İnek sütü inekler içindir İÇMEYİN!

Karen Hill (45) İstanbul Kurtuluş doğumlu. 1985’te ailesiyle çıktığı bir Amerika tatilinden sonra “Ben geri dönmüyorum” demiş: “Haylaz ve tembel bir çocuktum. Kız gibi kız olamadım asla. Ermenilerin aile yapısına hiç uygun değildim. Farklı ve garip damgasından kurtulmamın tek yolu New York’ta kalmaktı. 17 yaşındaydım, çok direndiler ama ikna ettim. Düşünün tek kelime İngilizce bilmiyordum. Yurda yerleştim. Dört ayda İngilizce öğrendim. Önce Long Island Üniversitesi’nde uluslararası politika ve işletme okudum. Yazları Kınalıada’ya dönüyordum. Bu arada 20 kilo aldım. Çünkü fast food ve büyük porsiyonlarla tanıştım. Kilo vermek için ne yapsam olmuyordu. Bir sürü de para kaptırdım. Ben de işin okulunu okumaya karar verdim. Pennsylvania Üniversitesi Beslenme&Fitness bölümüne kaydoldum. İlgimin bu yönde olduğunu kavrayınca da meslek olarak bütünsel beslenme uzmanlığı seçtim.”
Bu önemli bir nokta: Karen Hill kendine diyetisyen demiyor. O bir bütünsel beslenme uzmanı. Amacının kanser ve diyabet dahil bütün hastalıkları beslenmeyle geriletmek hatta yenmek olduğunu söylüyor. Bir süre Amerika’da çalıştıktan sonra 1991’de Türkiye’ye geri dönmüş. Dört yıl Swissotel’in sağlık kulübünde müdür olarak çalışmış. 1995’te San Diago’ya geri dönmüş. İki yıl sonra Tonny ile tanışmış.

BEYONCE’Yİ GETİRECEK

Bir ay sonra evlenmişler. Bir ay içinde evlenilir mi diye soruyorum: “Hayata o kadar aynı yerden bakıyorduk ki ve bu o kadar farklı bir bakış açısıydı ki hiç değişmeyeceğini hissettik” diyorlar. Tanıştıklarında Tony de uzman fitness eğitmeni olarak çalışıyormuş. Geçmişte 14 sene polislik yapmış, 9 sene orduda görev almış. Aynı zamanda Avrupa’da yarışmış eski bir halterci, silahsız savunma eğitmeni, yaşam koçu, uluslararası motivasyon konuşmacısı, Qualcomm-Ericsson kurumsal sağlıklı yaşam danışmanı ve aralarında Beyonce’nin de olduğu pek çok ünlünün fitness eğitmeni. Zaten Türkiye’ye Beyonce’yi getirecek olan kişi de o.
Karen ve Tonny evlilikleriyle güçlerini de birleştirmiş. 2003’te San Diago’da The Burn adını verdikleri bir fitness kulübü açmışlar. 300 kişilik limitli üye alıyorlarmış ve üyelerin her şeyiyle birebir ilgileniyorlarmış. Ve şimdi ailevi nedenlerden dolayı iki oğullarını da alarak Türkiye’ye geldiler. Geldiler ve gördüler ki Türk halkı beslenme konusunda çok ciddi yanlışlar yapıyor. Hatalı fitness alışkanlıkları var. Hal böyle olunca kendilerini doğruları paylaşmaya adadılar. Bu yüzden yarın, yani 10 Nisan’da 09.00-17.00 arası Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampusü’nde, Şişli Belediyesi’nin desteğiyle halka açık bir sağlık ve fitness konferansı verecekler. Katılım ücretsiz. Ayrıca hafta sonları Nişantaşı’nda sanat parkında halka açık fitness eğitimi yapacaklar. Herkesi bekliyorlar.

ŞAŞIRTAN ÖNERİLER

DİYETİSYENLERE İNANMIYORUZ: Vücudumuz çok komplike bir makine. Bu makine sadece kalori girişi ve kalori çıkışıyla çalışmıyor. Beslenmeyi bir hayat şekline dönüştürmek şart. Biz kişiye uygun beslenme programını sekiz haftada oturturuz. Sonra da kendisiyle bir daha görüşmek istemeyiz. Eğer görüşürsek başarılı olamamışız demektir.

