OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 23, 2005 00:00
İnsan annesinin sevgisine güvenebilir ama bir sevgilinin sevgisine güvenmek çok zor filmimdeki Timur da böyle bir tipHayatımı yönlendiren şey can sıkıntısı diyor. Bu sıkıntıyı nasıl yenebilir? Şarkı yazıyor, söylüyor. Ama gün geliyor yetmiyor, başka şeyler denemek istiyor.
Film çekmek son manevrası. ‘Balans ve Manevra’ ise bu son numarasına verdiği isim. Teoman bu filme ‘Yazan ve yöneten’ olarak imza atıyor.Bodrum’da çekilen ve mart başında gösterime girecek olan film, şimdiden ‘cüretkar’ sahneleriyle basına sızdı. Bu röportajda filmi Teoman’ın ağzından dinleyeceksiniz. Filmin oyuncularının yanı sıra Emre Altuğ, Berna Öztürk, Şebnem Ferah, Aylin Aslım, Müslüm Gürses gibi geçerken uğrayanlar da var. Çünkü Teoman bütün arkadaşlarını eğlenelim diye filmine çağırmış. Filmle ilgili bir yerde ‘şarkılarımla yaptığım şeyi görsel olarak anlatmaya çalıştım’ demiştiniz. Böylece özetlenebilir mi her şey?-Film yapma fikri kafamda vardı ama nasıl bir şey olacağı belli değildi. Senaryo aşamasında baktım ki bunlar benim şarkılarıma benziyor. Anladım ki ben kendimden başka bir şey yazamıyorum. Yani filmi hayatınızın bir kesitinden yola çıkarak oluşturdunuz?-Bodrum’daki yıllarımla ilgili film. Bodrum çok mikro bir dünya. Orada filmlerde rastlayamayacağınız kadar ilginç karakterler var. Çoğu özellikle orada yaşayarak kendi dünyasını küçültmeyi tercih ediyor. Siz nasıl bir dönem geçirdiniz Bodrum’da?-89’dan 95’e kadar her yaz dörder ay kaldım. Bir barda gitarımla müzik yapıyordum. Hem eğleniyordum hem paramı kazanıyordum. Bak işe de yaradı, bu enteresan tiplerle tanıştım ve film çektim. Hatta onların bir kısmı da bu filmde oynadılar. Diyorsunuz ki filmi anlatırken; ‘Alkol sınırının aşıldığı gecelerde herkes birbirine bir şeyler anlatır ve kimse birbirini dinlemez.’ Bu iletişimsizliği fon alan nasıl bir hikaye anlattığınız?-Timur ve Zeynep diye iki karakter var. Timur’u ben oynuyorum; Zeynep’i, Seda Akman. İkisi sevgili, ama ilişkileri Timur nedeniyle iyi değil. Timur sürekli karşısındakinin sevgisini test ediyor. Ben de böyle bir adamım genelde. Bu durum neden kaynaklanıyor?-Benim sağlamcılığımdan kaynaklanıyor olabilir. İnsan annesinin sevgisine güvenebilir ama bir sevgilinin sevgisine güvenmek çok zor. Timur da öyle bir tip, test ediyor. Ben de bunları bilinçsizce yapıyorum hayatımda. Bunlar benim tahlillerim değil. Kız arkadaşlarımın yıllardır bana söyledikleri. Bu filmi birtakım iddialarla yapmadığınızı söylüyorsunuz. Ne çıkarsa bahtınıza gibi mi?-Kendi içimde çok iddialıyım aslında. Bu filmi tamamen istediğim gibi bir şey çekeceğim, dedim. Bir sürü kitap okudum, senaryolar çalıştım. Ama sonra yazdım, baktım ki uymuyor. Kendim nasıl iyi hissediyorsam öyle bıraktım her şeyi. Her işi siz yapıyorsanız, istediğiniz gibi her şeyi değiştirebiliyorsunuz. Öyle ki, Bülent Kayabaş, Burak Sergen’e her sabah ‘Gene geldi bu deli elinde yeni kağıtlarla’ demeye başlamıştı. Sinan Çetin gibi yani. O da filmi çekerken bir sürü şeyi değiştirirmiş...-Sinan’a hep bu konuda laf ederken, montajda bile değiştirirken buldum kendimi. Filmin son halinden memnun musunuz?-Çok memnunum. Eğer bir şeyi, sadece kendiniz için yapıyorsanız bu çevrenizdekileri de inandırıyor ve oradan bir güç alıyorsunuz. Film güzel olursa, bu aura nedeniyle olacak. Nasıl belirlediniz oyuncularınızı? Bodrum’da çekiliyor. Eğlenceli bir ortam. Sanki siz de eğlenmek için birilerini aldınız, filminize koydunuz...