İnatçı tansiyona teflon perde

Güncelleme Tarihi:

İnatçı tansiyona teflon perde
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2002 22:15

İlaçlara rağmen düşmeyen ‘‘dirençli hipertansiyon’’, beyin sapında bulunan kardiyovasküler merkez ile ona baskı yapan vertebral arterin (beyinciğe giden ana damar) arasına bir teflon perde konarak kontrol altına alınabiliyor.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Özyurt ve ekibi dünyada da yeni olan ‘mikrovasküler dekompresör’ ameliyatını 3 hastaya yaptılar ve tansiyonunların düşmesini sağladılar. 1 milimetre kalınlığında, 1 santimetrekare genişliğindeki teflon perde, vertebral arterin beyin sapındaki kardiyovasküler merkeze baskı yapmasını bir duvar gibi engelliyor.


Hipertansiyon beyin kanaması dolayısıyla felç geçirme riskini artıran en önemli faktör. Bu nedenle kontrol altına alınması çok önemli. Hipertansiyonun kontrol edilmesi halinde felç riski yüzde 40 oranında azalıyor. Ancak bu her hipertansiyonlu hastanın ameliyat edilebileceği anlamına gelmiyor. Ameliyata aday olmak için, hastaların hipertansiyonlarının neden kaynaklandığının ortaya konulamaması gerekiyor. Nitekim ameliyat edilen 3 hastada da hipertansiyona yol açan herhangi bir neden bulunamadı. Hastaların ikisi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi kardiyoloji kliniğinde, biri de İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde incelendi. Birçok tetkik yapıldı. Hipertansiyona yol açan herhangi bir nedene rastlanmadı. Bu hastalar 7-8 tansiyon düşürücü ilacı bir arada almış, ancak tansiyonları düşmemişti. MR çekildiğinde tanı konarak, 30-60 yaş arasındaki 3 hastanın ameliyatına karar verildi.

MR YARDIMIYLA

MR görüntüleri, kardiyovasküler beyin sapına damarın baskı yaptığını ortaya koyabiliyor. Beyin sapında, tansiyonu ayarlayan kardiyovasküler merkeze herhangi bir bası olduğu zaman, kan basıncını düzenleyen bulgular merkeze gelmiyor. Yani beyin, kan basıncının ayarlanması için uyarılamıyor. Bu arada kalp hipertansiyon nedeniyle zorlanıyor. Çok çalışmaktan büyüyor. Hatta kalp yetmezliği de gelişebiliyor.

Dünyada bu ameliyat 60-70 hastaya yapıldı. Ameliyat 4-5 saat sürüyor. Ameliyattan önce en az 20 mmHg olan hastaların tansiyonları ameliyattan sonra 13-14 mmHg'ye kadar düştü. Kullandıkları ilaç sayısı azaldı. Şimdilik tansiyon ilaçları alıyor ve yakından kontrol ediliyorlar.

Prof. Dr. Özyurt, ‘‘Hipertansiyon hastalarını 5 yıl bile rahat ettirmek çok önemli. Çünkü kalp hipertansiyona karşı koymak için çok çalışıyor. Artık geriye dönüşü olmayan ciddi sorunlar başlıyor’’ dedi.

NEDİR BU TANSİYON?

Kalp dakikada 70-100 kez kasılarak içindeki kanı damarların içine pompalıyor. Böylece dokuların beslenmesini sağlamak için gerekli kan tüm vücuda yayılabiliyor. Kan damarların içinden geçerken, atardamarlar geriliyor ve kasılıyor. Kalbimizin her kasılması sırasında, damarlarımızın üzerine yüklenen basınç artıyor. Kalbimiz gevşediğinde ise bu basınç düşüyor. Kan basıncı ya da tansiyon, kalbimizin kasılması sırasında kanın damarlara yaptığı basınç. Buna tıp dilinde ‘‘sistolik kan basıncı’’ ya da ‘‘büyük tansiyon’’ deniyor. Kalp kası, kasılmadan sonra, içine kanı doldurmak için gevşiyor ve damardaki basınç düşüyor. Bu sırada ölçülen basınca ise ‘‘diyastolik kan basıncı’’ ya da ‘‘küçük tansiyon’’ deniyor.

Kan basıncını kontrol eden karmaşık bir sistem var. Böbrekler, beyin, sinir sistemi kan basıncının ayarlanmasında önemli rol oynuyor. Kan basıncı ayrıca, kalp kasının pompalama gücüne, dolaşımda mevcut kan miktarına ve damarların durumuna göre değişiyor. Tüm bu mekanizmalar aynı anda çalışıyor. Birinde bozukluk olduğunda hipertansiyon gelişiyor.

SORUN NE ZAMAN BAŞLAR?

Büyük tansiyonu 140 mmHg'nin, küçük tansiyonu 90 mmHg'nin üzerinde olan kişiler hipertasiyon hastalarıdır. Tanısı kolayca konabilse de hastaların çoğu yıllar boyu hipertansiyon hastası olduklarını bilmeden yaşarlar. Çoğunlukla başka nedenlerle yapılan muayenelerde anlaşılır.

YÜZDE 90'INDA ESAS NEDEN BİLİNMİYOR

Hipertansiyon vakalarının yüzde 90'unda esas neden bilinmiyor. Yüzde 10'u ise böbrek, hormon, kalp, merkezi sinir sistemi hastalıklarına, gebeliğe, bazı ilaçlara bağlı olarak çıkıyor. Hipertansiyona yol açan faktörler şunlar:

  • Kalıtım: Hastaların yüzde 60'ının aile bireylerinde var.

  • Yaş: Her yaşta çıkabilir. Ancak ileri yaşta daha sık görülür. Genellikle 35-50 yaş arasında ilk olarak saptanır.

  • Cinsiyet: 50 yaşından önce erkeklerde daha sık, 50 yaşında kadın ve erkekte eşit oranda, 55 yaşın üstünde kadınlarda daha sık görülür.

  • Şişmanlık: Şişmanların yüzde 40'ı hipertansiyon hastası.

  • Tuz: Aşırı tuz tüketenlerde daha sık rastlanıyor.

  • Stres: Aşırı sıkıntılı yaşam, hastalığın çıkmasını kolaylaştırıyor.

  • Sigara: Hipertansiyonun damarlar üzerinde yapacağı harabiyeti hızlandırıyor.
  • Haberle ilgili daha fazlası:

    BAKMADAN GEÇME!