Ä°nsanı ayıran tek özellik ‘konuÅŸma’dır

Güncelleme Tarihi:

İnsanı ayıran tek özellik ‘konuşma’dır
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 13, 2003 00:00

Ä°nsanoÄŸlu konuÅŸma yetisi sayesinde diÄŸer hayvanların arasından sıyrılıyor. Ä°nsan davranışları uzmanı (Fransa Toulon Ãœniversitesi) Boris Cyrulnik, geçen haftaki sayımızda yer alan hayvan davranışları ve insan ile hayvan dünyası arasındaki iliÅŸkileri konusunda Science at Avenir dergisinin sorularını yanıtladı.Etoloji (davranış bilimi) sürekli olarak insan ile hayvan arasındaki sınırları kaldırmakla meÅŸgul. Hatta bazı araÅŸtırmacılar büyük maymunlarda etikten bile söz ediyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?Büyük maymunlar baÅŸkalarını ÅŸaşırtmak için yalan söylüyor ve hatta blöf yapabiliyorlar. Yalan söyleyen, belli bir ahlak bilincine sahip demektir! Her iki durumda da, baÅŸkasının bilincinde var olanın bilincine varılması söz konusudur! Hayvan dünyasında yardımlaÅŸma oldukça yaygındır ve bu baÅŸkalarının heyecanlarını, oyunlarını paylaÅŸma becerisini ifade eder. BaÅŸkasının dünyasına girmeyi tanımlayan ‘empati’, sözden önce de var olduÄŸundan, dille baÄŸlantılı deÄŸildir. Ä°nsanlardan farklı olarak hayvanların düşünen bir bilinçten yoksun olduÄŸunu söylemek günümüzdeki gözlem ve deneylerle çeliÅŸmektedir.Peki size göre insana özgü olan nedir?Ne dil ne de iletiÅŸim. Ä°nsana özgü olan konuÅŸmadır. Bu bir dil hareketi, uygun bir ses tonu ve de en önemlisi eklemleme olanağıdır. ÖrneÄŸin, ‘yeniden yapılandırma’ derken, bir dizi bilgi aktarıyorum: Bunun içinde ‘yeni’ sözcüğü var, ‘yapı’ ifadesi var, ‘yapı’dan üretilmiÅŸ bir eylem var. Kısacası çok az bir fiziksel gayretle dev ve soyut bir dünyayı tanımlayabiliyorum. Ä°nsan dışında hiçbir hayvan bunu yapabilecek kapasitede deÄŸil.Bunu da ‘kelebek etkisi’yle tanımlıyorsunuz...Ä°nsan ile hayvan arasında kavramları bölme sürecinden çok dönüşümden söz etmeyi tercih ediyorum. Kelebek, tırtılın devamıdır ama farklı bir ÅŸeydir. Karada sürünerek ilerleyen tırtıldan farklı olarak havada uçar. Ä°nsan krizalitinde de çocuk üçüncü yılındayken konuÅŸmaya baÅŸlar. Ä°ÅŸte insanı hayvanın koÅŸullarından ayıran bu dönüşümdür.Hayali olanla çılgınlık arasındagidip gelmek pahasına olsa da mı?Bizler iÅŸaretlerimiz, sözcüklerimiz ve öykülerimiz aracılığıyla gerçeklikten tamamen kopuk soyut dünyalar yaratıyoruz. Ä°nanmak istediÄŸimiz bir dünya yaratıyoruz. Bu durumda da her ÅŸey olası gözüküyor: Sanata hayran oluyoruz, kutsallıklar doÄŸuyor ve çılgınlık bizi gözetliyor. Bu, iki yanı keskin bir kılıç. Çünkü ne yazık ki, bizi savaÅŸa ya da ırkçılığa sürükleyebilecek mantıklı çılgınlıklar yapabilme özelliÄŸine de sahibiz. Niçin insan etolojisini seçtiniz?Bu bilim dalı bizzat yerinde gözlem yapmamıza, böylece insana özgü birtakım davranış özelliklerini saptamamıza olanak saÄŸlıyor. Yabani çocuklar etolojisi, kültürden, bir baÅŸkasıyla iletiÅŸim kurmaktan yoksun olan bir çocuÄŸun insan olarak geliÅŸemeyeceÄŸini gösterdiÄŸine göre doÄŸal ortamı aynı zamanda kültürel ve teknik ortamı olacaktır. Ä°nsan etolojisi gerçekte psikanaliz yöntemiyle gerçekleÅŸtirilen insan ruhunu inceleme iÅŸini tamamlıyor. Darwin evrimsel bir mantık yürütmeyle bunun temellerini oluÅŸturmuÅŸtu. Bu bilim dalı insanın keÅŸfinde nasıl bir katkı saÄŸladı?Henüz olgunlaÅŸmamış etkileÅŸimlerin varlığını kanıtladı. Bir bebek rahimdeyken ve yaÅŸamının ilk aylarında çevresiyle olan duygusal ve sözel etkileÅŸimleri sayesinde ÅŸekillenir. Bu çevre küçüğün geliÅŸiminin temel taşıdır. Bebek psikanalizi bu gözlemlere yeni bir dinamizm kazandırdı. Bu sav ilk baÅŸta kabul edilmedi...GençliÄŸimde bebeklerde duygululuk kavramı bütünüyle reddediliyordu. 1946 yılından itibaren çocuÄŸun yaÅŸamının ilk yılıyla ilgili olarak Rene Spitz’in yürüttüğü çalışmalar antropolog Margaret Mead tarafından ÅŸiddetle eleÅŸtirildi. Ona göre çocuÄŸun geliÅŸimi için duyguya, ÅŸefkate gerek yoktu, bu savlar kadınları iÅŸ hayatından uzaklaÅŸtırıp evde oturtmak için uydurulmuÅŸtu. Günümüzde ise duygunun, ÅŸefkatin zihinsel iÅŸlevlerin geliÅŸiminde ve bilgi aktarımında önemli bir rol oynadığı biliniyor...Etoloji çocuklarda otizme erkentanı konulmasını da saÄŸladı...Bu küçük hastalar diÄŸer bebeklerden farklı davranışlar sergilerler. Parmağıyla iÅŸaret etmeyen Äž ki bu insan türüne özgü bir özelliktir Äž bakışlarını sabitleyemeyen, ‘öyleymiÅŸ gibi’ oyununu oynamayan çocukta otizmden kuÅŸkulanılmalıdır. 15. aydan itibaren bu durum dikkatle takip edilmeli. Parmakla iÅŸaret etmek ve öyleymiÅŸ gibi davranmak çocuÄŸun baÅŸkasının zihinsel dünyasının varlığına tanık olduÄŸunu ve onu jestler, mimiklerle etkileyebileceÄŸinin bilincine vardığını gösterir. Bu davranış özellikleri konuÅŸma yetisinin ön aÅŸamasıdır. Kanımca maymunlar da bu ön aÅŸamada bulunuyorlar.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!