-Bu bize ticari olarak kazandırır diye düşünerek aktör, aktris seçmedim. Zaten Türkiye’de gişe yapacak Tom Cruise gibi bir şey yok. Belki Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan ne yaparsa yapsın filmlerine gelecek bir kitle vardır ama genelde böyle bir şey yok. Yazdığım karakterlere uygun kişileri seçtim. Zor beğenen biri olduğunuz söylenir. Size bu film konusunda ‘Tam istediğim gibi bir şey oldu’ dedirten şey nedir?-Filmin her detayıyla ilgilendim. Sanat grubunun mandalından battaniyesine kadar. Montajı başıboş bırakmadım hiç. Görüntü yönetmenine filmler izlettim, renkler gösterdim. Az ışık istiyorum, kontrastlar olacak, siyahlar ağırlıkta duracak dedim. Sesçiye gidip ses kayıtları dinlettim. Yüksek volüm istemiyorum dedim. Herkesle vakit geçirdim. Dedim ki bu bildiğiniz filmlere benzemeyecek. Ticari sinemanın dikte ettiği şeyler olmayacak bu filmde. Oyuncularla nasıl çalıştınız? -Gerçekçi olmalarını istedim. Küçük küçük oynayarak, yüksek volümde konuşmayarak o karakterlere bürünmeleri benim için önemliydi. Konuşurken teklemelerini bile kaydettim. Hep oyuncuların suratlarında durdum. Filmle ilgili ilk haberler hep falanca oyuncunun soyunduğu, filancanın cüretkar sahneleri olduğu yönünde. Bunlar sizi rahatsız etmiyor mu?-Basına yüz fotoğraf veriyorsunuz, benim suratımı kullanacaklarına bir kadının göğsünü tercih ediyorlar. Bu beni rahatsız ediyor mu? Biraz. Çünkü bu film bir drama. Sanki sadece kadınları soydum ve çok eğlendim gibi görünüyor. Ama yapacak da bir şey yok. Filmimle ilgili
haber çıkması benim iÅŸime gelir ama isterdim ki o fotoÄŸrafların yanına baÅŸka kareler de girsin. Filmde kadınlara özel bir vurgu var mı peki?-Aslında bu bir sürü erkek hikayesi. Kadınlar da var tabii. Ama çıplak olacakları için seçilmiÅŸ deÄŸiller. O sahneler üzerinde en az düşündüklerimizdi. Mesela Seda Akman öyle emek verdi ki, sadece bu sahnelerle görülmesi haksızlık. Benim için önemli deÄŸil. Ben alışığım böyle ÅŸeylere.Kendimi çocukları ve torunlarıyla vakit geçiren bir adam olarak görmek istiyorumKendimi ileride tek başına kitapları ve CD’leriyle oturan bir adam olarak deÄŸil de çocukları, hatta torunlarıyla vakit geçiren bir adam olarak görmek istiyorum. Hayatın sıkıcılığından kurtulmak için de kendimi bir ÅŸeylerle meÅŸgul edip eÄŸlendirmeye çalışıyorum. Pasif olarak mutlu olamıyorum. Filmi izlemek kesmiyor, film yapma dürtüm depreÅŸiyor. Mesela dün bir yazı masası aldım. Sanıyorum bundan sonraki adım bir kitap olacak. Hepsini deniyorum. MÃœSLÃœM GÃœRSES SON SÖZÃœ SÖYLEYEN ADAMI OYNADIBen istedim ki filmde bütün arkadaÅŸlarım olsun. Bir kısmı geldi, bir kısmı gelemedi. Mesela Soho’nun iÅŸletmecisi Murat Pazar var. Emre AltuÄŸ geldi, Åžebnem Ferah, Aylin Aslım var. Ve Müslüm Gürses. Çok karizmatik bir adam o. Bir baÅŸka arkadaşımdan arakladığım bir replik vardı. Bir kahvehanede oturan, hiç konuÅŸmayan ama son sözü söyleyen adam. Onun için aklıma Müslüm Gürses geldi ve onu çağırdım. Onu görür görmez bütün ekibin keyfi yerine geldi. Film seti çok sürprizli bir ÅŸeymiÅŸ. Åžu kim olsun diyorsunuz, kafanızdaki isim olmuyor. Sokaktan birisini çeviriyorsunuz, cuk oturuyor. Olamayan oyuncular da var. Esin MaraÅŸlıoÄŸlu, Selin Denizli, Erol Günaydın, HaÅŸmet BabaoÄŸlu, AyÅŸen Gruda, Ali PoyrazoÄŸlu gibi. Â
button