İnsan olmanın özü performans sanatında ortaya çıkıyor

Güncelleme Tarihi:

İnsan olmanın özü performans sanatında ortaya çıkıyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2012 20:24

İsviçre asıllı performans sanatçısı Clarina Bezzola’nın ‘Ters Yüz’ adlı gösterisi, Art Basel’den önce İstanbul’daki Galeri Zilberman’da sergilendi. Bezzola, öncesinde performans sanatının onun için ne anlama geldiğini anlattı.

Haberin Devamı

Clarina Bezzola, 15 yaşından beri ilk önce müzik olmak üzere, sanatın birçok farklı yönüyle uğraşmış bir sanatçı. Yıllar süren sanat serüvenine 2001 yılında performans sanatıyla devam etmeye karar vermiş. Bezzola, 11 Nisan’da Galeri Zilberman’da sergilenen ‘Ters Yüz / Inside Out’ başlıklı performansta, tıpkı sahne alan bir ‘yıldız’ gibi, şarkılar söyleyip farklı rollere bürünen sanatçı, insan bedeninin, duygu ve düşünceleri taşıyan bir kap olduğunu anlatıyor. Bezzola, üzerine giydiği kostüm sayesinde yavaş yavaş bu ‘kaptan’ parçalar çıkartıyor. Ve bu kostümünün içinden çıkan her parçanın özel bir ismi var: erkeklik, dişilik, tarih, beyin, geçit... gibi. Bezzola’ya göre bu parçalar, kişinin kendine bakışına ayna tutuyor. Şarkılar söyleyen ve rollere bürünen Bezzola, toplumda ayıplanan ve sansürlenen durumları gün ışığına çıkartıyor ve performansın sonunda tüm kostümlerini üzerinden atarak çırılçıplak izleyiciyle yüzleşiyor. Bu performans Bezzola’ya göre, çocuksu ve uygunsuz düşünceler yüzünden kendisiyle bağını yitirmiş bireyin çaresizliğini gösteriyor.
GİYİLEBİLİR HEYKELLER
Performanslarında genellikle gösterişli kıyafetler kullanan Bezzola, bunlara ‘kostüm’ adını vermeyi reddediyor ve “Kostümler benim için giyilebilir heykellerdir” diyor. Ve buna uygun olarak, giyilebilir heykellerini performans sırasında kendi vücudunun parçaları olarak kullanıyor. “Hepimizin insan olarak tecrübe ettiği olaylar, aslında başa çıkmaya çalıştığımız zorluklardır. Performanslarımı bu zorlukları ifade etmek ve zorlukların nelerden kaynaklandığını anlatmak üzerine kurguluyorum.”
Her insanın hayatında karşılaştığı engellerin en derinine inerek, performansına yansıttığını anlatan Bezzola, bu engelleri anlamanın insanın kendisini anlamakla eş değerde olduğunu düşünüyor. “Bu nedenle benim giyilebilir heykellerim, kişinin kendisini bulma sırasında geçirdiği büyülü süreci anlatmakta bana yardımcı oluyor” diyor ve ekliyor “Ters-Yüz performansında içine girdiğim karakterin söylediği şarkı bir ağıttır. Ağlarken tüm koruyucu duvarlarını düşürür. Bu duvarlar aslında onun yükleridir”. Karakterin sonunda çırılçıplak kalmasının nedeni de tüm ağırlıklarından arınması, sanatçıya göre.
ZORLUKLARLA BAŞA ÇIKMAK
Performans sanatı Bezzola’ya göre özgürlüğe kavuşmanın diğer adı. “Ben performansımı sergilerken, kendimde olmam. Olaylar nasıl gelişiyorsa o yöne doğru süzülürüm” diyor. Bir sanatçının performans yaparken kendinde olması ve etrafının farkında olması Bezzola’ya göre büyük bir tuzak; “Etrafının farkında olan bir sanatçı asla yeterince ilham alamaz” diyor.
Sahnede bir aktris gibi ya da bir şarkıcı gibi gösterisini sergileyen Bezzola, izleyicilerle asla bir yıldız gibi iletişim kurmuyor. “Ben filmdeymiş gibi bir karakteri canlandırmıyorum, ben bir aktris değilim. Sadece gündelik hayatın zorluklarıyla nasıl başa çıkabilirim sorusunun cevabını arıyorum” sözü de bunu kanıtlarcasına...
Performans sırasında özgürlük düşüncesine yoğunlaşan Bezzola bu durumu şöyle açıklıyor: “Her ne kadar belirli bir koreografi içinde performans sergilesem de, o an hiçbir şey düşünmemeye gayret ediyorum. Sadece performansımla var olmaya çalışıyorum. Hiçbir şeyi yargılamıyorum sadece açık bir kanal gibi kendimi serbest bırakıyorum.”
KENDİMİ BULMAK İÇİN AİLEMDEN AYRILDIM
Bezzola’nın ilham kaynağı, toplumun içinde bir birey olmanın zorluğu ve birey olarak toplum içinde yaşama zorunluluğu olmuş. Bunun için “Performanslarım toplumda karşılaştığımız baskılar ve acı çektiğimiz olaylar üzerine odaklanıyor” diyor. Toplum içinde yaşayan herkese roller atanıyor, diye ekliyor Bezzola ve bu roller genelde herkesin üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor diyor: “Zürih’te geleneklerine bağlı İsviçreli bir aileden geldiğim için uzun süre büyüklerimin bana verdiği rollerle yaşadım. Kendi sesimi ararken, yaşadığım yerden ayrıldım ve sonunda kendimi bulabileceğim bir yolculuğa çıktım.”
Sanatçı kendisini aradığı yolculuğun sonunda New York’a gelmiş ve orada yaşamaya devam ediyor. “Ancak, bu kadar uzak olunca kendi sesimi duyabildim ve sanatsal dilimi ortaya çıkarttım” diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!