ALTIN KURAL GERÇEK GIDA: Yemek yerken tabağınıza bakacaksınız. Doğada tabağınızdaki haliyle bulunmayan her şeyi tabağınızdan çıkaracaksınız. Ekmek ağacı var mı? Yok. O zaman ekmek yemeyeceğiz. Tarlada makarna da yetişmiyor ama pirinç yetişiyor. Patates, mercimek doğal. Gerçek gıda almaya dikkat edin. Nedir gerçek gıda? Mevsiminde yenendir. İşlenmemiştir, çabuk bozulur, doğal bir tadı vardır, paketlenmemiştir.

AKŞAM YEMEĞİNDE PROTEİNİ UNUTMAYIN: Karbonhidrat enerji için gerekli. Bu yüzden sabah ya da akşam yemeğinde yenmeli. Akşam yemeğinden sonra dansa gitmeyecekseniz karbonhidrat almayın. Saat 18.00’den sonra yenen yemeklerde bize protein gerekli. Çünkü uykuda hücreler yenilenirken, vücut proteine ihtiyaç duyar. Bu arada vücudun kendini onarması için gerekli uykunun saat 20.00-24.00 arasında olduğunu da unutmayın. O yüzden biz ailece saat 22.00’de yatar, sabah 05.30’da kalkarız.

VİTAMİNLER PAHALI BİR ÇİŞ YAPMANIZI SAĞLAR: Biz vitaminlerden yana değiliz. Nihayetinde hap. Ve kolay erimiyor. Bir faydasını da görmüyorum, sarı, kokulu, pahalı bir çiş yapmanızı sağlıyorlar o kadar. Elma sirkesine ne dersiniz? Çok eski ama hala işe yarayan bir formül. Bütün vücut sisteminizi düzenler. Biraz su, limon ve saf balla birlikte her sabah tüketin.

SÜT MAMÜLLERİNİ YASAKLIYORUZ: Bizden danışmanlık almaya gelenlere ilk iki hafta mutlaka süt ve mamüllerini yasaklarız. Sonrasında da minumum tüketmelerini öneririm. Çünkü son araştırmalara göre maalesef inek sütü insan vücuduna ağır geliyor. İnek sütü inek hayvanı için vardır. İnek cüssesiyle insan vücudu bir mi? İnek sütündeki kalsiyumun kemiklerimiz tarafından emilmesi maalesef mümkün değil. Bize gerekli kalsiyum topraktan ve yeşilliklerden gelir. Çim suyu sıkıp içenler çok doğru bir şey yapıyor. İnsan vücudu için en güzel kalsiyum bütün baklagiller ve bütün koyu yeşilliklerde, en çok da çiğ kuruyemişlerde özellikle de susamda var. Diyelim ki kalsiyumu aldınız ama önemli olan bunu kemiklerde tutabilmek. Bu da doğru spor programıyla olur. Spor yaparsanız kasların etrafındaki kalsiyumu korursunuz, kemikleriniz de erimez.

İÇTEN DIŞA BAKIYORUZ: Bizim fitness’a bakış açımız farklı. Türkiye’deki insanlar dış görünüme önem veriyor. Biz önce içi onarıyoruz sonra dışı. Önce doğru gıdalar vererek kaslarınızın içine hayat koyarız. Bu hayat sayesinde de spor yapabilirsiniz. Türkiye’deki spor salonları şınav çekemeyen insanlarla dolu. Neden? Çünkü sürekli yanlış diyet yaptıkları için kaslarının içi boşalmış. Basit bir formül vereceğiz. 400 gram kas=600 kalori, 400 gram yağ=3500 kalori. Hangisi daha çabuk gider? Tabii ki kas. Çünkü yağ vücudun hayatta kalma mekanizması. Önce kası gönderir ki, yağ sayesinde yaşamaya devam etsin. Bu yüzden hızlı kilo vermek marifet değil.

TATLI KRİZİ SORUNU: Beynimiz dört bölümden oluşan bir kompartıman. Burası aynı zamanda bir tatmin merkezi. Ne zaman tatlı krizine gireriz? 1- Susuz kaldığımızda 2- Cinsel tatminsizlik yaşadığımızda 3- Vücutta hormonal bir dengesizlik olduğunda 4- Aç kaldığımızda. Tatlı krizimizi önlemek istiyorsak bu dört şeyden mahrum kalmayacağız.

ÇOCUK BESLENMESİ: Bu konuda bütün sorumluluk anne-babalarda. Diyabet arttıysa, hepimizin acelesi var diye arttı. Çocuklara hızlı ve çabuk yemek yedirmeye bir son vermeliyiz. Yemek diye yedirdiğiniz şeyde adını bile telaffuz edemediğiniz bir madde varsa, koyun kenara. Ve unutmayın o paketlere yazılmayan 30 bin değişik katkı maddesi var.