilecek.
“Çok basit bir mesajım yok. İnsan olma hali ne kadar karmaşıksa işlerim de o kadar karmaşık” diyen Ali Kazma’yla efektif görüntülerin izlendiği sergisini konuştuk.
“Üretim-onarım ve yaratım” aşamalarına özellikle odaklanmışsınız. Bu başlık altında Türkiye’de üretimin azaldığı gibi konulara mı gönderme yapıyorsunuz?
- Hayır, ekonomiyle ya da yerel, ithalle ilgili bir mesaj vermeye çalışmadım. Çok daha büyük bir pencereden bakmaya çalışıyorum. İnsan olmak ne demek, insan nasıl yaşar, hangi değerlerle yaşar, hangi üretim şekilleri insanın çevresiyle kurduğu ilişkilerde ne tür değerleri öne çıkarır, ne tür değerleri yok eder... Bu gibi sorularım, sorunlarım var. Herkesi kapsayan, insan olmanın en temel ve en efektif kapasiteleri üzerine işler yapıyorum. Bu işlerin birbirleriyle olan ilişkisi de dünyanın nasıl var olduğu üzerine göndermeler yapıyor.
Videolarınız her sergide farklı şekillerde yanyana gelip farklı anlamlar yüklenebilecek hale geliyor. Bu sergide nasıl bir etkileşim var?
- Dünyanın basit bir yer olmadığı benim için çok önemli. Kolay anlaşılabilir bir yer değil. Dünyanın bu komplikeliğiyle ilginç olduğu ve yaşama imkan verdiği önemli. Mesela basit ve kaba bir örnekle, aynı kapasite aynı kabiliyet aynı alet kullanabilme yeteneği hem bozulmuş bir beyni tamir etmek için, hem de doğada kendi halinde yaşayan bir hayvanın derisini yüzmek için kullanılıyor. Bir tanesine bakıp gözler dolup “İnsan olmak ne müthiş bir şey” derken diğer yanda daha farklı bir durum görüyoruz. Yani insan olmanın aslında ne kadar komplike bir şey olduğunu anlıyoruz. Yoksa dünya hakkında benim de söyleyecek basit bir şeyim yok. Karmakarışık bir dünya. Bu karmaşık dünyanın varlığı da işlerimin var olmasına izin veriyor. Yani çok basit bir mesajım yok. İnsan olma hali ne kadar karmaşıksa işlerim de o kadar karmaşık.
Çektiği videolarla ülkemizi uluslararası alanda da temsil eden Ali Kazma, uzun bir aradan sonra İstanbul'da Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde kişisel sergi açtı.
- Hep kavramsal bir noktadan çıktı. İnsan ne yapar ve nasıl yaşar sorusu çıkış noktam oldu. Tabii bir de “Ben nasıl yaşamalıyım?”
Yani öncelikle kendinizi mi sorguladınız?
- Kesinlikle. Zaten bütün işlerde kendimi sorguluyorum. Farklı insanların farklı değerlerle, farklı becerilerini geliştirerek yaşadığı yerlere giriyorum. Özel mekanlarında insan olmanın farklı farklı yüzlerini görüyorum. Buradan da başladı diyebiliriz. Bundan sonra da bunu sinema dilinde nasıl anlatmam gerekiyor, nasıl en pür, yağsız, net haline getiririm sorusu üzerinde çalışıyorum.
Belgesel çalışmalarınız da oluyor. Sergideki konular da uzun işlenebilecek konular. 12 dakika yerine neden her birini daha uzun, detaylı işlemeyi düşünmediniz?
- Anlatmak istediğim “bir iş nasıl yapılır” kesinlikle değil. Bir işi başlangıcından
DOĞA VE İNSAN DENGESİ: ENGELLEMELER
Her an dağılmaya, yok olmaya, hiçliğe gitmeye meyilli bir doğada, insanın kendini, yaşadığı çevreyi ve dünyasını birlikte tutma çabası çok açık. Bütün bu çabalar için kendine bir form verme, etrafında, yaşadığı yerde stabil şeyler yaratma çabası var. Ama bunun da karşılığında doğanın tüm bu çabaları son noktada engellemesini, yani yok etmesini görüyoruz. Sergideki de bu iki kavramın birbiriyle olan gergin teması, dengesi üzerine bir engelleme.
ÖZNE VE NESNE İLİŞKİSİ
Kot: Günümüzde bazı şeyler çok ikonik. Örneğin herkesin üzerinde görebileceğiniz kotlar. Çoğu insanın günlük hayatında vücuduyla yakından kullandığı bir malzeme. Giysi üzerine bir şey yapmam lazımdı, kot da en genel ve doğru malzemeydi.
Dans: Dans, insanın kendi vücudunu bir obje gibi kullandığı bir alan. Bundan önceki işlerimde genelde nesne ve onu yapan bir özne var. Dans bu olayı biraz daha komplikeleştiriyor. Çünkü dansta “ben”, hem özne hem de her şey oluyorum. Serinin önemli işlerinden biri olarak görüyorum. İnsan çevresindeki her şeye hükmedendir ama insan aynı zamanda kendini de şekle sokandır.