İnek Seda, boğa Osman... Ya öküz? Onun adı ne?

Tarım Bakanlığı bir hayvan sayımı yapmış, onun için Anadolu Ajansı haberi “resmî kayıtlara göre” diye veriyor.

Besiciler, ineklere şarkıcı ve manken adı verirken, boğalara ... kendi isimlerini takıyorlarmuş.

(Önce büyük şehirlerde yaşayan ve muhtemelen hayatında dört ayaklı bir sığır bile görmediği için, ineğin erkeğini öküz zannedenlere bir hatırlatma yapayım ki aşağıdaki haber anlaşılır hale gelsin: İnek dişidir, erkeğine boğa derler, garip öküz ise tarlalarda uslu uslu çalışsın, çift sürerken gördüğü her  ineğin tepesine binmesin diye iğdiş edilmiş haremağası boğalarla denir. Konuyla alakası yok ama elime fırsat geçmişken onu da söyleyeyim: Tavuk horoz olmadan da yumurtlar!)

Konumuza dönelim şincik.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı iki senedir Türkiye genelinde bir çalışma yürütüyor, “Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği” gereği bir sayım yapıyor ve her sığıra bir Hayvan Pasaportu veriyor.

(Neden “Kimlik” değil de pasaport? Çünkü kimlik verirseniz hayvanları “vatandaş” yapmış olursunuz, halbuki “pasaport” verince sığırlar “yabancı” olur; böylece Türk milletinin ve TC vatandaşlığının namusu korunmuş olur. Yani herhalde...)

Konya’da 240 bin hayvanın “kimlik bilgileri” bilgisayara girilmiş.

Konyalı besiciler artık ineklerine öyle Sarıkız, Alakız, Nazlı gibi isimler koymuyormuş. (out) Şimdi manken ve şarkıcı isimleri modaymış. (in)

HER ALTI İNEKTEN BİRİ = SEDA

Ve birinci sırada (her altı inekten biri) SEDA ismi geliyormuş.

Ve Seda ismi de genelde Holstein cinsi ineklere veriliyormuş.

Niye Seda diyeceksiniz? Ne bileyim ben!

Muhtemelen inek fıstık gibi, sağlıklı, eti budu vesairesi yerinde olsun, bol et ve süt versin diyedir... Adam ne de olsa besici-sütçü. Malın iyisinden anlıyor demek ki...

Sonra, sırasıyla:

Çağla, Nez, Gülben, Gülşen, Gülfem, Ahu, Ayben, Şoray, Çiğdem, Jale, Gülcan, Aykız, Kadife, Güllü, Sinem...

PEKİ YA BOĞALARA

Konyalı besiciler, boğalarına da genelde kendi isimlerini veriyorlarmış: Osman, Mehmet, Ali, Kazım, Hüseyin...

Garibim, sabahtan akşama kadar televizyonda fıstık gibi kızları seyrediyor, canı çekiyor, burnu sızlıyor.

Benim Azerî gibi “Seyrediir, seyrediir ama ne fayda! O seyrediir, başkaları götürir!”

Benim garip de kendi adını boğaya, televizyonda seyredip elinin diyelim ermediğinin adını da ineğe veriyor...

Yahu anlasanıza işte, kendine boğayı vekil tayin ediyor vekil!



ÖNEMLİ BİR SORU : Haber eksik, “erkekliği giderilmiş” öküzlere kendi isimlerini vermezler herhalde. Erkekliklerine dokunur. Öküzler için hangi “ünlülerin” adını tercih ediyorlar acaba? Çünkü sahnelerimizde bunlara uygun isim de bol maşallah!